Kriz Türkleri de vuruyor

Kriz Türkleri de vuruyor
Yunanistan'da, mali krizin olumsuz etkileri toplumun tüm kesimlerinde gün geçtikçe daha da belirgin hale gelirken, Batı Trakya'daki Türk azınlık toplumunu da derinden etkiliyor
AB'nin ortak tarım politikası çerçevesinde, azınlık çiftçisinin başlıca gelir kaynağı olan tütüne getirilen kısıtlamaların ardından, bölgede bulunan az sayıdaki fabrikaların da kriz nedeniyle birer birer kapanmasıyla iş bulmakta zorlanan Türkler, tam bir ekonomik çıkmazla karşı karşıya bulunuyor. Rodop Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Üyesi İbrahim Hasanhalil, ülkeyi etkisi altına alan mali krizin, ekonomik açıdan zaten darda olan Türk toplumuna olan etkilerinin gün geçtikçe arttığını belirterek, bu konuda bir an önce özel projeler üretip önlem alınması gerektiğini söyledi. Gümülcine çarşısında beyaz eşya dükkanı işleten Halilhasan, son aylarda bölgedeki ticaretin yüzde 60 oranında azaldığını, zor durumda kalan birçok dükkan ve işyerlerinin kapanma noktasına geldiğini belirtti. Halilhasan, kriz nedeniyle gelirlerdeki düşüşün, insanların satın alma gücünü önemli oranda azalttığını, ortaya çıkan bu durumun da, Gümülcine'de küçük ölçekteki Türk esnafı olumsuz etkilediğini belirterek, "Kriz her şeyi daha zorlaştırdı. Azınlık toplumunun, bir an önce bir araya gelerek özel projeler üretmesi gerek. Aksi halde sonumuz iyi olmaz" dedi. Köylerde yaşayan Türk nüfusun durumunun daha da vahim olduğunu belirten Hasanhalil şöyle konuştu: "Alternatif iş sahaları oluşturmadan AB ortak tarım politikası çerçevesinde tütüne getirilen kısıtlamalar çiftçileri zor durumda bıraktı. Zaten zorda olan çiftçiler, tütüne verilen primlerin kesilmesiyle ne yapacağını bilemez durumda. Ellerinde kalan ve farklı ürünlere yönelmelerine olanak tanımayan az miktardaki topraklarda yetiştirdikleri çeşitli ürünlerle geçimini sağlamaya çalışıyor. Bütün bunlar yetmezmiş gibi, şimdi bir de kriz geldi. Bu şartlar altında azınlığın ekonomik durumunun ne olduğunu tahmin etmek zor olmasa gerek." AZINLIK ESNAFI ZOR DURUMDA Gümülcine'de, Bıçakçılar Çarşısı'nda sobacı dükkanı bulunan 52 yaşındaki Mustafa Hacıibrahim, azınlık insanının öteden beri ekonomik sıkıntılara alışık olduğunu ancak, son zamanda getirilen ek vergilerin işleri zorlaştırdığını söyledi. Son 1,5 yıl içinde, geçen yıllara oranla yaklaşık 2 bin avroya yakın fazladan vergi ödediğini belirten Hacıibrahim, "Neredeyse, doğuştan itibaren baba mesleği olan bu işi yapıyorum. Büyük paralar kazanmasak da yaşamımızı sürdürüyorduk. Ancak, son zamanda gelirler yok denecek derecede azaldı. Kar etmek şöyle dursun, sosyal sigorta primini ödemekte zorlanıyoruz. Emeklilik yaşına kadar nasıl dayanırız, bilmiyorum" dedi. Hacıibrahim, Türk azınlığın, zamanında AB tarafından Yunanistan'a yapılan destek programlarından yararlanamadığı için geleceğe yönelik yatırımları ve birikimleri bulunmadığını belirterek, şöyle konuştu: "Krize rağmen Yunan halkının bir şekilde yaşamını sürdürdüğünü görüyoruz. Bizim insanlarımızda kahveye çıkmak için para kalmadı. Ben daha çok gençlerimizi düşünüyorum. Sağlıklı bir araştırma yapılabilse, azınlık içindeki işsizlerin oranı yüzde 80'i geçer." Bir dönem Gümülcine Türk Gençler Birliği'nde yöneticilik yapan Hacıibrahim, Türk toplumunun daha önce azınlıktan devlet memuru olmadığı için şikayet ettiğini ancak, bugün durumun farklı olduğunu belirtti ve gülümseyerek, "Allah'tan bizde devlet memuru yok. Onların durumu galiba daha zor" diye konuştu. Gümülcine çarşısında en işlek yerlerden biri olan Ermu caddesinde uzun yıllardan beri ayakkabıcı dükkanı işleten 55 yaşındaki Mehmet Gülistan da, çarşının daha önce de zor dönemler geçirdiğini ancak, bugünkü durumun her zamankinden kötü olduğunu söyledi. Ekonomik kriz nedeniyle çarşıdaki dükkanların neredeyse tamamının zor durumda bulunduğunu ve çoğunun kapanmak için bahane aradığını belirten Gülistan, "Şuradan biri 'bam' dese, çarşıda açık dükkan kalmayacak" dedi. Kriz nedeniyle çarşıdaki alışverişin büyük oranda azaldığını, çoğu esnafın son zamandaki ek vergilerle birlikte artan giderleri karşılayabilecek durumda olmadığını anlatan Gülistan, "Çarşı, artık eski çarşı değil. Komşular sosyal sigorta primlerini ödeyebilmek için birbirlerinden borç istiyor. Esnaf, üst üste gelen faturaları ödeyebilecek durumda değil. Son aylarda sadece gördüğünüz şu civarda 9 dükkan kapandı. Daha bir sürü dükkanın da kapanmak üzere olduğunu duyuyoruz. Eskiden bu bölgede kapanan bir dükkanı almak için sırada beklenirdi. Şimdi ilgilenen yok" diye konuştu. AZINLIK GENÇLERİ İŞSİZ KALIYOR Gümülcine'de, çoğu işsiz olan gençlerin toplandığı bir kahvede konuştuğumuz 35 yaşındaki Hüseyin Avni, daha önce çalıştığı Gümülcine sanayi bölgesindeki "Lanaras" isimli iplik fabrikasının kapanması nedeniyle altı aydan beri işsiz olduğunu söyledi. Evli bir çocuk babası olduğunu belirten Avni, fabrikanın bankalara olan borçları yüzünden kapanması sonucunda diğer 300 işçiyle birlikte işsiz kaldığını, resmen işten çıkarıldıkları açıklanmadığı için de tazminat alamadığını belirtti. Avni, Gümülcine sanayi bölgesinde son zamanda bir çok fabrikanın kapandığını belirterek, fabrikaların kapanmasıyla yüzlerce kişinin işsiz kaldığını, sanayi bölgesinin ise şu anda adeta bir hayalet şehri andırdığını söyledi. Asıl mesleğinin tatlıcılık olduğunu ancak, bu işi yapabilmek için yeterli parası bulunmadığı için fabrikada çalışmak zorunda kaldığını anlatan Avni, "Babadan kalma 10 dönüm tarla var. Ama bununla bir şey olmaz. Benim asıl mesleğim tatlıcılık. Fabrikaya girmezden önce uzun yıllar bu işi yaptım. Bizler alın terimizle ekmeğimizi kazanmaya alışığız. Ancak, böyle bir iş kurabilmek için maddiyat gerekli. Arkamız yok, ne yapabilirim ki" diye konuştu. Yan masada oturan ve mesleği su tesisatçılığı olan 48 yaşındaki Adnan Yakup da, bölgede inşaatların durması nedeniyle uzun bir süreden beri işsiz olduğunu belirtti. Gümülcine'de en son inşa edilen 36 daireli bir apartmanda sadece 7 dairenin satılabildiğini ve alıcı bulamayan müteahhitlerin yeni inşaatlara yönelmediğini anlatan Yakup, inşaatların durmasıyla başka sektörlerde çalışan birçok kişinin de kendisi gibi işsiz kaldığını belirtti. Gümülcine'de yaşayan ve iki çocuk babası olan Yakup, "inşaat sektörü tamamen durdu. Bölgede hiçbir yerde çekiç, kürek sesleri duyulmuyor. Şu anda oturuyoruz ve hazırdan yiyoruz. Ama böyle giderse ileride ne olacağını bilmiyorum" diye konuştu. ÖNLEMLER DAHA ÇOK MEMUR VE EMEKLİLERİ VURDU Bu arada, isminin yazılmasını istemeyen Gümülcineli emekli memur Vasilis, mali krizle mücadele çerçevesinde alınan önlemlerin büyük haksızlık olduğunu, en büyük haksızlığın ise, devlet memurlarına ve emeklilere yapıldığı söyledi. Resmi bir devlet dairesinde 32 yıl çalıştıktan sonra emekli olduğunu ancak, alınan yeni önlemler nedeniyle 65 yaşından önce emekli olduğu için maaşının yarısının kesildiğini anlatan Vasilis, "Normalde bin 800 avro maaş almam gerekirken, yapılan kesintilerden sonra elime sadece dokuz yüz küsur avro civarında bir para geçiyor. Gelirimizin azaldığı yetmiyormuş gibi, bir sürü ek vergi de geldi. Benim yıllık kaybım en az 8 bin Avro. Bir ömür bunun için mi çalıştık" diye konuştu. Gümülcine'de resmi bir devlet dairesinde 19 yıllık memur olan Hristos ise, memurların bugün içerisinde bulunduğu durumdan şikayet ederek, alınan sert önlemlerden sonra, memurluktan istifa etmeyi düşündüğünü söyledi. Selanik Aristotelyos Üniversitesi mezunu olan ve uzun yıllar bekledikten sonra Devlet Değerlendirme Kurulu'nun sınavlarını kazanarak işe girdiğini belirten Hristos, "Bunca yıllık emekten sonra geleceğimizin ne olacağını bilmiyoruz. Çalıştığım dairedeki memurların yarısından fazlasının iş yedeğine alınacağı ve bir yıl sonra da işten çıkarılacağı söyleniyor. Maaşlarda yapılan art arda kesintilerden sonra geçinmekte zorlanıyoruz. Başka bir iş bulursam memurluktan istifa edeceğim" dedi. Bu arada, ülkedeki ekonomik krize rağmen, Gümülcine'de kent meydanındaki cafe ve tavernalardaki doluluğun nedenini sorduğumuz Yorgo, bu yerlere gelenlerin çoğunun babalarının parasıyla yaşayan üniversite öğrencileri ile henüz krizden etkilenmemiş olan az sayıdaki bazı "sağlam keseliler" olduğunu söyledi. Kent meydanındaki cafelerden birinin işletmecisi olan Yorgo, "Merak etmeyin, önümüzdeki kış aylarında bunları da burada göremeyeceğiz" dedi. HAYVANCILIK İŞSİZLİĞE ALTERNATİF OLABİLİR Gümülcineli Türk Veteriner Aydın Mümin, bölgede hayvancılığın geliştirilmesinin, başlıca gelir kaynağı tütün olan azınlık çiftçisine alternatif bir iş sahası oluşturabileceğini söyledi. Ankara Veterinerlik Fakültesi'nden mezun olan ve 20 yıldan beri Gümülcine'de veterinerlik yapan Mümin, ülkedeki ekonomik krizin azınlık çiftçisini de büyük oranda olumsuz etkilediğini belirterek, "Millet kan ağlıyor" dedi. Mümin, ekonomik kriz nedeniyle bölgede hayvancılığın zor durumda bulunduğunu belirterek, Trakya bölgesindeki iki büyük süt toplama şirketinin, sütlerin parasını altı aydır vermemesi nedeniyle ürünlerinin karşılığını alamayan hayvan yetiştiricilerinin yem parasını karşılamakta zorluk çektiğini söyledi. Hayvan yetiştiricilerinin, bölgede sütlerini verecek başka şirketler bulunmadığı için mecburen beklemek zorunda olduklarını ifade eden Mümin, "Yapacak bir şey yok. Hayvan yetiştiricileri fiyatı zaten düşük olan sütleri verecek başka şirket olmadığı için mecburen katlanıyor. Bu nedenle bölgede hayvan sayısı gittikçe azalıyor. Bölgede üretilen ve iklimi nedeniyle başka yerlere göre daha iyi kalitede olan sütleri alacak başka birileri çıkmazsa hayvancılık ölecek" diye konuştu. Mümin, aslında hayvancılığın gelecek açısından önemli bir sektör olduğunu ve desteklenmesi durumunda, azınlık çiftçisinin başlıca gelir kaynağı olan tütün üretimine alternatif oluşturarak, işsizliğe etkin bir çözüm olabileceğini belirtti. Dünyadaki gelişmeler ve iklim değişiklikleri göz önüne alındığında, hayvancılığın ciddiyetle üzerinde durulması gereken bir sektör olarak ortaya çıktığını ifade eden Mümin, "Azınlık insanının elinde büyük topraklar artık yok. Elimizde kalan küçük araziler tarımdan daha çok hayvancılık için elverişli. Geleceği şimdiden planlayarak bölgede bu yönde sağlıklı yatırımların yapılması en doğru seçenek olur. Dünyadaki gelişmeler ve iklim değişiklikleri yüzünden ekilebilecek arazi azalıyor. Buna karşılık, her geçen gün protein ihtiyacı daha çok artıyor" diye konuştu.
03 Ekim 2011 13:56
DİĞER HABERLER