Geçen yıl sene başında Çin’in Wuhan kentinde ortaya çıkan yeni tip koronavirüs covid-19 dünyada etkili olmaya devam ediyor.
Pandemi nedeniyle iki milyondan fazla insan hayatını kaybetti, 100 milyon insan enfekte oldu. Pandemi nedeniyle ülkelerin kısıtlama tedbirleri devam ederken, korona insanlar kadar canlıların yaşamını da etkiledi.
Uzmanlar, Covid-19 pandemisi sebebiyle insanların evde daha çok vakit geçirmesinin, özellikle kediler olmak üzere bazı evcil hayvanları olumsuz etkilediğini söyledi.
PLOS Medicine isimli hakemli bilim dergisinde yayımlanan araştırma, kedi, köpek ve tavşan gibi evcil hayvanların tecrit sırasında insanların akıl sağlığını koruduğunu ortaya koymuştu.
Araştırma makalesinin yazarları evcil hayvan sahibi olmanın, pandeminin zararlı psikolojik etkilerini azalttığını belirtmişti.
Öte yandan bazı uzmanlar, aynı durumun bazı evcil hayvanlar için geçerli olmadığı görüşünde. Zira bazı hayvanların tecrit sırasında sahiplerinden bıktığı ortaya çıktı.
Hayvan davranışında uzman, Veteriner Hekim Emmanuele Titeux, birçok kişinin evcil hayvanlarıyla mutlu hissettiğini, tecritte yalnız kalmaktan kurtulduğunu söyledi ve şöyle devam etti:
"Ama evcil hayvanlar bir ankete cevap verebilseydi bazıları kesinlikle şunu söylerdi: ‘Bütün gün beni dürtmeyi bırakmayan bu aptal mankafaya katlanmak zorundayım. Artık dayanamıyorum."
Sosyal medyada son zamanlarda depresyona girmiş gibi görünen veya artık sahiplerine bakmaya bile dayanamayan kediler paylaşılmaya başlandı. Vox’un görüştüğü Shannon Shoaf, tecrit sırasında dört kedisinin tıslamaya ve hırlamaya başladığını söyledi. Shoaf, bir kedisinin duvarlara çarpıp sekmeye başladığını da ekledi.
Ohio State Üniversitesi’nden Profesör M. Leanne Lilly, insanlar gibi kedilerin de ani değişiklikten etkilenebileceğini söyledi.
Bununla birlikte Titeux depresyon teriminin hayvanlar için uygun olmadığına dikkat çekti. Hayvanlarda depresyon denen durumun bir tür "boyun eğme” olduğunu belirten Titeux, "Temelde hayvan, kendisini uyum sağlama yolunun olmadığı bir durumda buluyor. Bunun yerine ilgisizlik haline giriyor. Bir köşede oturabiliyor veya yemeğini yiyebiliyor. Ancak daha fazlasını yapmıyor” dedi.