Kimi öldüreceksiniz?

Tr724.com yazarı Ali Adil Çakar, son günlerde AKP'li vekiller ve Aktroller tarafından seslendirilen korkunç bir senaryoyu analiz etti. 'Cezaevinden firar' yalanlarıyla zemin oluşturmayı başardılar. Şimdi de "çakmak suikast"ten bahsediliyor. Korkunç planların ayak sesleri artık iyiden iyiye yaklaştı!
‘ÇAKMA SUİKAST’ ARTIK SADECE ZAMANLAMA MESELESİ: KİMİ ÖLDÜRECEKSİNİZ? 
[HABER-ANALİZ: ALİ ADİL ÇAKAR]

Bir süredir karanlık mutfaklarda pişirilip güdümlü medya eliyle servis edilen korkunç planların ayak sesleri artık iyiden iyiye yaklaştı. 15 Temmuz öncesinde başlayıp hain darbe girişiminin ardından daha da yoğunlaşan ‘siyasi suikast’ iddiası yüksek sesle ve sıklıkla dillendiriliyor. Buna, cezaevindeki cemaat mensuplarının sözde firar teşebbüsü ile topluca katledilecekleri endişesi de eklenince Türkiye’nin adım adım kanlı bir sürece sürüklendiği görülüyor. Son alarak AKP İzmir Milletvekili Hüseyin Kocabıyık’ın attığı “Devlet büyüklerine bir suikast halinde millet cezaevlerini basacak ve tüm fetöcüleri ve PKK’lıları asacak. Halk arasında konuşulan bu.” şeklindeki kanlı twit, içeride hazırlanan planların habercisi gibi.

ERDOĞAN: SUİKAST OLABİLİR!

Belki ondan daha önemlisi, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Belarus dönüşü gazetecilere yaptığı açıklama: “Şimdi bunların sığındıkları bir teori var: ‘Darbeler başarılı olamazsa suikastler dönemi başlar’ teorisi…  Fatih yavrumuz (Mardin Derik’te şehit edilen kaymakam Fatih Safitürk) belki de bu suikastlerden biri oldu… Daha farklı isimleri de hedef alabilirler. Dikkatli olmak lazım. Ama bizler, şehadete inanmış insanlarız. Ölüm, er veya geç mukadder.”

Erdoğan adeta nokta atışı yaparcasına ‘kendisini hedef gösteriyor’. “Daha farklı isimleri de hedef alabilirler.” dedikten sonra “Bizler, şehadete inanmış insanlarız” diye eklemesi, muhtemel bir suikast senaryosunun öncüleri gibi. Belli ki 15 Temmuz tezgahı ile yüzbin insanı tasfiye edip yaklaşık 40 binini hapse atanlar, henüz kıyıma doymadı. Şimdi ikinci bir aşama için çok daha fazlası gerekiyor anlaşılan.

‘CEZAEVİNDEN FİRAR’ YALANLARIYLA ZEMİN OLUŞTURULUYOR

NTV’nin 3 Kasım’da yaptığı, 5 bin 544 cemaat mensubu tutuklunun Sincan Cezaevi’nden kaçış planı adı altında akıllara zarar haber de bu çerçevede değerlendirilmeli. Elektrik şebekesi krokisini, kaçış planı olarak sunan NTV’nin bu haberi sonrası, “Bu bahaneyle cezaevlerinde yapılacak katliamlara zemin mi hazırlanıyor?” sorusu ortaya atılmıştı. Haberde, firarın Kasım ayı içinde isyan, kargaşa, rehin alma ve yangın teşebbüsleri ile birlikte planlandığı iddia ediliyordu.

HASAN ATİLLA UĞUR DA ‘KASIM’DA SUİKAST’ DEMİŞTİ

Bu detaylar, akıllara hemen Emekli Albay Hasan Atilla Uğur’un Y.Şafak’a verdiği 25 Eylül 2016 tarihli röportajı getirdi. Uğur, manşetten yapılan röportajda, “İkinci kalkışmaya hazır olun. Ve çok yakın bir zamanda. Çok net bilgi olarak söylüyorum: İkincisi daha kanlı olacak. İkinci girişim kasım ayını geçmez. Eşzamanlı olarak hedef olarak gördükleri kişilere yönelik suikastler devreye girecek. Cezaevlerinde de çok büyük isyanlar başlayacak.” diyordu.

Nitekim NTV’nin haberinden 2 gün sonra Avukat Ömer Turhanı, cezaevlerinde infaz planlarını ifşa eden seri twitler attı. 17/25 Aralık operasyonları sonrası hapse atılan emniyet müdürleri Yurt Atayün ve Ömer Köse’nin avukatı olan Turhanı, “Müvekkillerimin hayatlarından endişe ediyorum” başlıklı paylaşımlarında şunları dile getirdi: “Müvekkillerim daha önce ailelerinden bir kısım duyumlar almalarına rağmen önemsememişlerdir. Duyum da şudur; ‘sanki cezaevlerinde isyan olacak, tutuklular kaçacak’ gibi bir algı oluşturacaklar. Sonra kapılar açılacak, ardından kaçıyorlar diye askere vur emri verilecek. Müvekkillerimin dedikodu diye önemsemediği, fakat havuz medyasında kaçış planı ve buna benzer saçmalıklar yayınlanınca bunun aslında ciddi olduğunu, ülkemizi kaosa sokmak isteyen karanlık ellerin devrede olduğunu anlamışlardır.”

“BİZİM SAĞ KALMAMIZI İSTEMİYORLAR”

Ömer Turhanı, müvekkillerinin şu cümlelerini de twitter hesabından kayıtlara geçirdi: “Bizi haksız yere hapseden irade ve odaklar, bizim sağ kalmamızı istemiyorlar. Bir gün mutlaka serbest bırakılacağımızı biliyorlar ve bunu engellemek için şeytanın aklına gelmeyen planlar yapıyorlar. Bizler üç yıldır Silivri’de en ağır şartlarda ancak en nizami davranan insanlar olarak tutukluyuz. Adaletin tecelli edeceği günü bekliyoruz. Fakat bizim yaşamamızdan rahatsız olanlar, özgürlüğümüzden sonra canımıza da göz dikmiş durumda. Vatanımıza ve milletimize hainlik yapmadık, yaptırmadık, yaptırmayız. Kaçış planı diye haber servis edenlerin hain planlarını Yüce Yaratıcı başlarında parçalasın. Kaçmadık, kaçmıyoruz, kaçmayacağız!”

SİLİVRİ’YE ‘ÖZEL TİM’ YERLEŞTİRİLDİ

Yandaş Akşam Gazetesi, 26 Ekim 2016 tarihinde, Silivri Cezaevi’nde tutuklu binlerce “Fetö zanlısının” muhtemel bir firar ve isyanına karşılık 24 saat görev yapacak Özel Harekat timinin görevlendirildiğini yazmıştı. Gazete, algı oluşturabilmek için de cezaevinde 1500 infaz koruma memurundan 600 hakkında soruşturma başlatıldığını eklemişti.

“GÜLEN’İN İADESİNİ SAĞLAYACAK İSTİSNA”

Suikast girişiminin bir başka ‘kullanışlı’ tarafı daha var. Habertürk gazetesinin 20 Temmuz 2016 tarihli ‘Gülen’in iadesini sağlayacak istisna’ başlıklı haberi, bunu da akıllara getiriyor. Haberde, ABD ile Türkiye arasında suçluların iadesi için Cumhurbaşkanı Kenan Evren tarafından 5 Kasım 1980 tarihinde imzalanan anlaşmaya atıf yapılıyordu. Anlaşmaya göre, ‘geri verme istemine konu olan suç’ siyasi nitelikte ise talebin reddedileceği belirtiliyordu. Ancak bir istisna hükmü olarak, “Bir devlet başkanına veya hükümet başkanına veya aile üyelerinden birine karşı işlenmiş veya işlenmeye teşebbüs edilmiş bir suç, siyasi nitelikte bir suç sayılmayacaktır” denildiğine yer veriliyordu.

Şimdi “Allah’ın bir lütfu” olarak Donald Trump yeni ABD başkanı seçildiğine göre bu istisnadan faydalanmak için yeni bir hamleye ihtiyaç duyuyorlar. Erdoğan için, atılacak adımların hepsi bellidir. Sadece en fazla verim alacağı zamanı beklemektedir. Darbe girişiminin ardından dile getirdiği, “Dikkat ederseniz biz nokta koymadık, virgül koyduk” cümlesinin neyi ima ettiğini de kamuoyu henüz görmedi. Ancak görünen o ki, ‘çakma bir suikast’ artık sadece bir zamanlama meselesi.
15 Kasım 2016 10:09
DİĞER HABERLER