Kıymetli el yazmaları ve nadir eserler el altından satıldı mı?

Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı’nın 2020 Denetim Raporu yayımlandı. Raporda, yıl içerisinde bağış yoluyla edinilen yazma ve matbu eserlerin muhasebeye giriş kaydı yapılmadığı ortaya çıktı.
Sayıştay, Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı’nın 2020 Denetim Raporu’nu yayımladı.

Cumhuriyet'ten Sefa Uyar'ın aktardığı raporda, kurumun temel görevlerinden olan alanlara ilişkin eksiklikler saptandı. Buna göre, yıl içerisinde bağış yoluyla edinilen yazma ve matbu eserlerin muhasebeye giriş kaydı yapılmadı.

Bu durumda olan 186’sı yazma, 626’sı matbu olmak üzere toplam 812 eser tespit edildi. Kayıt altına almanın şeffaflık ve hesap verebilirlik kıstaslarının gerçekleşmesi için yaşamsal önemde olduğu vurgulanan raporda, bağış yoluyla edinilen yazma ve nadir eserlerin tespit edilecek değerleri üzerinden kayıtlara alınması gerektiği vurgulandı.
Raporda, taşınır cetvellerinde bulunan yazma ve nadir eser sayısı ile faaliyet raporunda belirtilen eser sayısının birbirini tutmadığı da yansıdı.

Rapora göre, taşınır cetvelinde yazma ve nadir eser sayısı 54 bin 703 olarak belirtildi. Yıl içinde bu sayıya bin 442 eser eklendi. Ancak faaliyet raporunda, yazma ve nadir eser olarak 218 bin 46, eski eser olarak da 455 bin 37 olmak üzere toplam 673 bin 383 eser bulunduğu kaydedildi.

'Göz ardı edilemez'

Bu durumun birçok nedeninin olabileceği kaydedilen raporda, “En temel sebep, bu kıymetli yazma ve nadir eserlerin kayıt altına alınmaması olarak karşımıza çıkmaktadır. Bir varlığın kayıt altına alınmaması bu varlığı her türlü suiistimale/ihtimale açık hale getirmektedir. Çünkü bir varlığın kaydının olmaması o varlığın başına her ne geldiyse bunun izinin sürülememesi, akıbetinin takip edilememesi sonucunu doğurmaktadır. Muhasebe kayıtları dışında bir başka kaydın varlığı göz ardı edilemeyecek bir zafiyet oluşturmaktadır” uyarısında bulunuldu.

Raporda, başkanlığa ilişkin yasa ile 4 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’ne göre Ankara’daki Adnan Ötüken Halk Kütüphanesi’nin başkanlığa devredilmesi gerektiği ancak mevzuata karşın bu devrin gerçekleştirilmediği vurgulandı.

Ayrıca rapora göre başkanlık, doğrudan temin ve pazarlık usulü ile yapılan mal ve hizmet alımları için belirlenen yasal sınır olan yüzde 10’u da aştı. Başkanlık, ödeneğinin yüzde 25.87’sini doğrudan temin ve pazarlık usulü için kullandı. Bu, başkanlığın bu usulle ödeneğe ve yasal sınıra göre 1 milyon 699 bin 816 lira fazla harcadığı anlamına geliyor.

Söz konusu durumun 2019’daki raporda da gündeme geldiği ancak başkanlığın düzenlemeye gitmediği kaydedildi.
03 Ekim 2021 17:22
DİĞER HABERLER