Çatışmada yaşamını yitiren yüzbaşı kardeşinin cenazesinde yaptığı konuşma nedeniyle ordudan atılan yarbay Mehmet Alkan, CHP'nin TBMM'deki toplantısına katıldı. Kılıçdaroğlu, hükümetin 'sivil ölüme' mahkum ettiğini söylediği Alkan'ın CHP'ye üye olduğunu açıkladı.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, her bakan değiştiğinde eğitim sisteminin de değiştiğini belirterek, “Her bakan değiştiğinde bir sistem değişiyorsa o sistem milli değildir” dedi.
Kılıçdaroğlu’nun TBMM toplantısında yaptığı konuşmada şu başlıklar öne çıktı:
ALKAN SİVİL ÖLÜME MAHKUM EDİLDİ: Mehmet Alkan aramıza hoş geldi, şeref verdi. Kardeşi Yüzbaşı Ali Alkan, Beytüşşebap’ta şehit oldu. O bütün şehitler gibi, gaziler gibi bizim onurumuz. Bir şehit yakını ordudan atıldı. Sadece ve sadece böyle konuştuğu için bir KHK ile ordudan atılıyorsa, bütün gazilere, şehit yakınlarına sesleniyorum; Bu tabloyu içinize sindiriyor musunuz? Elinizi vicdanınıza koyacaksınız ve oyunuzu öyle kullanacaksınız. Sadece ordudan atılmadı, pasaport verilmedi, beylik tabancası verilmedi, emekli ikramiyesi verilmedi, OYAK’taki birikimine el konuldu, kredi kartı bile verilmedi. Sivil ölüme mahkum oldu. Bunları yapanların yatacakları yeri yok.
HAVUZ YAZARI GAZİLERE ŞAKLABAN DİYOR: İki gazimizi darp edebiliyorlar. Cesareti kimden alıyorlar. Bunun sorgulanması lazım. Vicdan sahibi olan herkese sesleniyorum. Gazileri darp etmek nedir? Yeri gelir askere gitmezsin, yeri gelir çocuğunu göndermezsin, yeri gelir arkana bakmadan kaçarsın. Bütün gazilerimize sahip çıkacağız. Onlara kalkan her el millete kalkmış eldir. Havuz medyasından bir köşe yazarı gazilere şaklaban diyecek kadar aklını yitirmiş. Aslında kendisi şaklaban. Sen bu kelimeyi kullanamazsın diye kapının önüne mi koyacaklar? Merak ediyorum. Bir şaklaban bir gazetede yazı yazamaz. Gazilere sahip mi çıkacaklar, yoksa geçmişte şehitlere kelle dedikleri gibi aynı tavırlarını sürdürecekler mi?
MECLİS’TE TTK’NİN TAKİPÇİSİ OLACAĞIZ: Geçen hafta Zonguldak’taki işçilerden söz etmiştim. İşçiler, maden ocağından çıkmayacağız dediler. Bugün sabaha karşı bir haber geldi bir uzlaşma sağlanmış. Uzlaşma sağlanmışsa parlamentoda bunu takipçisi olacağız. Maden işçileri bizim başımızın üzerindedir arkadaşlar.
BAKAN SİSTEM DEĞİŞİKLİĞİNİ TAKSİ DURAĞINDA AÇIKLADI: Sınav sistemi değişiyor. Her bakan değiştiğinde değişiyor. Her bakan değiştiğinde bir sistem değişiyorsa o sistem milli değildir. Bakana göredir. Aileler de perişan. Çocuklarımızın iyi okumasını isteriz. İyi okullarda okumalarını isteriz. Dünyayı sorgulamalarını isteriz. Çocukların hakları da var. O hakların neler olduğunu onlara öğretmek isteriz. İyi öğretmen olmasını, iyi öğretmenlerin çocuklarımızı eğitmesini isteriz. Adı milli ama bu bakanlık milli değil. Vatandaşın, eğitimcilerin haberi yok. Bu nasıl milli? Siz çocukları mutsuz ediyorsunuz. Bu dönemde orta öğretim kurumlar sınavı geldi, uzun uzun anlattılar. Bakan değişti, SBS geldi bunu da reform diye sundular. TEOG geldi, bu da yapıldı, büyük reform diye sundular. 15 Eylül 2017, AK Parti Genel Başkanı dedi ki, başbakana söylerim TEOG kalkar. Bütün velilere sesleniyorum. Senin çocuğun bu kadar değersiz mi? Birisi kalkıyor, eğitimci değil, eğitimi de bilmiyor, başbakana söylerim bu kalkar diyor. Milli Eğitim Bakanı taksi durağında TEOG’un kaldırıldığını açıklıyor. Böyle bir devlet yönetimi olabilir mi? Neye göre koydun, neye göre kaldırıyorsun.
BAKAN BİR HATA YAPTI: TEOG yerine geçecek modeli de bakan açıkladı. Tarihi bir hata yaptı. Öğrencilerin yüzde 10’unun nitelikli okula alınacağı öngörülmüştür dedi. Yani okulların yüzde 90’ı niteliksiz. Nitelikli okullar sadece yüzde 10. Eleştiriyoruz da ne yapmamız lazım; Bütün taraflar Milli Eğitim Şurası’na davet edilir. Devlet ortak akılla yönetilir. Herkesi davet edeceğiz. Bunu zamanında Finlandiya yaptı. Finlandiya eğitimde fırsat eşitliği sağladığı için başarılıdır diyor Milli Eğitim Bakanlığı. Biz o reformu yapan bakan yardımcısını Türkiye’ye davet ettik. Biz davet ettik görevimizi yaptık. Her okulun bir bütçesi olmalı. Öğretmen kaliteli ise eğitim de kalitelidir. Taşımalı eğitime son vermemiz lazım. Nerede çocuk varsa orada okul, öğretmen olacak. Tıpkı her köyde bir ziraatçinin olmasını nasıl öngörüyorsak her köyde bir öğretmen olacak. Gerekirse yemeyeceğiz, bütün parayı eğitime aktaracağız. Türkiye’de ilkokul öğrencilerinin yüzde 50.5’i ikili eğitim yapan okullara devam ediyor. Bu konuda MEB tarafından güncel ve bölge il temelinde veri paylaşılmıyor. Vatandaştan gizliyorlar. Eleştiriyoruz ama ne yapılması gerektiğini de söylüyoruz.
SAMANI BİLE İTHAL EDİYORLAR: Gül gibi ülkeyi samana muhtaç ettiler bunlar. Et ithal ediyorlar. Onların deyimi ile kemiksiz et ithal ediyorlar. Bununla eti ucuzlatacaklar. İlk et ithalatı 2010’da başladı. 2017’deyiz. 7 yıldır et ithal ediyorlar, 7 yıldır bu ülke pahalı et yiyor. 2 mağazada etleri satacaklar. 70 bin kasap isyan ediyor. Niye isyan ediyorsunuz. Yarın önünüze sandık gelecek, demokratik yollardan hesabını soracaksınız. Türkiye Kasaplar Federasyonu Başkanvekili açıklama yapıyor, ‘ele vereceğinze bize verin satalım dedik’ diyor. O paraya sahip çıkıyor, köşeyi dönene sahip çıkıyor, kasaba mı sahip çıkacak. Et fiyatlarını düşürmenin yolu besiciyi desteklemekten gelir. Bunları bilmiyorsan, git kardeşim Amerika’ya bak, Almanya’ya bak, Fransa’ya bak, Hollanda’ya bak nasıl yapıyor. Devlet akılla, sabırla yönetilir dedik. Devleti yönetmek için ya kanun çıkarırsınız, ya tüzük ya da yönetmelik çıkarırsınız.
1 MİLYON KİŞİ CAM FİLMİ TAKTIRDI, ŞİMDİ YASAKLIYORLAR: Devlet akılla, sabırla yönetilir dedik. Devleti yönetmek için ya kanun çıkarırsınız, ya tüzük ya da yönetmelik çıkarırsınız. Yönetmeliğe göre otomobillere cam filmi takılması serbest bırakıldı. 5 milyon vatandaş arabasına cam filmi taktı. Ödenen para 1 milyar liranın üstünde. Aradan 1 yıl dahi geçmedi kararı değiştirdiler. Dediler ki, cam filmi taktırmak yasak, sökeceksiniz. Söküm parası da 150 lira. Niye serbest bıraktılar, niye yasakladılar. Açıklayan, hesabını soran yok. Ben o 5 milyon vatandaşıma sesleniyorum. Filmi tak dediler taktın, sök dediler söktün. Sandıkta bunun hesabını soracağım diyeceksin.
TEHDİT AÇIKLAMASINA SORUŞTURMA AÇAMADILAR: Balıkesir Belediye Başkanı ağlayarak istifa etti. Şöyle dedi: “Yolsuzluğunuz yok, usulsüzlüğünüz yok, FETÖ bağlantınız yok, aileniz ve evinize kadar tehdide varan müdahaleler var. AK Parti’de siyaset yapma imkanımız ortadan kalkmıştır. AK Parti’den ve belediye başkanlığından istifa ediyorum.” Aileni kim tehdit etti diye soruşturma açtılar mı? Açmadılar. Hiç kimsenin can ve mal güvenliği yoktur değerli arkadaşlar.
ERKEN SEÇİM ÇAĞRISI: Teklifimi yumuşatıyorum, gel istifa eden belediyeler için seçim yapalım. Hodri meydan demeye devam edeceğim.
HESAPLARI VERGİ CENNETİNDE: (Başbakan Yıldırım’ın çocuklarının Malta’daki offshore hesapları) Vatandaşa ‘vergini ver’ diyorlar, ama kendileri şirketlerinin vergi cennetlerine taşıyor. Ankara’da beyler, Türkiye’de vergi vermemek için gider vergi cennetlerinde şirket kurarlar. Bunların yatacak yeri yok. Sayın Başbakan Yıldırım ‘çocuklarım dahil herkesin hesapları incelensin’ diyor. Cesareti için teşekkürlerimi sunuyorum. Şimdi arkadaşlarım vergi cennetlerinde kimin hangi şirketleri ve ne kadar paraları var, araştırılsın diye önerge görüyor. Görelim bakalım, başbakan nasıl tavır takınacak, el mi yaman bey mi yaman görelim…