'Kosova'daki kaçırma sonrası Erdoğan'a karşı bütün hükümetler dikkatli olsun'

Freedom House yöneticisi Natte Schenkkan Kosova’daki hukuksuz adam kaçırma olayı ile ilgili The Washington Post'ta bir yazı yazdı...

ABD merkezli düşünce kuruluşu Freedom House’dan Nate Schenkkan, AKP hükümetinin muhalif altı Türk vatandaşı Kosova’dan kaçırıp hapse atmasını The Washington Post için kaleme aldı.

“TÜRKİYE VATANDAŞLARINI BARINDIRAN TÜM DÜNYA ÜLKELERİ BİLMELİ Kİ…”


 Kosova örneği üzerinden Erdoğan yönetiminin “adam kaçırma” operasyonlarının uluslararası tehdit haline geldiği yorumunu yapan Schenkan, şöyle yazdı:

“Deport edilme iddiaları giderek apaçık kaçırma olayına dönmeye başladı. Bunlar, Ankara’nın uluslararası normları nasıl pervasızca görmezden geldiğine dair gerçek zamanlı tehditlere örnek oluşturuyor. Türkiye vatandaşlarını misafir eden dünyadaki tüm ülkeler, Ankara’nın muhaliflerinin izini deniz ötesinde bile bulmasının, kendilerinin iç hukukuna tehdit oluşturduğunu göz önünde bulundurmalı.”

“2 GÜN BOYUNCA NEREDE OLDUKLARI ÖĞRENİLEMEDİ”

Nate Schenkan, kaçırma olayını şu sözlerle özetledi:

“Perşembe sabahı altı Türkiye vatandaşı Kosova’da birden ortadan kayboldu. Aynı gün akşam üzeri, Türk haber ajansı [AA], bu altı kişinin saç-baş dağınık halde bir Türk bayrağının yanında ayakta durdukları bir fotoğraf paylaştı. Fotoğrafın nerede çekildiği belli değildi. Fotoğraflara eşlik eden haber, söz konusu altı kişinin Gülen hareketinin çok üst düzey isimleri olduğunu söylüyordu. Metinde, bu kişileri Türk istihbaratı (MİT) ve Kosova istihbaratının ortak çalışması sonucu özel bir uçakla Türkiye’ye götürüldüğü ifade ediliyordu.

Ama nerdeydiler? Yakalandıklarına dair ilk haberin ardından iki günden fazla bir süre, Türk yetkililerin gözaltında oldukları kesinleşse de, Türkiye’de mi, Kosova’da mı oldukları belirsizliğini korudu. Ancak Cumartesi günü, Türkiye’ye götürülmüş oldukları bilgisi kesinleşti.”

“İŞKENCENİN MERKEZİNE TESLİM EDİLDİLER”

“İlk demeçlerde Türk ve Kosovalı yetkililer, altı kişinin Türkiye’ye götürüldüğünü iddia etti. Ancak ne avukatlarına bilgi verildi, ne de yetkililer bu kişilerin tutulduğu yer veya sağlık durumlarına ilişkin Kosova’daki ailelere bir haber verdi. Bu durum, altı kişinin hala Kosova’da, belki Türk Konsolosluğu’nda ya da Priştina Havalimanı’nda tutuluyor olabileceğine dair dedikoduları güçlendirdi. Bu kişilere çok açıkça hak ihlali yapıldı. Avukatlarına erişim izni bile verilmeden tutuklandılar. Gözaltına alınmalarına ya da deport etmelerine sebep olarak gösterilen konulara itiraz etme hakkı bile tanınmadı. Ve hükümet muhaliflerine kötü muamelenin, işkencenin çok yaygın olduğu bir ülkenin cezaevine teslim edildiler.”

“3 KITADA, 15 ÜLKEDE KAÇIRMA ve BASKI”

The Washington Post makalesinde Priştina’daki kaçırma olayının, Türkiye’nin “küresel temizliğinin” son bölümü olduğu belirtildi. Ankara’nın, 2014’ten bu yana muhaliflerini yurt dışında da izlemeye aldığı, 2016’daki darbe girişiminden sonra bunun dramatik şekilde yoğunlaştığı hatırlatıldı.

“Son dönemde Türkiye, yurt dışındaki muhaliflerini defalarca hukuksuz şekilde hedef aldı. Medya raporları, üç kıtada en az 15 ülkede Türkiye’nin baskısının hapis ya da sınır dışı iade ile sonuçlandığını gösteriyor. Türkiye vatandaşları, sığınma talebinde bulundukları beş ülkede, talepleri işleme alınmadan ve uluslararası hukuk ihlal edilerek Türkiye’ye geri gönderildiler. En az üç ülkede de Türk istihbaratı, kanun dışı şekilde operasyonlar düzenleyerek hedef kişileri yurda götürdü. Türk medyası, Gülenistleri yurt dışında kaçırmak üzere özel bir MİT birimi kurulduğunu daha önce yazdı.”

“KOSOVA’DAKİ KRİZ BURADA KALMAYABİLİR”

“Kosova’daki kaçırma olayında Başbakan, Cumhurbaşkanı ve Meclis Başkanı ülkelerindeki operasyonun bilgileri dışında gerçekleştiğini söyledi. İçişleri bakanı ve istihbarat başkanı görevlerinden alındı. Ama kriz bu kadarla kalmayabilir. Zira olaylar, devlet kurumları arasındaki bütünlüğün ve hükümetin bir dış güce tabi olup olmadığının Kosovalılar tarafından sorgulanmasına yol açtı.”

“YÜZSÜZCE ADAM KAÇIRMA DÜŞÜNCESİ İNSAN HAKLARINA KORKUNÇ BİR SALDIRI”

“Muhalefet, olaylarla ilgili meclis soruşturması açılmasını istedi. Cumartesi günü Türkiye’nin Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Kosova Başbakanı Ramuş Haradinaj’a çattı ve Kosova topraklarındaki Türk operasyonuna karşı çıkma cesaretini kendisinde bulduğu için Kosovalılara ondan hesap sormasını istedi.

Türk istihbaratının yüzsüzce, iyi ilişkilerinin olduğu düşünülen başka bir ülkeden vatandaşlarını kaçırma düşüncesi, hem uluslararası insan haklarına hem de karşılıklı normlara korkunç bir saldırıdır.”

“ANKARA ARZUSUNU ORTAYA KOYDU”

Türkiye’nin müttefikleri, Ankara’nın karşılıklı ilişkilere ne kadar saygılı olduğuna bir kez daha tanık oluyor. Türkiye’nin, Almanya ve ABD’ye yaptığı gibi, müttefiklerinin vatandaşlarını rehin alma pratiği zaten yeterince kötüydü. Ankara şimdi dost ülke topraklarından vatandaşlarını kaçırma konusunda ne kadar arzulu olduğunu da ortaya koyuyor.

“HÜKÜMETLER TÜRK VATANDAŞLARINA SIĞINMA SAĞLAMALI”

“Priştina olayı, Türkiye’nin, dünya çapında Türkiyeli muhaliflerin bir araya geldiği düzinelerce ülkede küresel temizlik yaptığı konusunu iyice belirginleştirdi. Ankara, yüzlerce, binlerce akademisyene, Kürt aktivist, gazeteci ve Gülen hareketi mensubuna, “yardım-yataklık” kriteriyle hem yurt içinde hem de yurt dışında “terörle mücadele” operasyonları yapıyor. Türk istihbaratının birçok ülkedeki kaçırma faaliyetlerine ilişkin raporlarla beraber, hükümetler Türkiye vatandaşlarına sığınma verme konusunda daha istekli olmalılar. Bunun yanında, Türk hükümetinin yakalama ya da sınır dışı kararlarına çok daha fazla şüpheyle yaklaşmalılar.”

Erdoğan’ın Kosova’daki operasyonu överek “Nereye giderlerse gitsinler, onları paketleyip buraya getireceğiz inşallah. Ve burada hesaba çekilecekler” sözlerini hatırlatan Schenkkan, makalesine şu sözlerle son verdi:

“Görünen o ki Türkiye, bunu yapmak için uluslararası hukuku ihlal etmeye istekli. Türk vatandaşlarının iltica ettiği her ülke buna dikkat etmeli.”

03 Nisan 2018 08:17
DİĞER HABERLER