'Kıssaların en güzeli...'

''Arap kavmi ilk muhatap olması itibariyle dil Arapçadır ama Kıyamete kadar bütün insanlığa peygamber olarak gönderilen Hz. Muhammed Aleyhisselam'ın getirdiği Kur’an’ın dilinin Arapça olmasının başka hikmetleri de vardır. Arapçanın ifade güzelliği ve beyan gücü de gayet parlaktır. ''
Abdullah Aymaz / samanyoluhaber.com
Kıssaların En Güzeli

“Biz, siz düşünüp mânasını anlamamız için o Kitabı, Arapça bir Kur’an olarak indirdik.” (Yusuf Suresi, 12/2) buyruluyor. 

Böylece Kur’an-ı Kerim’în lâfızıyla –mânâsıyla birlikte mucize olduğu ifade edilmiş oluyor. Yani tercümeleri, meâlleri Kur’an’ın kendisi olmaz. Onun için Türkçe Kur’an, İngilizce Kur’an… olmaz. Muhakkak ki, kavme kendi dilinden kitap ve o dili konuşan peygamber gelir. Arap kavmi ilk muhatap olması itibariyle dil Arapçadır ama Kıyamete kadar bütün insanlığa peygamber olarak gönderilen Hz. Muhammed Aleyhisselam'ın getirdiği Kur’an’ın dilinin Arapça olmasının başka hikmetleri de vardır. Arapçanın ifade güzelliği ve beyan gücü de gayet parlaktır. Elmalılı Hamdi Yazır, bunun üç sebebini  beyan etmektedir: 

1-Arapça, hece harflerindeki güzellik ve sağlamlık (Haşiye); kelimelerindeki uyum ve âhenk, mânalarındaki genişlik, iştiraklarındaki asalet ve çeşitlilik, kinayelerindeki müenneslik (dişilik) ve müzekkerlik (erkeklik) ve daha başka özellikleri ile vecizlik içinde vuzuha hizmet eden ince ayrıntıları, edatlarındaki insicam kabiliyeti, pek çok faydalı bağlantıları ve bilhassa terkip ve i’rabındaki incelik ve parıltılı yönleri bakımından meram ve maksadı ifade etmeye yarayan diller içinde en kuvvetli ve sağlam bir beyan aracı olarak dikkat çeker.”

(Diğer dillerde ikil yoktur. Yani tekil ve çoğul vardır. Halbuki Arapçada iki kişi için ayrı bir kalıp vardır. Mesela “Kâletâ” bir kelimedir ama “iki kadın dediler” demektir. Siz mecburen “iki kadın” kelimelerini de eklemek zorundasınız. Erkeklik-dişilik ayrı ayrı kalıplarla ifade edildiği için bir kelime ile onu ifade edebilirsiniz ayrıca “erkek” veya “dişi” demeye ihtiyaç kalmaz. Onun için Kur’an-ı Kerimde bir hikmete binâen kadın ismi olarak sadece “Meryem” vardır.  Halbuki pek çok kadın konulara girmektedir. Ama hiçbirisinin ismini söylemeden fiillerdeki ve zamirlerdeki dişilik özellikleri ile meseleler anlatılmaktadır ve anlaşılmayacak ve kapalı kalmış hiçbir durum olmadan) 

Haşiye: Arapçanın elifbası, bir çok doğu ve batı dillerinden bazı harflerle ayrılır. Bir de Arap dilinin asıl harflerini mahreçlerinden zâtî ve aslî sıfatlarıyla söyleten bir tecvidi vardır ki, her şeyden önce bunun gücüne yaptığı önemli katkıyı akla getirmektedir. Halbuki bir çok dillerde bazı harfleri zayıf ve yumuşak söylemek onları çiğneyip ezmek, zerafet sayılmaktadır. Ve bundan dolayı da o lisanın telaffuzu ve imlasında pek çok müşkilat çekilmektedir. (M. Hamdi Yazır)

2- Kur’an Arapçanın en açık, en güzel, en seçkin lehçeleri üzerine nâzil olmuştur.

3-Kur’an’ın nazmı, Arap diline öyle yüksek bir insicam, salâbet, halâvet (tatlılık) ihsan etmiş, öyle güzel bir beyan ve ifade üslubu kazandırmıştır ki, onun Allah  Kelamı olmasından kaynaklanan bu bedi’ üslub ve fıtrî beyan, Arap şâir ve belâğatçılarını bir benzerini getirmekten âciz bırakma konusunda başlı başına rol oynamıştır. İşte Kur’an, beyan ve ifadesinde böyle çok yönlü bir kuvvet ve katmerli bir güç, seçkin bir güzellik bulunması açısından da MÜBÎN (Açık, vâzıh ve beyan edici) bir kitaptır. (…) Velhâsıl, Kur’an, bütün yönleriyle eşsiz ve benzersiz olan bir kitaptır.”

“Le alleküm ta’kılûn”  ‘Yani Kur’an’ı Arapça olarak indirmemiz, aklınızı çalıştırıp kullanarak anlamanız içindir, -ifadesinden de Kur’an’ın mânâsı iyi anlaşılmak ve içindeki mânâlar iyice ve derinden derine düşünmek içindir. Onun böyle anlaşılması Allah’ın isteğidir.’

“Ya Muhammed, bu Kur’an’ı sana vahyetmemizde en güzel kıssayı, sana Biz anlatıyoruz.”  (Yusuf Suresi, 12/3)  ‘Bu sure kıssaların en güzelidir. Çok ibretli ve güzel bir kıssa olduğu gibi, bunun en güzel anlatımı da bu surede, bu Kur’an’dadır. Hiçbir kitapta, hiçbir eserde bu kıssa  bu kadar güzel nakledilip anlatılmamıştır. Arapça  bir Kur’an olarak indirilen bu Kitab-ı Mübînin âyetlerinden bir bölüm olan bu Sûre de  sana Kur’an vahyi ile, yani sözleri ve mânâsı ile birlikte vahyedilmiş bir Kur’an olduğu ve Kur’an’ın beyan güzelliği açısından benzersiz ve eşsiz bulunduğundan dolayı, en güzel kıssa bu Kur’an’ın vahiy diliyle sana anlatılmıştır ki, bunu  anlatan ancak Allah’tır. (Yoksa şurası bir gerçektir ki, bu vahiyden önce, sen elbette bundan habersizdin.)  Bu kıssadan haberin yoktu. (…) Bu ne başka kaynaktan alıntı bir olan bir nakil, ne de senin tarafından, tasavvur ve tasvir olunmuş hayali bir romandır. (…) Böylesine güzel bir anlatım, böylesine bir okunan vahiy, böyle yüce bir gayb haberi hiç şüphe yok ki, ancak Allah vergisi olabilir.’ 

‘Kıssa, esasen izi sürülmeye değer hâl ve durum mânâsınadır. İşte bundan  dolayı şehnâmeler gibi kaleme alınan, dillerde dolaşan destan ve hikayelere de kıssa ismi verilir ki, onlara Farsça’da destan veya efsane denilir. Ancak bizim dilimizde destan deyimi, şöhreti yaygın olmak bakımından; efsane deyimi ise inanılmayacak gibi acâibliği bakımından; halbuki KISSA, ibretli özelliği bakımından kullanılır. Demek ki, bir haber veya hikayenin KISSA adını alabilmesi, izlenmeye değer ve yazılmaya değer bir özelliği taşımasına bağlıdır. Bunun içindir ki, edebiyatta KISSA’nın özel bir yeri ve önemi vardır. Bir hikayenin dillerde dolaşacak bir destan  veya efsane hâlini alması, kalıcı bir güzelliği ifade eden bir olağanüstülükle ilgilidir. Güzellik ise çok yaygın bir şey olmadığından  gerçekten de KISSA denilebilecek hikayeler çok nâdir olur. Kıssaların (sırf temsil cihetinden) hayâlisi de, gerçeği de vardır. Şüphe yok ki, en güzel kıssalar, hakiki olanlardır. (…)  Yusuf Kıssası, gayb âleminden, müteşâbih bir sembol ile tecelliye başlayıp, git gide gelişerek meâlini bulmuş bir hakikatin belâğatlı bir anlatımı ve aynı zamanda MUHAMMEDΠ GÜZELLİĞİN  ezeli bir simgesi ve nişanıdır.” (M. Hamdi Yazır) 

Bundan sonra artık EN GÜZEL  KISSANIN anlatımı başlıyor. 

24 Aralık 2018 11:16
DİĞER HABERLER