''Erdoğan’ın, Süleyman Demirel’in, “Dün dündür, bugün bugündür.” veya “Dün ‘altını çizin’ dedim. Bugün ‘üstünü çizin’ diyorum.”’ vecizelerinin ete kemiğe bürünmüş hali olduğunu hatırdan çıkarmayın. Kriz insana bir kere el açtırmaya görsün…''
Semih Ardıç / Tr724
KRİZ İNSANA EL AÇTIRMAYA GÖRSÜN
Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan ve Enerji Bakanı Fatih Sönmez, Almanya’nın başşehri Berlin’de mevkidaşları ile bir araya geldi.
Reis-i Cumhur Recep Tayyip Erdoğan’ın 27-29 Eylül tarihleri arasında yapacağı ziyaretten evvel iki devlet arasındaki münasebetlerin olması icap eden zemine taşınması için ilk adım bakanlar seviyesinde atıldı.
Geçen ay da hariciye bakanları karşılıklı ziyaretlerde bulunmuştu.
MUHALEFET VE HALK ZİYARETTEN MEMNUN DEĞİL
Almanya’da koalisyon hükûmetinin üç ortağı Hristiyan Demokrat Parti (CDU), Hristiyan Sosyal Birlik (CSU) ve Sosyal Demokrat Parti (SPD) muhalefetin ve halkın ekseriyetinin (kendi tabanları dâhil) itirazına rağmen Erdoğan’ı ağırlamakta kararlı.
Alman Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier tarafından davet edilse de Türkiye’de demokrasi ve hukuk ihlalleri devam ederken Erdoğan’ın ziyaretinin faturası sembolik yetkileri bulunun Steinmeier’e değil icranın başındaki hükûmete çıkarıldı.
CDU lideri ve Başbakan Angela Merkel itirazlardan payını fazlasıyla alıyor. İthamların başında “çifte standart uygulamak” geliyor.
ALBAYRAK, ALMANYA’YA METHİYELER DİZDİ
Türkiye’den üç bakan ile Alman Maliye Bakanı Olaf Schulz ve Enerji Bakanı Peter Altmaier 21 Eylül Cuma günü Berlin’de gazetecilerin suâllerini cevapladı.
Toplantı esnasında Berat Albayrak iki cümlesinden birinde Türkiye ile Almanya arasında 100 senelik bir dostluk olduğundan bahsetti.
Albayrak, Almanya için stratejik ortak ifadesini kullandı ve methiyeler sıraladı.
“SİYASETÇİLER RASYONEL HAREKET ETMELİ”
Bir ara, “Siyasetçiler duygusal değil, rasyonel hareket etmeli. Ben buna inanıyorum.” dedi. Albayrak’ın bu sözlerinin muhatabı muhtemelen iktidar değil, muhalefet. Hatta Papua Yeni Gine Cumhurbaşkanı’dır.
Zira kayınpederi Recep Tayyip Erdoğan son iki senede, hassaten başkanlık referandumu sath-ı mailinde (16 Nisan 2017) hisleri ile hareket ettiği için Almanya ile Türkiye arasındaki siyasî, iktisadî ve ticarî münasebetlere tarihte hiç olmadığı kadar zarar verdi.
ÖNCELİK NE?
Erdoğan sadece Almanya bahsinde değil Mısır’dan Rusya’ya, ABD’den Avrupa Birliği’ne (AB) Türkiye’nin beynel-milel münasebetlerini hissî ve hamasî beyanlarla esas ekseninden kaydırdı.
Türkiye’nin kalıcı menfaatinin yerine kendi ikbalini tesis etti. Devletin itibarı ayaklar altına alındı.
AB tam üyelik müzakereleri muallakta kaldı. O kapının açılma ihtimali bizzat Erdoğan’ın “tek adam” ihtirası ile bertaraf edildi.
Erdoğan hissî ve ego merkezli tarz-ı siyasetin en tipik misali olarak tarihe geçti. Hele hele Almanya ve Alman halkı hakkında sarfettiği ağır ithamlarla halkların birbirine bakışını değiştirdi. Bunlar acı hakikatler.
EKSİĞİ YOK, FAZLASI VAR
Her birinin belgesi gazete ve televizyon arşivlerinde yazılı-görüntülü mevcut. Ben birkaç beyanının tarihleri ile makaleye dercettim. Eksiği yok, fazlası var o sözlerin.
Damat Berat’a o sözleri biri hatırlatsa hemen çark edecektir. Kayınpederinin doğru olanı yaptığını belirtecek ve bütün mesuliyeti hayalî düşmanlara yıkacaktır. Bu konuda ellerine kimse su dökemez.
Dolayısıyla “rasyonel hareket etmeli” sözü ile Erdoğan’ı kastettiğini zannetmiyorum. Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) giderek aile partisine dönüşürken damadın kayınpederinin hal ve hareketlerini tenkit etmesini beklemek hayli iddialı kalabilir.
ALMANYA AYNI NOKTADA
Ziyaretle başlayan normalleşmenin perde arkasına gelince… Almanya 20 Temmuz 2017’de Türkiye’ye matuf malî müeyyide kararı aldığı noktadan çok farklı bir yerde durmuyor.
Berlin sadece Türkiye’de iktisadî krizin ve artan işsizliğin yeni bir göçmen dalgasını tetiklemesine mani olmaya çalışıyor.
Alman hükûmetinin bir başka gayesi de 7 bin 500 Alman şirketinin muhafazasını ve halen hapiste tutulan Alman vatandaşlarının tahliyesini son ferdine kadar temin etmektir.
32 milyar euro tutarında demiryolu modernizasyonunu Alman Siemens’e veren Erdoğan hükûmeti daha evvel rüzgâr enerjisi ihalesinde de Almanları tercih etti.
Erdoğan’ın seçim kazanmak uğruna kırdığı bardakların yenisini alabilmek için Almanya’ya taviz üstüne taviz veriyor Türkiye. Mutedil ve akl-ı selim hareket etmek çok mu zor?
DOĞRUDAN MALÎ YARDIM ETMEYECEK
Almanlar da biliyor ki Erdoğan oportünist bir lider. Varsa yoksa kendi menfaatini düşünür…
Türk Lirası’nın dolar ve euroya mukabil son bir senede yüzde 70 erimesi Erdoğan’ın ayağının altındaki zemini kaydırıyor.
Tasavvur etmediği ekonomik krizden çıkamazsa “başkanlık” saltanatı kısa ömürlü olabilir.
Erdoğan’a acilen para lazım. Almanya kapılarında evvela damadı ve diğer bakanlar nabız yoklayacak, haftaya da kendisi malî destek talebinde bulunacak.
Almanya’nın tek başına doğrudan Ankara’ya para desteği vermesi vergi mükelleflerini çileden çıkarabilir. Başbakan Merkel’in böyle bir yardıma sıcak bakmadığı biliniyor.
Almanya daha ziyade Uluslararası Para Fonu (IMF) vasıtası ile bir siyasî ve hukukî reform programına Erdoğan’ı ikna etmeye çalışıyor. Ancak böyle bir çerçevede yardım mümkün olabilecek.
GÜMRÜK BİRLİĞİ KOZU MERKEL’DE
AB’nin kendi içinde karar vermesi icap eden “Gümrük Birliği anlaşmasının Türkiye lehine tadil edilmesi” bahsi var ki Almanya o kozu elinden bırakmayacak.
AB, Türkiye’nin aile şirketi gibi idare edilmesini kabul etmediğini diplomatik dille ifade ediyor.
Erdoğan Almanya temaslarında umduğunu bulamazsa en azından bundan sonrası için damadının tavsiye ettiği gibi rasyonel hareket edebilecek mi? Alışıldığı şekli ile bu suâlin cevabı “Hayır”.
DÜN DÜNDÜR, BUGÜN BUGÜNDÜR…
Amma velâkin kriz böyle devam ederse -ki daha da derinleşecek- Erdoğan’ın ne kadar rasyonel ve mutedil davranabileceğini de kimse tahmin edemez.
Erdoğan’ın, Süleyman Demirel’in, “Dün dündür, bugün bugündür.” veya “Dün ‘altını çizin’ dedim. Bugün ‘üstünü çizin’ diyorum.”’ vecizelerinin ete kemiğe bürünmüş hali olduğunu hatırdan çıkarmayın.
Kriz insana bir kere el açtırmaya görsün…
ERDOĞAN, ALMANYA İÇİN NE DEMİŞTİ?
3 Kasım 2016: “Şimdi kalkmışlar bize akıl veriyorlar: ‘Endişeleniyoruz’. Almanya, biz sizin bu duruşunuzdan endişeleniyoruz. Siz şu anda teröre çanak tutuyorsunuz.”
5 Mart 2017: “Ey Almanya! Senin demokrasi ile uzaktan yakından alakan yok. Almanya’nın uygulamaları geçmişteki Nazi’den farklı değil. Nazi artığı bunlar.”
14 Mart 2017: “Çıkmış Almanya’nın şansölyesi (Angela Merkel) “Ben Hollanda‘nın yanındayım.” diyor. Senin ondan farkın olmadığını biliyoruz.
17 Mart 2017: “Sen atını itini benim oradaki Türk vatandaşlarımın üzerine mi saldın? Bunun bedelini ödeyeceksin. Ey (Hollanda Başbakanı) Rutte, sen seçimi birinci parti olarak almış olabilirsin ama bilesin ki Türkiye gibi bir dostunu kaybettin. Sen kaybettin. Almanya bu işin başını çekmiştir onlarla da bu işi oturup konuşacağız.”
21 Temmuz 2017: “Türkiye’den kaçan teröristler Almanya’da niçin saklanıyor? Almanya önce bunun hesabını vermelidir. Bizim yargımız onların yargısından daha bağımsızdır. Bunlar serbest piyasayı da bilmiyor. Hasbelkader yakaladıkları zenginlikle Türkiye’yi tehdit ediyor.”
18 Ağustos 2017: “Ben de Almanya’daki bütün soydaşlarıma diyorum ki ‘sakın bir yanlışa düşüp de bunları desteklemeyin’. Ne Hristiyan Demokratları (CDU) ne SPD’yi (Sosyal Demokrat Parti) ne Yeşilleri. Bunların hepsi Türkiye düşmanıdır. Ülkemizi bölmek isteyen bu partilere oy vermeyin.”