Korsanlar parti kurup,meclise girecek

Korsanlar parti kurup,meclise girecek
2006'da İsveç'te kurulan Korsan Partisi'nin başarısı başka ülkelere de örnek oldu. Türkiye'de de benzer bir hareket partileşmek için gün sayıyor. Türkiye'deki 'Korsan Partisi'nin öncülerinden gazeteci Serdar Kuzuloğlu ile Aksiyon dergisinden Mesut Çevikalp konuştu.
İşte Türkiye'deki korsanların yeni hedefi İsveç'te üç yıl önce internet kısıtlamaları ile telif ve patent yasalarındaki çarpıklıkları protesto için kurulan Korsan Partisi, bugün 32 farklı ülkede faaliyet gösteriyor. Çok yakında onları, TBMM çatısı altında da görebiliriz. Adlarının yanı sıra dünya siyasetindeki hızlı yükselişleriyle de dikkat çektiler. Üç yıl gibi kısa bir sürede 30'dan fazla ülkede boy gösterdiler. Farklı politikaları geniş kitlelerce de desteklendi. Önce 27 ülkenin katıldığı Avrupa Parlamentosu (AP) seçimlerinde, ardından da Almanya'daki genel seçimlerde ciddi başarı elde ettiler. Bugün AP'de bir temsilcileri bulunuyor. Yüzde ikilik oy oranıyla Alman Meclisi'ne şimdilik giremeseler de ülkenin yedinci büyük partisi olduklarını tescil ettirdiler. Dünyayı yeterince takip edemeyenler için söyleyelim, bu kısa tanımda Korsan Partisi'nden bahsediyoruz. Türkiye'de varlıkları pek bilinmese de ‘Korsanlar' çok yakında Türk siyasetinde de boy göstermeye hazırlanıyor. Hem de Avrupa'daki gibi ani ve hızlı bir girişle. (Pirat Partiet), özünde ideolojilere dayanmayan bir siyasi oluşum. İnternet üzerindeki denetimi azaltmak, kısıtlayıcı telif haklarını yumuşatmak ve yeni patent sistemini kurmak öncelikli hedefleri. Zaten İsveç'teki partinin kurulmasına bu doğrultudaki bir kriz yol açmıştı. 2005'te İsveç hükûmeti, uygulamaya soktuğu yeni bir mülkiyet yasası çerçevesinde ülkede faaliyet gösteren Pirate Bay (Korsan Limanı) sitesine müdahalede bulunmuş, sahipleri hakkında yasal işlem başlatmıştı. Siteden sinema, müzik ve benzeri alanlarda birçok bilgiyi ücretsiz elde eden üyelerin karşı duruşu, yeni bir hareketin doğuşuna hizmet etmişti. İnternet üzerindeki devlet denetimini azaltmak için mücadele eden genç İsveçli internetçiler, kısa sürede partileşti. İsveç'in yanı sıra tüm Avrupa'yı sallayan Pirate Bay davasında sitenin kurucuları Frederik Neij, Gottfrid Svartholm Warg, Carl Lundstrom ve Peter Sunde'nin 905'er bin dolar para ve birer yıl hapis cezasına çarptırılmaları yeni bir hareketin başlamasına sebep oldu. İnternette özgürlüğü savunanların başlattığı ‘Korsan Hareketi', Avustralya'dan ABD'ye, hatta Güney Afrika'ya kadar 32 farklı ülkeye yayıldı. Uzmanlar, internetle paralel olarak artan telif hakları ihlallerinin ‘Korsanlar'ı daha da güçlendireceğini belirtiyor. Bugünlerde Türkiye'deki ‘sanal özgürlükçüler' de benzer bir partinin temelini atıyor. “Çok yakında TBMM'de bir Korsan Partisi görebiliriz” diyen bu dinamik grup henüz resmî başvuru yapmasa da 2010'da siyaset vitrininde yer alacaklarını vurguluyor. Türkiye'deki partileşme sürecini, hareketin mimarlarından M. Serdar Kuzuloğlu anlattı. Aksiyon'un konuyla ilgili sorularını yanıtlayan Kuzuloğlu, partide yer alacak sanat dünyasının ünlüleriyle ilgili ser verdi, sır vermedi. -Bize biraz İsveç'teki Korsan Partisi'nin kuruluşundan bahseder misiniz? İsveç'teki Korsan Partisi, internet kısıtlamalarına, çarpık telif hakları ve patent yasalarına karşı duran bir grubun öncülüğünde kuruldu. Ülkedeki Pirate Bay adlı siteye (Dünyanın en büyük paylaşım sitesi. BitTorrent'e bağlı olarak çalışıyor.) karşı açılan bir dava, internette özgürlük isteyenleri bir cephede topladı. Zira bu site ücretsiz bilgi ve belge paylaşımı sağlıyordu. Soruşturma uzun yıllar sürdü ve ABD özel olarak dava üzerinde baskı oluşturdu. Hatta bunu namus davasına çevirdi. Dünya Ticaret Merkezi'nde bile tartışmaya açtı bu sitenin varlığını. Sonuçta İsveç hükûmeti site yöneticilerini yasalarda olmamasına rağmen suçlu buldu, ceza kesti. Ancak ABD'nin baskısı karşıt cepheyi oldukça güçlendirdi. Ofislere sığmayan bu kitle, varlığını partileşerek koruma yolunu seçti. Ve tüm Avrupa'da hızla yükseldi. -Korsan Partisi üyeleri bir ideoloji etrafında toplanmıyor yani… Korsan Partisi'ni mevcut siyasi partiler gibi düşünmemek lazım. İdeolojik yanları da, hırsları da yok. Sadece internetin hayatımıza soktuğu yeniliklerin genişletilmesini savunuyorlar. Zaten klasik partiler internet neslinin istek ve arzularına cevap veremeyecek yapıdalar. Bir açık da var. Korsanlar bu açığı doldurmaya çalışıyor. Türkiye'de internetle ilgili ortaya bir şey koyan var mı? Yok. Ortada ciddi bir sansür de var. Bu ülkede 27 milyon internet kullanıcısı var. Hangi partinin bu kadar sempatizanı var? İnternet aslında kocaman bir dağ ve sadece sırtını dönenler o dağı göremiyor. Korsan Partisi, yeni kuşağın yeni sorunlarını masaya yatırıp çözüm bulmaya çalışıyor. Biraz da siyasi iktidarlarla geleneksel siyaseti rahatsız etmek istiyor. -İdeolojisi yok dediniz, ama parti programları var. Korsan partilerinin bulundukları ülkelerde iktidara gelmeyi hedeflediklerini düşünmüyorum. Zira hareketin felsefesi, geleneksel siyasi sistemi rahatsız edip internet ve sanal âlem üzerindeki kısıtlamaları gevşetme. Eğitim ve sağlıkla ilgili bir programları yok, dertleri de değil. Gelinen süreçte, bazı Batı Avrupalı partiler, korsanların uyarılarını değerlendirmeye de başladı. Korsanların itirazlarını haklı görüp programlarına dâhil eden iktidar ve muhalefet partileri de oldu. Gerek telif hakları olsun, gerekse patent ve internet yasaları yeni düzenleme gerektiriyor. Korsanlar da bu düzenlemeleri hayata geçirmek için isyan ediyor. -Neden ‘Korsan' deniyor bu harekete? Tartışma, yeni ve çok farklı bir yapıyı eski parametrelerle okumaya çalışmaktan kaynaklanıyor. Yepyeni bir boyuta geçiyor insanoğlu ama bu yeni boyut eski ölçümlerle değerlendirilmeye çalışılıyor. Bu olmayınca da savaşa girişiliyor. İnternet çağına has da değil bu. Her teknolojik çağda bu tür savaşlar yaşandı, yaşanacak. Bugün internetten en çok kâr edebilecek sektörler internete karşı çıkıyor. Zamanında sanayi devrimine karşı çıkan işçi sendikaları da olmuştu. Bu savaşı kazanma ihtimalleri de yok. Parametreler ve kozların değiştiği bir dönemdeyiz çünkü. -Bugün 32 ülkede Korsan Partisi var. Bunların İsveç'te kurulan ilk partiyle bir bağları var mı? Direkt bir link yok arada. Ancak İsveç'teki ilk örnekten yola çıkarak hareket etme var tabii. Çünkü internet ile ilgili sorunlar İsveç, Türkiye veya herhangi bir Afrika ülkesinde de aynı. Bunun yanında kültürel nüanslar da söz konusu. Bundan dolayı korsan partilerinin programları farklı olabiliyor. Ülkelerin farklı demokrasi algılamaları, yasaları var sonuçta. Korsan partileri bulunduğu ülkeye göre hareket etmek durumda. -Diğer partiler bu harekete nasıl yaklaşıyor? Vakti geldiğinde tüm dünyadaki partilerde korsanların vekillerini göreceğiz. Hangi siyasi lider devasa oy potansiyeli bulunan bir üyeden vazgeçebilir. Bir de bu kişilerin ideolojisi, sağı, solu yok. Her ideolojiye uyacak bir düşünceyi savunuyorlar. Dolayısıyla yakında her partide korsan fikirlerini savunan insanlar görmemiz kaçınılmaz. Korsanların iktidar olma gibi bir istekleri olmadığı için bu tür üyeler dâhil oldukları partiye de fayda sağlayacak. Akıl ve mantık çerçevesinde düşündüğümüzde, tüm dünyayı birleştiren interneti karşısına alan bir siyasi hareketin ileriki yıllarda varlığını koruması da mümkün olmayacak. -Türkiye Korsan Partisi hangi hedeflere kilitlenecek? Türkiye'de internete ulaşımda sorun var. Partinin öncelikli hedeflerinden biri sansüre karşı durmak olacak. Bizim için varlığımızı tehdit eden bir sorun bu. Mesela, dünyanın en geniş eğitim kaynaklarından biri kabul edilen YouTube'a zaman zaman girilemiyor. İşe, diğer ülkelerdeki arkadaşlarımızdan farklı olarak, sırtımızı çevirdiğimiz devasa kaynağın büyüklüğünü anlatmakla başladık. -Türkiye'de size destek verecek bir kitle var mı? 1980 sonrası apolitik olan bir kitle var ülkemizde. Oldukça aktif ama siyasetten, siyasi çatışmalardan uzak duran bir genç kitle. İşte bizim hedef kitlemiz de tam bu küme. Gerçi aralarında sanal âlemin parametrelerinden uzak olanlar da var. Yazılıdan daha çok sözlü kültüre dayalı bir millet olmanın getirdiği zorluklardan biri bu. Ancak hedefimiz ve yolumuz bu kitleden geçecek. -Partileşme süreci ne durumda? Hâlihazırda lidersiz bir grup olarak çalışmalarımızı yürütüyoruz. Wikipedia'da (herkesin müdahale edebildiği sayfalara sahip sanal ansiklopedi) bir sayfa kurduk. Partinin temeli bir bakıma. Orada hedeflerimizi ve partileşme sürecimizi anlatıyoruz. Özellikle her müdahaleye açık bir sayfa oluşturduk ki isteyen önerilerini bu sayfaya ekleyebilsin. Önerileri değerlendiriyoruz. Türkiye'deki Korsan Partisi'nin kendine has özellikleri olacak. -Ne tür tepkiler geliyor? En başta şunu gördük. İnsanımız bu tür bir harekete hazır değil. Mesela, en çok hareketin liderini merak ediyorlar. “Sizin lideriniz kim hemşerim?” diyorlar. “Biz bu partiyi desteklersek kime destek çıkmış olacağız? Komünistlere mi, faşistlere mi?” diyen de oluyor. Seçimlere girip girmeyeceğimizi de merak ediyorlar. İnsanların kafasında belli bir parti algılaması olduğu için bizi de bu çerçevede değerlendirmeye çalışıyorlar. Ancak bu klasik bir parti oluşumu değil. Biz vekil olmak için çabalamıyoruz. Hacca giden karınca misali, biz de bir yol üzerinde ilerlemekle ilgiliyiz. Ama siyasete renk getireceğimiz de bir gerçek. Çünkü oy, iktidar, Meclis için soyunmadık bu işe. Rahatız. -Resmî başvurunuzu yaptınız mı? Bugünlerde avukatlarımızla bir taraftan Türk siyasi parti sistemini, parti oluşum sürecini ve siyasi parti mekanizmalarını inceliyoruz, diğer taraftan da Korsan Partisi'nin tüzüğü ile programını hazırlıyoruz. Kurucularını ve yönetim kurulunu belirlemeye çalışıyoruz. Aynı zamanda internet üzerinden bize gönüllü katılanları değerlendiriyoruz. Yavaş ilerliyoruz belki ama hedefine ilerleyen bir çalışma var. Şunun farkına vardık, dünyadaki diğer sistemlerle karşılaştırdığımızda Türkiye'de parti kurmanın bayağı ağır şartları varmış. Bununla birlikte yakında resmiyet kazanacağız. -2010'da resmen kurulacak mı? Evet, büyük ihtimalle kurulacak. -Yasal mevzuat ‘Korsan Partisi' adına imkân tanıyor mu? Siyasi Partiler Kanunu'nda bu tür durumlara yönelik maddeler var. Parti isimlerine belirli sınırlamalar getirilmiş. Partinin adı henüz tam netleşmedi. ‘Korsan Partisi' ismine bir engel çıkarsa ‘Korkusuz Sansarlar Partisi' de diyebiliriz! Çünkü bizim derdimiz isim veya unvan değil. Mesele rahatsız etme! -Oluşumda bildik isimlerden kimler var? Birçok tanınmış isim var ama şu an açıklamak için çok erken. İnternet artık hepimizin kullandığı bir araç olduğu için her kesime ulaşmamız mümkün. Her kesimden birçok renkli destekçimiz var. Bizzat müzik dünyasından destek verenler bile mevcut. Film dünyasından da isimler var. –Hakkari'den arayanlar oldu mu mesela? Van'dan, Hakkâri'den de merak edip bize ulaşanlar oldu. Türkiye'nin hemen her ilinden mesajlar alıyoruz. Hatta gurbetçi vatandaşlarımızdan katılmak isteyenler oldu. Uyarı ve destek mesajları bizi mutlu ediyor. -Sokaktaki insanların algısı nasıl? En başta korsan tezgâhçıları savunduğumuzu zannedenler oluyor. ‘Siz halkçı mısınız?' diyen de oluyor. Bizim böyle bir derdimiz yok tabii ki. Mesele şu; telefon beklemelerinde çalan müziklerden, dizilerde ıslıkla çalınan melodilerden telif istemeye hazırlananlar, DNA'ları bile patent altına almaya çalışanlar var. Derdimiz bunlarla. Hangi zihniyet gerçekte korsan? Bunu düşünmekte fayda var. -Somalili korsanlarla bağdaştıran oldu mu? Her an NATO kuvvetleri operasyon düzenleyebilir bize! ‘Onlarla bağınız var mı?' diyen de oldu tabii. “Biz korsanız” diyoruz ama karşıdan bunu hırsız, terörist gibi algılayanlar da çıkabiliyor. Yanlış anlamaları kısa zamanda gidereceğiz. -Korsan Partisi internette yeni özgürlükler talep ediyor. Bu, yeni güvenlik zaafiyetleri anlamına gelmiyor mu? Türkiye'de bugün 27 milyondan fazla internet kullanıcısı var. 5-10 kişinin yanlış kullanımı veya istismarı sebebiyle bu devasa zenginliğin kapatılması doğru değil. Bununla birlikte Korsan Partisi'nin istediği yeni yasa ve uygulamalar, beraberinde bir sorun da getirmiyor. Terör propagandası, pornografi veya sanal hırsızlığın savunulacak bir tarafı yok. Ama bu tür insanları interneti kapatarak da engelleyemezsiniz. Bu sorunları yeni yasalar çerçevesinde çözmek mümkün. Devlet müdahalesini istismarcılara, hırsızlara yapmalı, internete değil. Aksi durum, bir çocuk boğuldu diye yüzme havuzlarını kapatmaya benziyor. -Peki, sizin savunduğunuz özgürlükler kime ne kazandıracak? Büyük ve yepyeni bir pazar oluşacak ve bu pazar en başta kültür ve sanat işçilerine kazandıracak. Çünkü, eserlerin, daha ucuz teliflerle de olsa, daha fazla kişiye ulaşmasını sağlayacak. Daha fazla gelir demek hâliyle. Aynı zamanda çevreye daha az zarar verilecek. CD veya kâğıda basılı eserler azalacağı için daha az ağaç kesilecek, daha az plastik kullanılacak. Bunun dışında daha fazla bilgiye, tecrübeye ulaşabilecek toplum. -Peki ya korsan müzik durumu ne olacak? Korsanlığı ben ikiye ayırıyorum. Sokakta tezgâh açıp kitap, CD satanların savunulacak bir tarafı yok. Bunlar emek hırsızı. Diğer taraftan insanlık tarihiyle eş değer bir paylaşım kültürü var ortada. Beğendiğiniz yemeği bir arkadaşınıza vermeniz gibi, okuduğunuz bir kitabı dostunuza tavsiye etmeniz gibi. Bu paylaşma arzusu giderek artacak. Bunda çıkar ve beklenti yok. Ama birileri buna da engel olmak istiyor. Bu paylaşımdan da kâr elde etmek isteyenler var. Bugün korsan diye damgalanan birçok olayın bu tür bir paylaşım olduğunu görürsünüz. ABD'de bir bayana 8 tane müzik parçasını paylaştığı için 2,3 milyon dolar ceza verdiler. Ne oldu? Bitti mi korsan? -Korsan Partisi'nin demokrasiye katkısı ne olacak? En başta devlet organları şeffaflaşacak. İkinci olarak bireylerin özgürlükleri artacak. Katı ideolojik renkler yumuşayacak. Belki e-devlet gibi projelerin hayata dâhil edilmesi kolaylaşacak. Bu tür maddeleri çoğaltmak mümkün. Bir de şu var; gelinen noktada sürecin tersine çevrilmesi mümkün değil. Durdurulamaz ve kaçınılmaz bir dönüşümden söz ediyoruz. Okullardan atıldı, sanalda tutundu Serdar Kuzuloğlu, Malatyalı memur bir aileden geliyor. Ailesi, okuldan uzaklaştıracağı düşüncesiyle onu bilgisayardan uzak tutmaya çalışsa da Kuzuloğlu okul sonrası daha bir iştahlı girmiş internet dünyasına. Bilgi Üniversitesi İletişim Bölümü'nü (burslu) bitirmesinin ardından internetin gidişatı ve felsefesi üzerine daha fazla kafa patlatmış. Bu arada diğer bir çocukluk hevesi olan gazeteciliğe de dalmış. 1996'da önce Posta Gazetesi'nde, ardından da Radikal'de (hâlâ sürüyor) bilim ve teknoloji üzerine yazılar kaleme almaya başlamış. “Kendi zorlamamla ve tesadüflerle teknoloji editörlüğüne başladım.” diyor. İyi okullara girmesine rağmen okuldan ve ona dair her şeyden nefret etmiş. 2 defa ilkokul, 2 defa da liseden atılmış. Ama bilgiye ve sunduklarına her geçen gün daha fazla sarılmış: “Hep kitaplarıma gömülü bir hayat yaşadım.” Bugün gazeteciliğe devam etmekle birlikte, internet sektörü içinde büyük sayılabilecek bir şirketin sahibi. Evli. İkiz Ali ile Zeynep'in babası. Mesut Çevikalp- AKSİYON
25 Kasım 2009 00:22
DİĞER HABERLER