Krizlerin kaynağı hak ihlalleri

TİHV Genel Sekreteri Coşkun Üsterci, hak ihlalleri ile toplumların yaşadığı krizler arasında doğrudan bir bağlantı olduğunu söyledi.

Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun (BMGK), İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’ni kabul etmesinin üzerinden tam 75 yıl geçti. Bildirgenin imzalandığı gün olan 10 Aralık, her yıl Dünya İnsan Hakları Günü olarak kutlanıyor ve dünyanın pek çok ülkesinden liderlerin günün anlam ve önemine işaret eden mesajlarına sahne oluyor. Ancak verilen mesajların aksine insanlık artık daha otoriter bir dünya ile karşı karşıya. İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’ni imzalayan ülkelerden biri olan Türkiye’de ise hak ve özgürlük ihlaline ilişkin tablo ağırlaşırken hukuk dışılığın olağanlaştığı bir süreç işliyor. Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Genel Sekreteri Coşkun Üsterci, bu tablonun siyasal rejimin geçirmekte olduğu “otoriter dönüşüm”le doğrudan bağlantılı olduğu görüşünde. DW Türkçe’ye konuşan Üsterci, “Bu dönüşüm ‘sistematik hak ihlali yapan bir devlet pratiği’nden ‘hak temelli bir rejim fikrinin topyekûn terk edilmesi’ne doğru bir hatta ilerliyor” diyor.

Derinleşen bir kriz mevcut

Coşkun Üsterci, hak ihlalleri ile toplumların yaşadığı krizler arasında doğrudan bir bağlantı olduğunu görüşünde. “Örneğin ekonomik kriz söz konusu ise işsizlik, yoksulluk gibi ihlaller de beraberinde geliyor. Bir anlamda kriz olarak tanımlayabileceğimiz deprem, salgın, sel gibi doğal afetler, olağanüstü hallerle birlikte yaşam hakkından başlayıp sağlığa erişim, barınma hakkına kadar pek çok hakkın ihlali peşi sıra yaşanıyor” diyen Üsterci, ekliyor: “Ancak bu, kendi doğallığında neden sonuç ilişkisi içinde gelişen bir durum değil.” Üsterci’ye göre krizlerle ihlaller arasında bağlantı kurulmasının asli nedeni uluslararası insan hakları rejiminin küresel ölçekte giderek derinleşen bir kriz içinde bulunması. Dünyanın hemen her yerinde devletlerin ya da hükümetlerin evrensel insan hakları normlarını bağlayıcı görmekten hızla vazgeçtiğini vurgulayan Üsterci, bu nedenle insanlığın en önemli kazanımlarından birisi olan insan haklarının, hem bir referans sistemi hem de bir denetim mekanizması olarak gücünü giderek kaybettiği görüşünde.

OHAL uygulamaları otoritleştirdi

İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şube Başkanı Avukat Gülseren Yoleri, 2016’dan itibaren OHAL ve devamında çıkarılan yasalarla siyasi rejimin çok daha kendini gösteren bir şekilde otoriterleştiğini vurguluyor: “Parlamenter sistemi devre dışı bırakan, demokrasinin olmazsa olmazı denen güçler ayrılığı, basın özgürlüğü gibi meseleleri aslında tamamen hayatımızdan çıkarmaya doğru giden bir rejimin yeniden yapılanmasından söz ediyoruz. Bir yandan da kendini kurumsallaştırıyor. Yani bu hukuk dışılık durumundan yeni bir otoriter sürecin hem hukukuyla hem devlet kurumlarıyla yeniden örgütlendiği bir süreçten söz ediyoruz.” Rejimin karakter değiştirmesinin insan hak ve özgürlüklerine yönelik çok daha ağır bir tehdit içerdiğini belirten Yoleri, toplumda yönetimin ‘faşizanlaşacağına’ ilişkin kaygının da arttığı görüşünde.
12 Aralık 2023 13:25
DİĞER HABERLER