CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Kırklareli'nde Muhtarlar, STK Temsilcileri ve Kanaat Önderleri buluşmasında konuştu.

Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarından satır başları şöyle:
 
''Her kesim sorunu kendi penceresinden görüyor.

Bu bereketli topraklarda insanlar üretiyorlar. Çiftçi üretecek, ertesi yıla hazırlanacak. Ertesi yıla hazırlanacak takat kalmazsa, ne yapacak? Bu sorunları siyasetçi çözmelidir.

Devlet adaletle yönetilir. Adaletin olmadığı yerde devlet yara alır. Devletin hafızası tutar, siyasi partilerde hafıza olmaz.

Devleti adeletle yöneteceğiz. Çiftçi için adalet nedir, döktüğüm alın terinin karşılığını alıyor muyum almıyor muyum?

İki yerde polis arama yapar. Kokain bulur, kilolarca. Ne savcı cesaret ediyor soruşturma açmaya ne de biri birşey yapmaya. Evlatlarımızı zehirleyenlere kimse cesaret ederek dokunamıyor. O zaman şu soru: Gücü kimden alıyorlar? O kadar güçlüler ki polis yakaladığı halde savcı birşey yapamıyor. Gücü yöneten siyasetten alıyorlar.

-Evlatlarımızı zehirleyen tüm baronlarla mücadele edeceğim.

-Zindaşti hapisten çıkarıyorsanız, kim çıkardı?

Parayı verenin düdüğü çaldığı devlet olmaz. Birisine haksız olarak sağladığınız imkanların başkasının imkanını ona tahsis etmek demektir.

Uyuşturucu bataklığına sokulmak istenilen bir gençliğimiz var. Bunlar milyar dolarlar kazanırlar ama vergi ödemezler. Mutlu insanların kentlerini yapmak istiyorsak, hepimize sorumluluk düşüyor. Türkiye'yi bu bataklıktan çıkarmalıyız.

Hala birleştirilmiş sınıflar var. Hala derslik sorunumuz var. Üniversiteler açıldı, yurt sorunumuz var.

20 yıldır yurt sorununu çözemediler. Bir yıl içinde yurt sorunu çözmezsem siyaseti bırakacağım. Ev kiraları aldı başını gidiyor. Sarayda oturanların böyle bir derdi yok.

Dün gelmedin, 5 yıl olmadı, 15 yıl olmadı. 20 yıl oldu. 20 yıldır sıra geldi, hayale. Buradan Türkiye'yi çıkarmamız lazım. Bunun için kimsenin en ufak bir endişesi olmasın. İttifak ile birlikte Millet İttifakı ile bu ülkeyi düzlüğe çıkaracağız.

Bu millete sözüm sözdür: En geç iki yıl içinde bütün sığınmacıları davulla zurnayla memleketlerine göndereceğiz. Irkçılık yapmadan ama onları kendi ülkelerine mal ve can güvenliğini sağlayarak göndereceğiz.

Devlet dediğiniz kurum, siyasi otorite yönetirken hesap verir. Demokrasinin çıkış kaynağı budur. Hesap verilmediği için ekonomi berbat. Burada da temel bir sorun var. 128 milyar dolar nereye harcandı diye bir soru sordum. İtiraz ettiler, vatandaşın cebinde dediler sonra başka birşey. Her kafadan bir ses çıktı. Merkez Bankası, döviz satar. Nasıl satar: Kimlere sattığını Merkez Bankası bilir ve sitesinden yayınlar. Ama bir karar alıyorlar. Merkez Bankası'nın elinde bu hakkı alıyorlar ve Hazine Bakanlığına veriyorlar, damat 128 milyar dolar satıyor, kime sattığını bilmiyoruz.

Devlet Planlama Teşkilatı'nı kapattık, ekonomiyi Londra'daki bir avuç tefeciye teslim ettik. Çiftçiye vermiyorsun, tefeciye veriyorsun. Bu ekonomi düzeni sömürü düzenine dayalı bir ekonomi politikadır. Türkiye'nin bundan da çıkması lazım.

İktidar olduğumuzda ilk altı ayda halkın nefes almasını sağlayacağız.

Üniversite öğrencileri, KYK'dan kredi alıyorlar. Mezun oluyorlar, parayı ödeyin diyorlar. Durduracağız bunu. Öğrenci işe girdikten sonra isteyebilirsin. Faiz istiyorsun hangi faizi istiyorsun?''