Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve Ankara Temsilcisi Erdem Gül'ün tutuklanmalarına KKTC'den de tepki geldi.
KKTC'de yayın yapan Kanal SİM Genel Yayın Yönetmeni Sami Özuslu, "İstibdat Dönemi ve Orta Çağ döneminde özgürlükler açısından nasıl kötü hatırlanıyorsa bugün Türkiye'nin de bu noktaya doğru evrildiğini" kaydetti.
Yeni Düzen gazetesi Genel Müdür ve Genel Yayın Yönetmeni Cenk Mutluyakalı da "Aslında mesele Can Dündar'ın hapsedilmesi değil, basın özgürlüğünün 'can'ına kast edilmesidir." diyerek tepki gösterdi.
Yayınladıkları haberden dolayı Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve Ankara Temsilcisi Erdem Gül'ün tutuklamalarına tepki çığ gibi büyüyor. Türkiye ve dünyadaki diğer ülkelerden gelen tepkilerin yanı sıra KKTC'de yayın yapan Kanal SİM ve Yeni Düzen gazetesi yöneticileri, Can Dündar ve Erdem Gül'ün tutuklanmalarının artık bardağı taşıran son damla olduğunu aktardı.
Kanal SİM Genel Yayın Yönetmeni Özuslu, Can Dündar ve Gül'ün tutuklanmasının ve Türkiye'de basın özgürlüğü konusunda yaşanan olumsuz gelişmelerin Kıbrıslı Türkler için son derece üzücü olduğunu ifade etti.
ÖZÜSLU: SÜRPRİZ DEĞİL
Can Dündar'ın çok yakından tanınan bir isim olduğunu belirten Özuslu, "Belgesellerini olabildiğince yayınladığımız, izlediğimiz ve kitaplarını okuduğumuz çok değerli bir yazar. Cumhuriyet gazetesine de son dönemde çok önemli bir ivme kazandırdı. Onun ötesinde Türkiye'de medya sürekli baskınlar düzenlenir kayyumlar atanır, gazeteciler hapse tıkınırken farklı seslerin üzerine bu şekilde gidilmesi bir tarafıyla sürpriz değil, yüzde 50'ye yakın oy alan AKP iktidarından ben bunu açıkça bekliyordum. Ama Türkiye halkları bunu hak etmiyor. Dünyanın hiçbir halkı susturularak kendi içine kapatılamaz ve bu şekilde kesilemez. Bunlar diktatörlerin yapabileceği uygulamalardır." şeklinde konuştu.
"İSTİBDAT DÖNEMİ VE ORTA ÇAĞ'A EVRİLİYOR"
"İstibdat Dönemi ve Orta Çağı Dönemi'nin özgürlükler açısından nasıl kötü hatırlanıyorsa bugün Türkiye'de bu noktaya doğru evrildiğine" dikkat çeken Özuslu, yaşanan gelişmelerin kabullenmenin mümkün olmadığını dile getirdi. Kıbrıs Türk basın emekçileri ve temsil ettiği kurum adına en yakın ve samimi dayanışma duygularını Türkiye'deki basın emekçilerine ileten Özuslu, "Bizim bir sloganımız var; 'Basın Özgürlüğü Hayatın Özgürlüğüdür' şeklinde… Eğer özgürlükler olmazsa hayatın da çerçevesi daralır." dedi
"BANA DOKUNMAYAN YILAN BİN YIL YAŞASIN DEYİP SEYREDENLER VAR"
"Türkiye'de bugün olup bitenleri bir yana bırakıp bana bir şey olmaz, beni sokmayan yılan bin yıl yaşasın deyip seyredenler var." diyerek eleştiren Özuslu, şunları söyledi:
"Üzülerek görüyorum ama o Nazizm'in gazabından etkilenmeyeceğini zanneden herkesin başına ne geldiyse önce solcuları kesiler, sonra demokratları, sonra da aydınları sıra bana gelmeyecek diyenler kesi Nazi'ler… Dolayısıyla Türkiye'de ses çıkarma zamanı çoktan geldi. Görüşü ne olursa olsun en sağ'dan en sol'a şiddete dönüşmemek koşuluyla görüşlerin ifade edilmesi basın özgürlüğünün Avrupa standartlarında insanlar düşüncelerinden dolayı yargılanmayacakları, gerek yasal alt yapıları gerekse hükümet ve yönetim anlayışının yerleşmesi lazım."
Özuslu, bu alt yapıların geliştirilmemesi sonucunda Türkiye'nin aksi halde batıya değil, doğuda demokratik olmayan içine kapalı ve tek sesle yönetilmek istenen modele doğru gideceği uyarısında bulundu.
MUTLUYAKALI: MESELE DÜNDAR DEĞİL, BASIN ÖZGÜRLÜĞÜNÜN CAN'IDIR
Yeni Düzen gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Cenk Mutluyakalı da medyada özgürlük alanının daralması ve gazetecilerin kendilerini ifade etme haklarının iktidar gücüyle engellenmesinin özgürlüklerin bütününü daralttığını söyledi.
Meselenin aslında Can Dündar'ın hapsedilmesi olmadığını basın özgürlüğünün can'ına kast edilmesi olduğunu aktaran Mutluyakalı, "Basın özgürlüğü sadece Can Dündar'ın özgürlüğü değil, o ülkede yaşayan her bir yurttaşın özgürlüğüdür. Aynı zamanda Can Dündar'ın da özgürlüğüdür. Kendi özgürlüklerine kast ediyorlar. Siz hayatın özgürlüğünü yaşamın içinden alırsanız gün gelir aynı özgürlükten siz de mahrum kalırsınız. Türkiye'de ve Türkiye'de yaşayan insanlar böyle bir uygulamayı hak etmiyor. Türkiye'nin dünyadaki algısı açısından gelişmişliğin tam aksine geri kalmışlık göstergesi… Hem üzülüyoruz hem kaygılanıyoruz." dedi.
"GÜN GELECEK KİMSE KİMSENİN SESİNİ DUYMAYACAK"
Türkiye'de tüm kesimler farklılıklarını koruyarak eğer özgürlüklerine sahip çıkabilseydi zaten böylesi gelişmelere heves edilemeyeceğini belirten Mutluyakalı, şöyle devam etti:
"Gün gelecek kimse kimsenin sesini duyamayacak. O nedenle sadece gazetecilerin birleşmesi ya da daha örgütlü olmaları önemli değil… basın özgürlüğü basına ve gazetecilere özgü bir özgürlük değil, basın özgürlüğü hayata ait bir özgürlüktür. Çünkü gazeteciler yurttaş adına sorgular. Haksızlığa uğrayanlar adına sorgular. Kişisel farklılıklar, siyasi ya da ideolojik farklılıklar herkes kendi platformunda bunu sorgulamaya devam eder. Ama ortak değerler herkes için korunur ki basın özgürlüğü fikir özgürlüğü anlatım özgürlüğü insan olmanın en önde gelen değeridir. Mesele insan hakları ile ilgilidir." CİHAN