Sözcü'den Yaşar Anter'in haberine göre CHP Grup Başkanı Özgür Özel, CHP'li 10 milletvekili ve Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Gürün'ün de eşlik ettiği Kılıçdaroğlu'nun önünde eline mikrofonu alan bir köylü kadın, 4 yıldır korudukları ormanların, devletin askeri ve polisinin korumasında 5 gündür kesildiğini anlattı.
İsyanını dile getiren kadın, “Akbelen ormanını 5 günde yiyip bitirdiler. Kesimi durdurun artık, yalvarıyorum. Bu topraklar, bu havamız, bu suyumuz bitmesin. Kesilen ağaçlarla birlikte kuşların da yuvaları gitti. Kesilen çam ağaçlarının kokuları beni bitiriyor. Ne olur artık bu durdurulsun. Ağaçları kesmiş olabilirler ama bu alanı madene vermeyeceğiz” dedi. Kömür çıkarmak yerine güneşten enerji elde edilmesini isteyen köylü kadın, Kılıçdaroğlu'ndan yardım istedi.
“TEKRAR GELECEĞİM”
Burada köylülerin ve çevrecilerin tepkilerini dinleyen Kılıçdaroğlu, daha sonra şunları söyledi:
– Sizin verdiğiniz mücadeleyi yakından takip ediyorum. Bunu bilmenizi isterim. Buraya geliş nedenim, davayı yeni öğrendiğim için değil. Sizin sesinizi, sizin bizzat mikrofonu alarak derdinizi anlatmanıza imkân sağlamak içindir. Benim Ankara’da konuşmamın çok önemi yok. Sizin konuşmanız önemli. Sizin, derdinizi anlatmanız önemli. Çünkü derdi ve sorunu yaşayan sizsiniz. Mağdur olan, haksızlığa uğrayan sizsiniz. Çamınızı koruyan sizsiniz. Ama bu çam, bu ağaç sadece sizin ağacınız değil; 85 milyonun ağacıdır bu ağaç. Bu ağacın ömrü hepimizden çok daha fazladır.
– Bu ülkede ormanın ne olduğunu, ormanda yaşayanların ne olduğunu, ekosistemi, bütün bunların hepsini bilen birisiyim. Çünkü bu orman sadece ağaç değil. O ormanda kuşlar, kurtlar, kaplumbağalar; binlerce ama binlerce canlı var. Her birisinin hakkını ve hukukunu korumazsak, o zaman görevimizi yapmamış oluruz. Ağacı kestiğinizde suyu kesmiş olursunuz. Ağacı kestiğinizde tabiatı öldürmüş olursunuz.
Ağacı kestiğinizde oksijeni bitirmiş olursunuz. Bütün dünya bunu biliyor ama bir avuç çete bunu bilmiyor. Ben boşana mı ‘beşli çeteler' diyorum. Boşuna mı, ‘bu beşli çeteler bu milletin kanını emiyor' diyordum. Bunun için söylüyordum. Siz sanmayın ki sadece burada oluyor bunlar. Türkiye’nin hangi coğrafyasına gitseniz benzer olaylar var. Ama siz direndiniz ve direniyorsunuz. Direniyorsunuz, Kemal kardeşiniz sizin yanınızda.”
ZİYARET SIRASINDA İNTERNET KISITLAMASI YAŞANDI
Kılıçdaroğlu daha sonra ağaçların kesildiği bölgeye giderek, incelemede bulundu. Beş gündür, haber ajanslarının ve televizyon kanallarının yayın yaptığı bölgede; Kılıçdaroğlu'nun ziyareti sırasında telefon ve internet iletişiminin kısıtlanması dikkat çekti.
Çıkarılmak istenen kömürün toprak altında kalacağını belirten Kılıçdaroğlu, Akbelen ormanında kesim alanındaki incelemelerinin ardından, saat 13.30 sıralarında bölgeden ayrıldı.
KILIÇDAROĞLU TWITTER’DAN PAYLAŞTI
Akbelen’e destek ziyaretinin ardından sosyal medya hesabından o anlara ait fotoğrafları paylaşan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Akbelen Ormanı'nda devam eden ağaç kesimine karşı direnen bölge halkına dayanışma ziyaretinde bulunduk. Boşuna mı “bu Beşli Çeteler bu milletin kanını emiyor” diyordum? Sözüm söz; Kemal kardeşiniz daima yanınızda. Sonuna kadar mücadele edeceğiz. #AkbeleneDokunmayın” notunu düştü.
Kılıçdaroğlu'yla kesim alanına girmek isteyenlere biber gazı ve copla müdahale edildi
BBC Türkçe'de yer alan habere göre Muğla'nın İkizköy Mahallesi'ne bağlı Akbelen mevkinde maden için istimlak edilen alandaki ormanda Pazartesi sabahı başlayan kesim ve bu kesime karşı köylülerin direnişi beşinci gününde devam ediyor.
Bölgeyi ziyaret eden CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, yaptığı açıklamanın ardından ağaç kesim alanına girmeden bölgeden ayrılmak isteyince protesto edildi.
Halk, "Arabaya değil barikata" sloganıyla Kılıçdaroğlu'nun aracından inmesini istedi.
CHP lideri ve beraberindeki heyet, tepkiler üzerine kesim alanına gitti. Jandarma heyetin içeri girmesine izin verirken, arkasından girmek isteyenlere cop ve biber gazı ile müdahale etti.
Gazeteci Hakan Tosun Twitter hesabından müdahale anını paylaştı.
Tosun, Yeşil Sol Parti Milletvekili Burcugül Çubuk'un Toma müdahalesinde yaralandığını ve ardından gözaltına alınmaya çalışıldığını paylaştı.
Yaptığı paylaşımda Tosun, gözaltına alınan 3 kişiden ikisinin serbest bırakıldığını, bir kişinin hala gözaltında olduğunu aktardı.
Kılıçdaroğlu yaptığı ziyaret kapsamında ilk etapta halkın taleplerini dinledi.
İkizköy Çevre Komitesi'nden Necla Işık, kesimin durdurulmasını istediklerini vurgulayarak, "Tarım Orman Bakanlığı bu ormanları korumakla mükellef değil mi? Aç gözlü şirketlere satmak zorunda mı? Bakana seslenin. Akbelen giderse Kazdağları gidecek, İliç gidecek, vatan gidecek. Beş gündür mahvolduk. Tarım Orman Bakanı'na dört senedir sesleniyoruz; bu kesimi durdurun" dedi.
23 yaşındaki İkizköylü ekoloji aktivisti Esra Işık da, "Dört gündür bize ne yaşatıyorlar, bilemezsiniz. 80 yaşındaki teyzelere biber gazı sıkan, coplayan insanlar var karşınızda. Yıllardır bu topraklarda üreten insanlara bunları reva görüyorlar. Toprağımızı savunmaktan başka ne suçumuz var? Dört senedir nasıl yılmadıysak baskılara ve şiddete karşı ayakta durmaya devam edeceğiz. Kanımızın son damlasına kadar her türlü mücadeleyi vereceğiz. Biz ormanlarımızı terk etmeyeceğiz" diye konuştu.
Öte yandan çimento fabrikasına direnen Deştin köyü halkı da alana gitti.
Kılıçdaroğlu'na seslenen köylüler, "30 yıldır çimento fabrikasına direniyoruz. Bunu görün artık. Bizim ruhsat iptal olmuyor. Biz Muğla'da nöbetteyiz. Bizi de duyun. Bizim yaşam alanlarımızı şirketlere yem etmeyin. Köylüyü köylü bıraksınlar, şirketlere yem olmayalım" dedi.
"Siz direniyorsunuz, yanınızdayım" diyen Kılıçdaroğlu ise şöyle konuştu:
"Buraya geliş nedenim davayı yeni öğrendiğim için değil, sizin derdinizi anlatmanıza imkan sağlamak içindir. Benim Ankara'da konuşmamın önemi yok, sizin anlatmanız önemli. Bu çam, bu ağaç sadece sizin değil, 85 milyonun ağacıdır. Bu ülkede ormanın ne olduğunu, ekosistemi bilen birisiyim. Bu orman sadece ağaç değil, ormanda binlerce canlı var. Her birisinin hakkını, hukukunu korumazsak görevimizi yapmamış oluruz. Ağacı kestiğinizde, suyu kesmiş, tabiatı öldürmüş oksijeni öldürmüş olursunuz. Bütün dünya bunu biliyor, bu çeteler bunu bilmiyor. Boşuna mı beşli çete diyordum."
308 kurumdan ortak çağrı
DİSK, KESK, TMMOB’ye bağlı odalar ve TTB’nin yanı sıra aralarında siyasi partiler, kadın hakları ve toplumsal cinsiyet, ekoloji, kent, emek ve demokrasi mücadelesi veren organizasyonların da olduğu 308 kurum, #AkbeleneDokunma başlıklı ortak bir açıklama paylaştı.
Açıklamada, "Biz yıllardır Türkiye’de ekoloji, emek ve demokrasi mücadelesi veren örgütler olarak, İkizköylülerin yanında olduğumuzu bildiriyor, tüm yetkilileri sorunun çözümü için ivedilikle harekete geçmeye çağırıyoruz" denildi.
Akbelen Ormanı’ndaki ablukanın kaldırılmasını ve kesim kararının durdurulmasını talep eden kurumlar, "Protesto hakkını kullanarak ormanı ve yaşam alanlarını korumaya çalışanlara yönelik uygulanan şiddete ve göz altı kararlarına son verilsin" diyor.
"Tarif edilmez acılar içinde yaşıyoruz"
BBC Türkçe'ye konuşan, evi maden alanında kalan İkizköyle Ali İhsan Işık, "Sabah giderken bu çam ağaçlarının hepsi ayaktaydı. Bir gün önce bunlarla vedalaşmak istedim, kesileceklerini biliyorsun çünkü ama ormana sokmadılar" dedi ve şöyle devam etti:
"Gözlerimize biber gazı sıktılar. Buraya gaz bombası attılar. Biz işgal altındayız sanki. Biz sanki Türk milleti değiliz. Bu askerler kime hizmet ediyor ben anlamadım. Şirket işletiyor burayı, neden şirketi koruyor? Bizleri koruması gerekiyor. Ben çok üzgünüm. Acı içindeyiz. Tarif edilmez acılar içinde yaşıyoruz."
Esra Işık da, "Bu bir köylü mücadelesi, yerelin yükselttiği bir mücadele. Bu bir yaşam mücadelesi. Burada köylüler ne ormanını, ne toprağını, ne yaşam alanını bu açgözlü şirkete vermek istemiyor. Bu şirket gözünü karartmış durumda" dedi ve devam etti:
"Yüzlerce, belki de binlerce ağacımızı kaybettik. Her ne kadar yorulsak da, düşsek de ayağa kalkmasını bileceğiz hep birlikte."
Dün Anka haber ajansına konuşan bir köylü ise, "Belki 100 kişi var kesimci. Saniyede bir tane, gözümüzün önünde koca dağı bitirdiler. Nerede bu memleketin insanı…" dedi ve ekledi:
"Benim çocukluğumda o kadar güzel çam balı vardı ki… Bizim tütüncülüğümüz vardı, bitti. Hayvancılığımız vardı, bitti. Şu an bir canımız kaldı. Canımızı alsalardı, bize böyle işkence çektireceklerine…
"Termik iş diyenler, termik aş diyenler, termik para diyenler… Cebin para ile dolsa, ekmek olmadıktan sonra çare yok. Şu termiğin dumanı tütsün diye; ovaları, ağaçları, zeytinliklerimizi, bahçelerimizi bitirdiler."
Son günlerde sosyal medyada paylaşılan videolarda köylüler ve direnişçilerin jandarma barikatıyla alana girişinin engellendiği görülebiliyor.
Kesime ekoloji, sağlık ve insan hakları alanında çalışan örgütler de tepki gösteriyor.
Ormanı savunanlar tarafından yapılan ortak yazılı açıklamada tüm muhalefet partileri, il, ilçe örgütleri ve tüm milletvekilleri "konfor alanlarını terk ederek bizlerle birlikte gerekirse ağaçlara sarılarak, TOMA'ların önünde durarak bu yok edişe aktif eylemsellik ile dur demeye" çağrıldı.
Kesimin üçüncü gününde jandarmanın müdahalesiyle uzaklaştırılan üç kişiden ikisinin serbest olduğu ancak aktivist Deniz Gümüşel'in alıkonulduğu bildirilmişti.
Gümüşel, Milas Jandarma Karakolu’nda ifadesi alındıktan sonra Milas Adliyesi’ne sevk edilmişti.
Ardından Gümüşel Milas İlçesi sınırlarına girmeme ve yurt dışına çıkmama şartıyla serbest bırakılmıştı.
'Ormanlar yüzde 2’lik enerji sağlamak için feda edilmemeli'
Konuyla ilgili açıklama yayımlayan Tu¨rk Toraks Dernegˆi C¸evre Sorunları ve Akcigˆer Sagˆlıgˆı C¸alıs¸ma Grubu, "Mugˆla’daki u¨c¸ termik santral, Tu¨rkiye’nin elektrik ihtiyacının sadece yüzde 2’sini olus¸turmaktadır ve u¨lkemizin kurulu enerji gu¨cu¨ u¨lke ihtiyacını fazlasıyla kars¸ılayacak kapasitededir. Ekosistem ve iklim degˆis¸ikligˆinin o¨nlenmesi ic¸in hayati o¨nemi olan ormanlarımız yüzde 2’lik enerji ic¸in feda edilemez" ifadelerini kullandı.
Grup, Akbelen Ormanı'nın yerleşimler, tarım alanları ile maden sahaları arasında kalan "son doğal yaşam ortamı" ve önemli bir koridor olduğuna dikkat çekti:
"Akbelen Ormanı, Ören-İkizköy hattı ile İkizköy-Tuzabat ile İkizköy-Çamlıca-Bağyaka hattındaki doğal ormanları birbirine bağlayan doğal bir koridor işlevi sağlamaktadır. Akbelen Ormanı’nın ortadan kaldırılması, bu doğal ekolojik köprüyü ortadan kaldırarak, Milas’ın güneyi ile kuzeyini birbirinden ayırarak büyük bir doğal yaşam ortamı parçalanmasına sebep olacaktır".
'Akbelen Ormanı'na saldırı insan haklarına saldırıdır'
İnsan Hakları Ortak Platformu (İHOP) tarafından yapılan açıklamada mücadelenin bir insan hakları mücadelesi olduğu söylendi:
"Yöre halkının güvenli, temiz, sağlıklı ve sürdürülebilir bir çevrede yaşama hakkı başta olmak üzere birçok hak ihlaline konu müdahaleler yoğun bir direnişle karşılaşıyor. İnsana ve doğaya karşı yürütülen çabaların tümünde görüldüğü gibi korunması gereken tabiat, şirketlere aktarılacak mali kaynaklara feda edilmektedir. Bu yapılırken de insan hakları ağır bir şekilde ihlal ediliyor.
"Şüphesiz Akbelen mücadelesi öncelikle bir çevre mücadelesi. Başta BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesinin ve Paris Anlaşmasının tarafı olan Türkiye’nin çevre yükümlülüklerini ihlal etmesine karşı bir mücadele.
"Bununla birlikte, bu mücadele aynı zamanda bir insan hakları mücadelesi."
Kılıçdaroğlu: Ağacı, doğayı korumak suç mu?
Akbelen Ormanı'ndaki mücadele TBMM gündemine de taşındı. Salı günü partisinin grup toplantısında konuşan CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, "Akbelen'de kadınlar direniyor. İki yıldır mücadele ediyorlar. Güvenlik güçleri engellemek istedi. Ağacı, doğayı korumak suç mu? Onların mücadelesi toplumun her kesimine örnek olsun" dedi.
Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi (Yeşil Sol) İstanbul Milletvekili Özgül Saki de, Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı'nın yanıtlaması istemiyle Akbelen hakkında soru önergesi verdi.
Özgül Saki'nin önergesinde, Tarım ve Orman Bakanlığı'nın projede nasıl bir kamu yararı gördüğünü, asli görevinin "yok edilmek istenen binlerce dönümlük ormanı korumak" olup olmadığı ve adımın Türkiye'nin onayladığı Paris İklim Anlaşması ile uyuşmazlığı gibi sorular yer alıyor.
DEVA Partisi İstanbul Milletvekili Evrim Rızvanoğlu da dün Meclis Genel Kurulu’ndan konuyla ilgili bir video paylaştı.
Rızvanoğlu, "Akbelen bir vatanperverlik meselesidir. Kesilen bir çam ağacı değil bir ülkenin yarını. Ülkemizin madenlere ihtiyacı var, biz buna karşı değiliz, karşı olduğumuz yöntem ve dengesizlik... Bu insanların tek istedikleri köylerinde kalabilmek... Dün yakılan ağıtları kesmeye hiçbir sinyal kesicinin gücü yetmez" diye konuştu.
Tes-İş ve Maden-İş Sendikaları: 'Madenler de bizim, ormanlar da bizim'
Muğla'da Yeniköy ve Kemerköy termik santralleri ile kömür madeninde çalışan işçiler adına Türkiye Enerji, Su ve Gaz İşçileri Sendikası (TES-İŞ) ve Türkiye Maden İşçileri Sendikası (Maden-İş) ortak bir açıklama yaptı.
Salı günü yapılan açıklamada, işçilerin madendeki işlerini kaybetmek istemedikleri belirtildi:
"Halkımıza seslenmek istiyoruz. Bizler işini kaybetmek istemeyen bu yörenin insanlarıyız. Madenler de bizim, ormanlar da bizim. Çocuklarımız her gün 'Baba maden kapatılırsa işsiz mi kalacaksın?' diye soruyor.
"Çocuklarımızın ve ülkemizin daha iyi bir geleceğe sahip olabilmesi için yerli kaynakları akıllıca kullanarak üretmenin önemini hepimiz biliyoruz."
Ortak açıklamayı okuyan Türk-İş İl Temsilcisi ve Tes-İş Yatağan Şube Başkanı Fatih Erçelik sözlerine şöyle devam etti:
"Karşımızda 'kömür çıkarılmasın, santraller kapatılsın' diyen bölge dışından bir grup var. Santrallerin çalışmasını engellemek için bugüne kadar açtıkları davaların hepsini kaybettiler."
"Yüce yargımız, tüm davalarda haklılığımızı ve yasalara uygun bir şekilde çalıştığımızı gösteren kararlar verdi. Bu kez de bu grup, yargı kararlarının uygulanmasını engellemek için harekete geçti. Çoğu gerçek olmayan bilgilerle kamuoyu oluşturup linyit sahalarının işletilmesini engellemeye çalışıyorlar."
Ne olmuştu?
YK Enerji olarak bilinen şirket Yeniköy ve Kemerköy Termik Santralleri ile Linyit Maden İşletmesi'nin 2014'te özelleştirildikten sonra IC İçtaş Enerji ve Limak Enerji ortaklığı tarafından 23 Aralık 2014'te işletilmek üzere devralınmasıyla kuruldu.
Şirketin Yeniköy-Kemerköy termik santrallerine yakıt sağlayan linyit madeni sahasının genişletilmesi için 2019'da köylülere gönderdiği ihbarnamede topraklarını projenin sahibi olan Limak ve İçtaş'a satmaları söyleniyordu.
Köylülerin çoğu bu teklifi kabul etmedi. İkizköy'e bağlı, Işıkdere mevkinde birkaç yıl önce aynı santral için bir başka maden projesi hayata geçirilmişti. Köylülerin bu projede yerinden edilenlere tanık olması bu kararlarında etkili olmuştu.
2019 ve 2020 döneminde avukatların yardımını alan ve idari başvurular yapan köylüler çabalarından sonuç alamadı.
Direniş 2021 yılının Nisan ve Temmuz aylarındaki ağaç kesme girişimlerinden itibaren çadırlı bir nöbete dönüştü.
Türkiye'de 1 Mart 2022'de Resmi Gazete'de yayımlanan yeni bir yönetmelikle zeytinliklerin maden projelerine açılması mümkün hale gelmişti.
Aynı Mart ayının sonundaysa zeytinliklerin olduğu Akbelen'de YK Enerji tarafından 20-30 zeytin ağacının söküldüğü ve söküme direnen iki kişinin gözaltına alındığı bildirilmişti.
Ardından şirket tarafından yapılan açıklama şöyleydi:
"Söz konusu zeytin ağaçlarının bulunduğu alan, 2016 yılında kamu yararı kararı doğrultusunda yerli kaynaktan elektrik üretimi amacıyla kamulaştırılarak madencilik faaliyetleri için şirketimize tahsis edilmiştir.
"Linyit İşletmeleri sahasında bulunan, 9 zeytin ağacı uzmanlar eşliğinde yine YK Enerji bünyesinde oluşturulan ve 22 binden fazla zeytin ağacının yer aldığı zeytin park alanına taşınmıştır."Akbelen Ormanı'nda maden projesiyle ilgili dava sürecinde üç kez bilirkişi raporu düzenlendi.
Geçen Kasım sonunda hazırlanan üçüncü raporda, ormanın kömür madenciliğine açılabileceğine uygun olduğu konusunda kanaat bildirilmişti. Bunun ardından mahkeme yürütmeyi durdurma kararını kaldırmıştı.