Röntgen çekildi: Bankalar, yandaşlar, döviz açığı olanlar zorda

TMMOB Makina Mühendisleri Odası'nın hazırladığı Sanayinin Sorunları ve Analizleri bülteninin 40’ıncısını Krize giriş konusuna ayırdı.

TÜİK, Merkez Bankası, Hazine ve çeşitli bakanlık verileri kullanılarak yapılan analizde, yüksek enflasyon eşliğinde tırmanan döviz kurlarının Türkiye’yi, ABD ile yaşanan gerilimlerin de etkisiyle, hızla kriz konjonktürüne soktuğu belirtildi. Yeni uygulamaya başlanan Cumhurbaşkanlığı sisteminin iç ve dış ekonomik aktörlere güven vermediğini, dış sermaye girişi bir yana çıkışına neden olduğunu ve bu siyasi kostümle, mevcut ekonomik yapının didiştiğine dikkat çekildi. Analizde şu noktalara dikkat çekiliyor:

KARA CUMA FAKTÖRÜ
*24 Haziran seçimlerinden çıkan sonuç ve tek adam rejiminin iç ve dış ekonomik aktörlere güven vermemesine ek olarak ABD ile yaşanan gerilim, kırılgan göstergeleri iyice kötüleştirdi. Türk Lirasına olan güvenin hızla erimesi, buna karşılık Merkez Bankası’nın Saray’ın etkisi ile pasif kalması ve yükselen belirsizlikler, oldukça tahripkar kur artışlarına yol açtı. Özellikle Ağustos ayındaki büyük kayıplarla doların fiyatı yılbaşından 10 Ağustos’a yüzde 70, 1 ay öncesine göre yüzde 37, son haftada yüzde 27, Kara Cuma öncesi güne göre de yüzde 12 arttı.

REEL SEKTÖRDE BİLANÇO SARSINTILARI
*Dövizdeki artışı kısmen dengelemek için artırılmış ama yetersiz de kalsa TL faiz oranları, reel sektörü mengeneye sıkıştırdı ve reel sektör, büyük bilanço sarsıntıları yaşadı. Döviz açığı olan firmaların kur zararları firma dengelerini alt üst ederken, bankalar kredi dönüşlerinde büyük sorunlar yaşıyorlar. Bu durum, daha da içinden çıkılmaz bir hale doğru hızla yol alırken kanamanın nasıl durdurulacağı bilinmiyor.

600 MİLYARLIK İLAVE BORÇ
*217 milyar dolarlık borç, döviz borçlusu şirketlerin bilançolarını bozuyor ve borç geri ödemelerini artırıyor. Sadece Şubat-10 Ağustos döneminde dolar kurunun 3.70’den 6.45 TL’ye çıkması ile, net döviz açığı olan firmaların kur yükü ya da zararı 600 milyar TL’yi bulmuş görünüyor.

YANDAŞLAR DA KRİZ MAĞDURU
*Kriz ateşine en yakın firmaları, net döviz açığı olanlar oluşturuyor. Bunların bir kısmı imalat sanayisi firmaları ama Merkez Bankası’nın yaptığı araştırmalar, borçlanan ve net açık verenlerin çoğunun altyapı, enerji, ulaştırma alanındaki kamu-özel işbirliği projelerine giren firmalar olduğunu söylüyor. Dünya Bankası’nın envanterine bakılırsa, ilk sırayı Limak Holding, ikinci sırayı Cengiz Grubu alıyor. KOİ proje yatırımı sıralamasında 43 milyar dolar yatırımı olan Limak Holding ilk sırayı, 40 milyar doları bulan Cengiz ikinci sırayı, yaklaşık aynı büyüklükteki Kolin 3’ncü, MNG 18 milyar dolarlık yatırımla dördüncü sırayı alıyor. Bu 4 firma, Kalyon ile birlikte 3. Havalimanını da yaparken önemli ölçüde dış kredi kullanmış durumdalar. İstanbul 3. Köprüsünü inşa eden ve başka yatırımları da olan IC Grubu’nun da 16 milyar dolarlık yatırımı bulunuyor. Enerji sektöründe yatırımları olan ve son günlerde AKP’ye sempatisini gizlemeyen Sabancı Grubu’nun da kamu-özel işbirliği projelerinde 5 milyar dolarlık yatırımı bulunuyor.

THY VE BANKALAR
*İstanbul’un rantı yüksek kamu arsalarının üzerine prestijli siteler, gökdelenler, AVM’ler, iş merkezleri, sağlık kampüsleri diken büyük inşaat firmalarının ve filosunu dış kredi ile genişleten Türk Hava Yolları’nın net döviz açıklarının da hatırı sayılır boyutta olduğu tahmin ediliyor. Kriz ateşine en yakın firmalara aracılık etmiş bankalar da aracılık yaptıkları projelerden büyük zararlar görebilirler.

ENFLASYON SORUNU
*Tek adam rejiminin baş etmekte zorlandığı en büyük ve baş sorun, enflasyon. Tüketici enflasyonu Temmuz ayı itibariyle yıllık yüzde 16’ya yaklaştı. Sanayicinin fiyat artışlarını yansıtan Yurt İçi Üretici Fiyat artışı Yİ-ÜFE’nin Temmuz itibariyle, yıllığı yüzde 25’i buldu. Dövizde tırmanışı frenleyecek bir başarı sağlanamadığı için artan maliyetler önümüzdeki aylarda da fiyatları yukarı çekecek ve ağırlıkla bu etkiyle yıllık enflasyonun yüzde 20’yi bulacağı tahmin ediliyor. Böyle bir enflasyonun “yükselen ülkeler” arasında bir tek Arjantin’de olduğu, onun da çareyi IMF ile stand-by anlaşması yapmada aradığı biliniyor.

DIŞ FİNANSMAN BULUNAMIYOR
*Yıllığı 58 milyar dolara ulaşan cari açığın finansmanında dış kaynak bulunamıyor. Açıklanan cari açık bilançoları, dışarıdan hiç kaynak girmediğini ve açığın rezervler ile kaynağı belirsiz kaynaklardan karşılandığını ortaya koyuyor. Yerli cephane de hızla tükeniyor.

15 Ağustos 2018 22:10
DİĞER HABERLER