'Krizdeki Türkiye için bir bu eksikti'

''Hangi göstergeye bakılırsa bakılsın Türkiye bugün kendi kendine çıkardığı bir krizi aşmaya çalışıyor. Türkiye tek adam rejimini tercih etmenin, hukuk devletinin icaplarından kopmanın tabii neticesi ile karşı karşıya. Dünya ekonomisinin en istikrarlı günlerinde krize girmek başlı başına bir maharetti (!) 2008 krizini daha evvel haber vermesi ile tanınan iktisatçı Roubini’nin 2020 ikazını en fazla Türkiye’yi idare eden zevat dikkate almalı.''
Semih Ardıç / Tr724
KRİZLE BOĞUŞAN TÜRKİYE İÇİN BİR BU EKSİKTİ

Türkiye kendi krizi ile boğuşurken iktisatçılar dünyada risklerin arttığına dair emarelere odaklandı.
 
Petrolün varil fiyatı geçen sene 55-65 dolar arasında seyretti. 2018 yılında fiyatlar yükseldi ve yeni aralık 75-85 dolar oldu.

7 KASIM’DAN İTİBAREN İRAN PETROLÜ YASAK

7 Kasım’dan itibaren İran’dan petrol ithalatını yasaklayan ABD kararının petrol fiyatları üzerinde “yükseltici” tesiri olacak.

İran’a matuf ABD müeyyideleri Türkiye başta olmak üzere çok sayıda devlete ilave maliyetler yükleyecek.

ABD borsaları başta olmak üzere dünyanın farklı bölgelerinde hisse senetleri istikrarsız bir temayül var. Wall Street’te değer kayıpları bazı günlerde yüzde 4-5’i buldu.

Enflasyonu yüzde 2 bandının altında tutmak için ABD Merkez Bankası’nın (FED) repo faizini yüzde 2-2,25 seviyesine yükseltmesinin bir başka veçhesi kredi maliyetlerinin artmasıdır.

TİCARET SAVAŞLARININ MALİYETİ

Donald Trump ABD Başkanlığı koltuğunda ikinci seneyi geride bırakıyor. Beyaz Saray’a geldiği ilk günden beri ticaret savaşlarının baş kumandanlığını yapıyor.

Ticaret savaşlarında en ağır bedeli de Çin, akabinde Avrupa Birliği (AB) ödüyor. Karşılıklı misillemeler ticarette zayiatını artırmaktan başka bir netice vermiyor.

Kısa vadede ABD namına büyüme ve gelir artışı gibi görünen gümrük duvarlarının dibinde başka krizlerin tohumları saçılıyor.

AB’NİN BİTMEYEN KRİZLERİ

2008 krizinden beri Uluslararası Para Fonu (IMF) ve AB destekleri ile ayakta duran ekonomilerde nükseden hastalıklar da bir başka tedirginlik sebebi.

AB, bugünlerde İtalyan hükûmetinin bütçesini yeniden gözden geçirmesini talep etti. Zira Brüksel’e taahhüt edilen tasarruf tedbirlerinden bazıları 2019 bütçesinde görünmüyor.

Yunanistan, İspanya, Portekiz ve Danimarka’nın aldığı borçları ödeyip ödeyemeyeceği de bu ekonomilerin krizi ne kadar aştıklarını gösterecek.

ROUBINI’YE GÖRE KRİZ 2020 SENESİNDE

Bütün bu belirsizlikleri alt alta yazan İstanbul doğumlu iktisatçı Nouirel Roubini 2020 senesinde dünyanın yeniden ve daha çetin bir kriz ile karşı karşıya gelebileceğini belirtiyor.

Roubini o tarihte Trump’ın vergi teşviklerinin nihayete ereceğini ve bunun da yatırımları azaltacağına işaret ediyor.

İtalya’nın AB’den çıkabileceğini de kaydeden Roubini, Trump’ın ABD Merkez Bankası’nı (FED) hedef alan sözlerini de risk faktörü olarak not ediyor.

Türkiye’de Reis-i Cumhur Recep Tayyip Erdoğan’ın Merkez Bankası’nı (TCMB) baskı altına almasının enflasyonu ne hale getirdiği ortada.

Faizler arttığı halde enflasyon bir kere kontrolden çıktığı için yüksek faiz ve yüksek enflasyon kol kola ilerliyor.

Roubini, İran gibi noktalarda yaşanabilecek jeo-siyasi şokların da küresel ekonomiye zarar vereceği görüşünde.

2008’İN YARALARI SARILAMADI

Roubini demek istiyor ki dünya ekonomisinde kırılganlık ve nekâhet dönemi bitmeden yeni hastalıklar baş gösterdi.

Varlık fiyatlarındaki balon 2008’de patladı, sistem çöktü. Merkez bankalarının bastığı karşılıksız paralarla muvakkaten aşıldı. Şimdi FED ve AB Merkez Bankası o paraları geri istiyor.

Yüzde 0’a yakın faize alışan piyasalar için yeni döneme nasıl intibak edileceği hakkında bir mutabakat yok. Bileşik kaplar misali dünyanın bir ucunda yaşanan iktisadî iniş yahut çıkış diğer tarafta anında hissediliyor.

2020’de kriz yaşanıp yaşanmayacağını bilmiyoruz. Mamafih tarih bizlere dünyanın her 10-15 senede bir şiddeti az ya da çok iktisadî şoka maruz kaldığını haber veriyor.

TÜRKİYE İÇİN FELAKET OLUR

Muhtemel bir küresel kriz Türkiye gibi kendi krizi ile boğuşan ekonomiler için tek kelime ile “felaket” olur.

2008 krizinin akabinde 2009 senesinde yüzde 5’e yakın küçülen ekonomi bugün ile mukayese edilmeyecek kadar iyi vaziyetteydi.

Türkiye’ye adeta sermaye yağıyordu. Yabancılar senede 15 milyar dolar doğrudan yatırıma imza atıyordu.

En basitinden bankaların ve şirketlerin döviz borcu 220 milyar dolar değildi. Borcun 114 milyar dolarının 1 sene içinde ödenmesi gibi bir mecburiyet hiç yoktu. Bütçe açıkları bu kadar fazla değildi.

EKONOMİ 2009 KRİZİNDE BİLE BUGÜNDEN SAĞLAMDI

Sağlık Bakanlığı, “hastanelerde acil ameliyatlar haricinde ameliyat yapılamaz” acziyetine düşmemişti. Mahkemelerde avukatlardan A4 kâğıt talep edilmemişti.

Aynı şekilde okul idareleri, velilerin eline “keçeli kalem, A4 kâğıdı, tahta silgisi, Arap sabunu, çamaşır suyu, deterjan ve kova” yazılı ihtiyaç listesi tutuşturmamıştı.

Konkordato için şirketler mahkeme önlerinde sabahlamıyordu.

Enflasyon yüzde 9,50 idi. Halihazırda yüzde 24. Merkez Bankası’nın gösterge faizi yüzde 13 idi. Bugün yüzde 24.

Hangi göstergeye bakılırsa bakılsın Türkiye bugün kendi kendine çıkardığı bir krizi aşmaya çalışıyor.

Türkiye tek adam rejimini tercih etmenin, hukuk devletinin icaplarından kopmanın tabii neticesi ile karşı karşıya…

Dünya ekonomisinin en istikrarlı günlerinde krize girmek başlı başına bir maharetti (!)

2008 krizini daha evvel haber vermesi ile tanınan iktisatçı Roubini’nin 2020 ikazını en fazla Türkiye’yi idare eden zevat dikkate almalı.

29 Ekim 2018 13:30
DİĞER HABERLER