Kim ruh hastası?

Kim ruh hastası?
Nevzat Tarhan'ın TV yayınlarına bağlanarak yaptığı değerlendirme sağlıklı mı?

Samanyoluhaber.com yazarı Psikiyatrist Yard. Doç. Dr. Vedat Bilgiç, bir TV kanalına bağlanarak bazı yorumlarda bulunan Nevzat Tarhan'ın sözlerini yorumladı. Medya kanalıyla teşhis koymanın doktorluk geleneğinde yeri olmadığını vurgulayan Bilgiç'e göre toplumun ruh sağlığını, öfke ile hakaretler savuran, ötekileştiren, hayvan, böcek isimleri takanlar bozuyor ve konuşulacaksa bunlar konuşulmalı.
İşte o yazı...

***
Kim Ruh Hastası?

Bir TV programında spiker bir psikiyatriste Fethullah Gülen’in ruh sağlığını soruyor. Doktorun olası bir hastalık iddiasında bulunmasını arzuluyor belli. Bu soruyu soran spikerin TV den bile açıkça belli olan bir göz hastalığının olması onu değersiz yapmadığı gibi, herhangi birini hayali hastalıklarla kötülemeye çalışmak medya ahlakına sığmaz.

Öncelikle şunu belirteyim bir psikiyatristin ‘ruh hastalığı’ kavramını bir değersizleştirme, kötüleme, hakaret etme aracı olarak kullanılmasına izin vermesi etik açıdan intihardır. Ekmeğini bu insanların hastalıklarından kazanan bir hekimin ruh sağlığını politikanın kurtlar sofrasında bir katık olarak kullanması ne acı. Damgalanma ruhsal hastalığı olan insanların en büyük bir sorunu. Bir psikiyatristin politik nedenlerle toplumun tanıdığı birine ruh hastalığı imasıyla saldırması başta mesleğine yaptığı bir ihanet değil midir? Damgalama değil midir?

Türkçe'de 'Ruh' kelimesi yanlışlıkla zihin yerine kullanılmaktadır. Psikiyatri bilimi, ilmünnefs adıyla 13’yy.dan beri bir tıp dalı olarak kabul edilir ve diğer tıbbı hastalıklardan hiç farkı yoktur. Bir insana hakaret amacıyla ‘ruh sağlığı bozuk’ imasında bulunmak mesleki etiğe ne kadar sığar. Zaten Türkiye özellikle ruh sağlığı alanında meslek etiği konusunda çokça tartışılan işler yapan kişilerden geçilmiyor; dünyada bilimsel amaçlar için kullanılan cihazlar para kazanma makinasına dönüştürülüyor. Mesnevi gibi, Yunus gibi kavramlar ucuzlatılarak hiçbir bilimsel temele dayanmadan ticari ranta dönüştürülüyor.Topluma mal olmuş kişilere medya aracılığıyla tanı konuyor. Belki böyle davranan gazeteciler ve hekimler gücün, iktidarın veya menfaatin cezbesine kapılmış olabilirler. 

Hastalık başka kötülük başkadır. Bu günlerde ahlak disiplininin konusu olan birçok politik sorunun ‘medikalizasyon’a (tıbbıleştirme) tâbi tutulması doğru bir yaklaşım değildir. Kötülükle, ruhsal hastalığı bir birbirine karıştırmamak gerek. Örneğin zorbalık, başkalarının haklarını tanımama, kendi menfaati için başkalarını kullanma, aralarını bozma gibi davranışlarla karakterize bir kişilik bozukluğu var. Adı ‘Anti Sosyal Kişilik Bozukluğu’ olan bu hastalık için halk arasında ‘psikopat’ tabiri kullanılır. Bu kişiler öfke krizleri geçirir ve çokça suça karışır. Eğer bir suç işlerlerse cezai ehliyetleri tamdır. Bir hastalığa sahip olmalarına rağmen davranışlarındaki kötülük cezayı gerektirir. 

Ama eğer illa toplum ruh sağlığı konusunda bir şeyler söylenecekse, toplum ruh sağlığını bozan kişiler bellidir. Ruhsal sağlık en başta psikolojik ‘denge’ hali demektir. Ruhsal dengesi yerinde olanlar; ömürleri boyunca yolundan hiç sapmayan, elli yıl önce neredeyse hala orada duranlar, sükûnetlerini koruyanlar mıdır? Yoksa dün başka bugün başka konuşup, konuşurken de öfkelerine hâkim olamayıp nefret dilini bırakamayanlar mıdır?

Psikiyatrlar çok iyi bilir ki hem birey egosu hem de ülke egosunda ikilikler çatışma doğurur. Bu çatışma bireyde ruh hastalığı (nöroz) olarak tezahür ederken sosyal hayatta da toplumsal nörozlara, yani çatışmalara yol açarlar. 

Eğer bir toplumda kim hoşgörü sevgi diyalog deyip birleştiriciyse, o toplum denen bünyenin ruhunu iyileştiriyordur. Kim de birilerine öfke ile hakaretler savuruyor, ötekileştiriyor, hayvan, böcek isimleri takıyorsa o da toplum egosunu bölüyor parçalıyor ve ruhsal bir hastalığa sürüklüyor demektir. Bunu yapanların ruh sağlığı hakkında beyanda bulunmak ise hem mesleki ahlaka hem de ruh sağlığı sorunu yaşayanlara bir haksızlık olur. 

Bence illa bir hasta aranacaksa ruhsal hastalığı bir değersizleştirme ve politika aracı yapan, hastalarını damgalayan, medyadan insanlara tanı koyan, dün kara dediğine bugün ak diyen kişilerin hasta olma ihtimali daha yüksektir.
Eğer hastalık varsa bence masumdurlar, yok değilse o zaman ahlak problemi var demektir.

23 Mayıs 2014 17:35
DİĞER HABERLER