15 Temmuz gecesi Erdoğan halkı sokaklara çağırmasaydı ne olurdu? TR724.com yazarı Veysel Ayhan bu sorunun cevabını aradı
Öncelikle psikolojik harekat unsuru olarak kullanılan bir yanlışı düzeltelim. Halk kesinlikle emir komuta zinciri içinde başlamış bir darbeyi durduramaz! Bugüne kadar dünyanın hiçbir yerinde böyle bir şey yaşanmamıştır. Asker bütünüyle sokağa çıktığında tankların önünde ne çöp kamyonları durabilir ne de halk kitleleri. Bu, mümkün olsaydı Sisi’nin darbesine karşı sokağa dökülen, meydanları dolduran milyonlarca Mısırlı darbeyi engelleyebilirdi.
“Darbeyi halk durdurdu” psikolojik bir yalan. Erdoğan’ın halkı yanına çekmek, seçmen üretmek, milliyetçilik pompalamak için piyasaya sürdüğü, sürdürdüğü bir propaganda aracı.
ÖNCE ŞU VERİLERİ TEKRAR HATIRLAYALIM
darbe spot– 15 Temmuz’un en büyük soru işareti şudur: 14 Temmuz günü, yani darbe girişiminden 1 gün önce Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar ve MİT müsteşarı Hakan Fidan gece yarısına kadar 6 saat özel toplantı yapıyorlar.
Bu kozmik toplantı ‘kontrollü bir darbe girişimi’nin son rötuşları için miydi?
– 15 Temmuz’da öğleye doğru bir binbaşı MİT’e giderek darbe planını ihbar ediyor.
-Erdoğan en azından öğleden itibaren hadiseyi biliyor. Ki akşamında şu cümleyi söylüyor: “Öğleden sonra bir hareketlilik ne yazık ki silahlı kuvvetlerimizin içinde mevcuttu.”
– Yine kendi ifadesiyle 16.00 civarı eniştesi kendisine darbeyi haber veriyor.
– Genelkurmay, 18.00 itibariyle ikinci bir emre kadar Türk hava sahasında hiçbir askeri uçak havalanmamasını, havada bulunanlar derhal yere inmesini, tank ve birlik hareketlenmesi yasaklanacaktır.
– Hakan Fidan, saat 19.00 civarında Cumhurbaşkanı’nın Koruma Müdürü Muhsin Köse’yi arıyor ve güvenliğiniz nasıl önlem aldınız mı diye iki defa üst üste soruyor. Demek ki girişimi hepsi biliyor.
– Peki Hakan Fidan bu darbe girişimi curcunasında 20.00 civarında ne yapıyor? Diyanet işleri Reisi Mehmet Görmez ile tenha bir köşede yemek yiyor. Ne konuşuyor olabilirler? Tahmini zor değil: Bastırılmış darbe için selalarla halkı sokağa çağırmak.
– 15 Temmuz akşamı tebessümler dağıtan Erdoğan’ın damadının itirafı ise dün geldi: 21.30’da darbeyi biliyorduk.
ERDOĞAN HALKI SOKAĞA ÇAĞIRDIĞINDA DARBE BİTMİŞTİ
Başbakan 23.00’te zaten televizyonlardan açıklama yapmış, darbe girişimini deşifre etmişti. Genelkurmay 18.00’den itibaren durumu kontrole almıştı. Erdoğan’ın CNN’e Facetime’dan bağlanarak halkı sokağa çağırdığı 00.24’e kadar darbe girişimi püskürtülmüş ve bitmişti. Fevri yerel hareketlilikler kalmıştı.
13.000 TANKTAN 15’İYLE DARBE YAPMAK
Genelkurmay’in inisiyatifi dışında kontrol dışı hareketlilikler şunlardı:
22.05’te ne olduğundan habersiz farklı yerlerde toplam 1-2 tabur asker sokağa çıktı. TSK envanterindeki 13 bin tanktan sadece 10-15’i kullanıldı. Nereye götürüldüklerini bilmeyen harp okulu öğrencileri. Ses etkisi için 3-5 savaş uçağı.
10 bin kişinin çalıştığı TRT’yi biri rütbeli 5 asker basıyor. 1750 güvenlikçinin koruduğu Saray’ı 3’ü rütbeli 13 asker basıyor. Hepsi kapıda gözaltına alınıyor.
Hiç bir hükümet üyesine dokunulmuyor.
Ve en önemli eylem: Boğaz köprüsünün tek şeridini kapatmak…
ERDOĞAN 16.00’DA TELEVİZYONLARA BAĞLANSAYDI…
Evet Erdoğan darbe girişimini haber aldığı öğlen saatlerinde televizyonlara bağlansaydı, ne asker ne de halk sokağa çıkmayacaktı. Yani Erdoğan’ın bildiği halde 6,5 saat beklemesi 249 cana mal oldu.
Acaba CHP Genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun “kontrollü bir darbe girişimi olduğu” iddiası bunu mu ima ediyor?
HALKI SOKAĞA ÇAĞIRMASAYDI NELER OLURDU?
O gece sokağın kaderine hükmedenler darbeye karşı demokratik duruş sergileyen halk değildi. Elinde pala, bıçak ve silah olan, halkın arasına sızmış Sadat’a bağlı ve karanlık güçlere ait milis güçleri idi. Bunlar “kahramanlıklarını” askerin teslim olduğu, silahlarını kullanmadığı, tankları sürmediği yerde yaptılar. Teslim olmuş erleri linç ettiler, gırtlağını kestiler ve terk edilmiş tankların üstünde poz verdiler.
Eski Pentagon üst yetkilisi Michael Rubin’in “15 Temmuz gecesi sivilleri Saray’a bağlı SADAT milisleri öldürdü” iddiası havada asılı duruyor.
Çünkü hiç birine otopsi yapılmadı. Kimin kurşunlarıyla şehit olduklarını bilmiyoruz. Hangi silahlar ve mermiler kullanıldı tespit edilmedi?
Tatbikat için veya ne olduğunu anlamadan köprüye getirilen ve linç edilen darbeden habersiz askerlerin, boğazları kesilen masum harp okulu öğrencilerinin vebali kimin boynunda?
En önemli soru şu. Bitmiş ve bastırılmış bir darbe için Erdoğan halkı sokağa niçin çağırdı?
Halkı sokağa çağırmasaydı 249 insan hayatını kaybetmeyecekti.
EMNİYET GÜÇLERİ NE YAPTI?
Türkiye’de 81 il var. 15 Temmuz sonrası 76 il emniyet müdürü cemaat mensubu iddiasıyla değiştirildi. Peki 15 Temmuz akşamı darbeye katılan emniyet müdürü oldu mu? Olmadı. Bilakis her ilde emniyet, durumu kontrol altına alıp darbeye girişenleri göz altına aldı. Yani bastırılmış darbe için halkı sokağa dökmeye gerek yoktu. Emniyet yetiyordu ve her şeyi kontrole almıştı zaten.
TEK DAMLA KAN DÖKÜLMEYEBİLİRDİ
Erdoğan o gece halkı sokağa çağırmasaydı olacak olan şuydu: Sokağa çıkan asker bir süre sonra durumu fark edip çaresiz kışlasına dönecekti. Köprüyü tutanlar bir süre sonra işin içyüzünü anlayacak teslim olacaktı. Direnenleri ise emniyet güçleri göz altına alacaktı. Yani tek damla kan dökülmeyecekti.
Girişteki cümleyi tekrarlayayım. Darbeyi halk önlemedi. Asker bütünüyle emir komuta zinciri içinde sokağa çıksaydı darbe durdurulamazdı. Asker kendi içinde darbeyi zaten bastırmıştı.
249 insanı şehit edenler SADAT milisleri olsun veya başkaları olsun mutlaka lanetleyelim.
Ama darbe girişiminden saatler önce haberi olduğu halde yüz binleri tasfiye etmek için sessizce bekleyip pusu kuranları, siyasi rant elde etmek için halkı sokağa çağıranları kenara not etmeyi unutmayalım.
Veysel Ayhan / TR724.com