Uzmanların karşı çıkmasına rağmen siparişi verilen 9 adet uçak için Fransızlar'la da ek anlaşma yapıldığı ortaya çıktı.
Türkiye'yi yüz milyonlarca dolar zarara sokan savunma ihalesi Meltem Projesi'nin ikinci ve üçüncü ayağında da skandalların yaşandığı belirlendi. CASA CN 235 uçaklarının alımını içeren Meltem-1 projesinin ardından bu uçakların Deniz Karakol Uçağı olarak modifiye edilmesini içeren Meltem-2 projesinden de bir sonuç alınamadığı belirlendi. Türkiye'nin 3 tarafını çeviren denizlerinde 17 yıldır keşif ve gözetleme yapma imkanından mahrum bırakan skandal ikinci aşamasında da aynı şekilde devam etti.
UYARILARI DİNLEMEDİLER
Uçak mühendislerinin ve Savunma Sanayi Denetleme Kurulu'nun "CASA CN 235 uçakları Deniz Karakol Uçağı'na çevrilirse sorun çıkar. İstenilen konfigürasyonu bu uçaklar kaldıramaz" uyarılarına rağmen dönemin Deniz Kuvvetleri Kurmay Başkanı Koramiral Özden Örnek'in devreye girmesi üzerine uçaklar alındı. Alınan uçakların Deniz Kuvvetleri için "Deniz Karakol" ve Sahil Güvenlik için de "Sahil Güvenlik Uçağı" konfigürasyonlarına dönüştürülmesine yönelik ekipmanların tedarik ve platform birleştirmesi için Meltem-2 projesi başlatıldı. Bu projede İspanyollardan alınan CASA uçaklarının konfigürasyonlarının eklenmesi işi Fransız Thales firmasına verildi. Meltem-2 projesi için Fransız Thales firması ile 6 Eylül 2002'de sözleşme imzalandı. Projedeki uçakların kalifkasyonu ve uçuşa elverişlilik sertefikasyonları için ise Fransa Genel Silahlanma İdaresi (DGA) ile 16 Haziran 2003'te Paris'te anlaşma yapıldı. Meltem-1 projesinde 147 milyon dolara alınan 9 adet CASA CN 235 uçağının Deniz Karakol Uçağı ve Sahil Güvenlik Uçağı'na dönüştürülmesi için başlatılan Meltem-2'nin proje bedeli olarak 390 milyon dolar belirlendi.
TESLİMAT SÜRESİ UZATILDI
Bu paranın 150 milyon doları ödendi. Thales firması, yüklendiği sorumluluğu zamanında yerine getiremeyince, 28 Aralık 2007'de, firma ile yeni bir anlaşma imzalandı ve bazı kazanımlar karşılığında teslimat süresi uzatıldı. Projenin muhatapları olarak Savunma Sanayi Müsteşarlığı Proje Uzmanı Yakup Taşdelen ile TSK koordinatörleri Deniz Albay Mehmet Yenen ve Sahil Güvenlik Komutanlığı'ndan Binbaşı Yavuz Demiralp görevlendirildi.
1 NUMARA UYARMIŞ
Meltem-2 projesinin görüşmeleri 2001 yılında sözde Ermeni soykırımı tasarısını yürürlüğe sokan Fransa'nın, Türkiye tarafından kırmızı listeye alındığı döneme denk geldi. "Ermeni meselesini Fransa başlattı" diyen dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hüseyin Kıvrıkoğlu, Fransa ile askeri ilişkileri rafa kaldırdı ancak birkaç ay sonra Deniz Kuvvetleri'nin en önemli projesi Ermeni tasarılarının fitilini ateşleyen Fransız Thales firmasına verildi.
FiRMANIN UZMANLIK ALANI UÇAK TASARIMI DEĞiL
Meltem-2 kapsamında uçak modernizasyon projesinin ana yüklenicisi benzeri görülmemiş şekilde Thales firmasına verilmesi tartışma konusu oldu. Firmanın aviyonik cihaz tasarımı yapan ancak uçak tasarım bilgisi bulunmayan bir firma olması tepki çekti. Bu durumun projenin gecikmesinde en önemli etken olduğu öne sürüldü. Projenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 7 ay boyunca hiçbir tasarım faaliyetini başlatmayan Thales firması gerekçe olarak yaz tatili ve yeterli personel olmamasını gösterdi. Proje sözleşmesine bu konularda yaptırım ve cezai müeyyide konulmamış olması da ayrı bir tartışma konusu oldu. Fransız firması uçak modifikasyonunun bütün kritik işlerini Endonezya Firması IA'ya yükledi. Thales'in ana yüklenici olmanın avantajını sözleşmedeki bütün boşlukları IA ve TAI aleyhine kullanarak zararları bu firmalara yönelttiği iddia edildi.
TEST UÇUŞUNDA YERE ÇAKILDI
Teknik donanım yapılamayan uçaklar için ikinci bir ihale düzenlendi. Uçaklara teknik donanım için Fransız Thales şirketiyle anlaşıldı. Test uçuşu yapan uçaklardan biri, iniş takımları açılmayınca gövde üzeri iniş yaptı.
Meltem-2 projesinde askeri otorite Savunma Sanayi Müsteşarlığı tarafından belirlenen Fransız DGA kuruluşunun olması başka bir skandalı beraberinde getirdi. Askeri otoritenin görevi uçağın teknik şartnameye uygunluğu ve emniyetli olmasına ilişkin kontrolünü yapmak. Hem ana yüklenici Thales'in hem de askeri otoritenin Fransız olması kendi ortak menfaatlerinde buluşmalarına meydan verdi. Öyleki TAI tesislerinde görev yapan DGA görevlisi Thales ile ters düştüğü için görevden alındı. Yerine ise Thales'le ters düşmeyen yeni bir görevli atandı. Projede yer alan bir diğer DGA görevlisi de istifa ederek Thales'de işe başladı. Teslimatı yapılan 551 VE 651 seri nolu uçaklar Meltem-2 projesi kapsamında modifikasyonu yapılması amacıyla Fransa'ya Thales firmasına gönderildi. Kasım- Aralık 2007 tarihinde projenin ilk uçağı Fransa'da test uçuşu yaparken iniş takımları açılmadığı için gövde üzeri iniş yaparak hasar aldı. Kazanın Fransız pilotun hatasından kaynaklandığı belirtilirken, hasarın onarımı için Thales firması TAI'ye teklife çağrı dokümünanı bile gönderdi.
ÇÖPE Mİ ATILACAK?
Meltem-2 projesinin tamamlanamayacağına karar verilerek projenin iptal edilmesi için sürecin başlatıldığı öne sürülüyor. Proje için alınan mevcut CASA uçaklarının ne olacağı tartışma konusu oldu. Uzmanlar "Uçakların üzerinde bir sürü mekanik, fiziksel işlem ve modifikasyon yapılmış. Delik deşik haliyle çöpe mi atılacak" sorusunu yöneltirken, uçakların bu aşamadan sonra yük taşımalarının bile şüpheli olduğu ve geçen 10 sene boyunca harcanan ekipman, kullanılan insan gücü ile birlikte tahmini 500 milyon dolar zarar edildiği kaydediliyor.
CİDDİ ZAFİYET VAR
Türkiye için hayati önem taşıyan projenin fiyaskoyla sonuçlanması nedeniyle denizlerimiz şu an ciddi bir zafiyet içerisinde bulunuyor. Halihazırda Ege ve diğer deniz sularında düşman denizaltılarını gözetlenemediği ve olası bir sıcak temasta bu anlamda taarruz gücümüz son derece yetersiz olduğu belirtiliyor.
Dönemin Hava Kuvvetleri Komutanı Org. Celasin uyarmış ama...
Hava Kuvvetleri eski Komutanı Orgeneral Ergin Celasin'in, CASA CN 235 uçaklarının "Deniz Karakol Uçağı" olarak alımına karşı çok önemli uyarılarda bulunduğu ortaya çıktı. Celasin'in katıldığı 2000 yılının Eylül ayında gerçekleştirilen "Uçuş Eğitim Yılı Değerlendirme Toplantısı"nda CASA uçaklarıyla ilgili kuşkularını dile getirdiği öğrenildi. CASA CN 235 tipi uçaklarda meydana gelen olaylarda artışa değinen Ergin, kaza kırımların önüne geçilebilmesi için uçaklarda teknik değişikliğe gidilmesi gerektiğini vurguluyor. Çok motorlu pervaneli uçakların motor arızalarına dayalı sorunların masaya yatırıldığı toplantıda, "C-60 uçaklarda olay sayısının aynı kaldığı belirlenirken, bir önceki yıla oranla C-130 uçaklarda 100 bin saatte yüzde 4,4 seviyesinde ve CASA (CN-235) uçaklarda ise yüzde 17,2'lik artış olması dikkat çekmektedir" denildi.
34 BORDO BERELİYE MEZAR OLDU
CASA CN 235 uçaklarının yüzde 17.2 ile en çok motor sorunu çıkaran uçaklar olduğu belirtilen toplantıda, bunun sebebinin de malzeme kökenli olarak meydana geldiği ifade ediliyor. Motor arızalarından kaynaklanan olayların önüne geçmek için uçak bakım teknolojisinin geliştirilmesi ve parça ihtiyacının giderilmesi gerektiği dile getiriliyor. Hava Kuvvetleri'nin toplantısında güvenlik uyarısında bulunulan CASA uçakları TSK'da başka birimlerde de kullanıldı. 2001 yılında biri Malatya'da diğeri de Kayseri'de olmak üzere iki CASA uçağı düştü. PKK terör örgütünün baş belası olarak yetiştirilen 34 bordo bereli Malatya'da düşen CASA CN-235 uçağında şehit oldu. Resmi yetkililer kazanın nedenini buzlanma olarak açıkladı. Ancak uzmanlar kazanın nedenini, buzlanma koşullarına giren uçağın elektrik sisteminde olacak bir arıza sırasında da beslenmesi gerektiği halde CASA uçağının tasarım hatasından dolayı buz önleme sisteminin çalışmadığını ve uçağın düştüğüne işaret etti.
İSPANYA HATAYI DÜZELTTİ
Hatanın TAİ, Savunma Sanayi Müsteşarlığı ve Hava Kuvvetleri ve CASA firmaları tarafından kazadan önce bilindiği belirtilirken, TAİ'nin hatalı tasarımı değiştirmek için Hava Kuvvetleri'ne teklifte bulunduğu ancak netice alamadığı vurgulandı. İspanya'nın ise bu hatayı kendi uçaklarında düzelttiği öğrenildi. Ayrıca bir CASA uçağı da aynı yıl Kayseri'de düştü.
BUGÜN