CHP Milletvekili ve Hürriyet Gazetesi eski Genel Yayın Yönetmeni Enis Berberoğlu yeni bir planın başlangıcı mı?
TR724.com yazarı Erman Yalaz son yazısında Türkiye'de son dönemde yaşanan bazı olayları analiz ederek başımıza daha neler gelecek onu yazdı
CHP Milletvekili ve Hürriyet Gazetesi eski Genel Yayın Yönetmeni Enis Berberoğlu’nun MİT Tırları haberi nedeniyle müebbet hapse mahkum edilip tutuklanması AKP ve Erdoğan iktidarının zulümde sınır tanımadığının sırada CHP’nin olduğunun sembolü oldu. CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, kötünün iyisi bir karar ile gecikmeli de olsa ‘adalet yürüyüşü’ başlattı. Uzun sürmeyen sessizliğin ardından Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ağzındaki baklayı çıkarttı. Berberoğlu’nun hukuksuz şekilde tutuklanmasından sonra Kılıçdaroğlu’na ‘yargı seni de çağırırsa şaşırma’ diyerek tehdit etti.
KILIÇDAROĞLU’NUN 1 MİLYON OKURA ULAŞMIŞ ROPÖRTAJI NASIL KUMPAS OLUYOR?
Erdoğan’ın tehdidinin gerekçesi çok geçmeden ‘havuz medyası’na üflendi. Güneş gazetesi dün Kemal Kılıçdaroğlu ile Zaman Gazetesi yöneticilerinin 7 Haziran seçimleri öncesi tüm siyasi parti liderleriyle yaptığı röportajlar serisinde çekilmiş fotoğrafını gizli toplantı diye manşet yaptı. Fotoğraf tamam olunca senaryoyu da yazmışlar: “Kılıçdaroğlu ile Enis Berberoğlu’nun da katıldığı toplantıda MİT Tırları ile ilgili görüntülerin hangi gazetede yayınlanacağı kararlaştırılmış. Berberoğlu ve Kılıçdaroğlu, görüntüleri Ekrem Dumanlı ve Zaman ekibinden almış. Can Dündar da yayınlamış.” Baştan sona yalan üzerine kurgu bir havuz uydurması. Başlık da cabası; MİT Kumpası bu masada kuruldu demişler. Amaçları ne peki? Tehdidi somutlaştırmak, belki yakın zamanda olmasa da Kılıçdaroğlu’nu da soruşturmaya dahil etmek.
Erdoğan ve ekibi her zaman yaptığı gibi büyük oynuyor. Yapacakları hukuksuzlukların zeminini hazırlıyorlar şimdi. Bir önceki rakibini özel hayat görüntüleri ile indiren zihniyet, şimdi CHP’nin başka bir liderine kafayı takmış. Hak, adalet diyen kim varsa dün hedefti, bugün Kılıçdaroğlu ve CHP hedefte. (Kimi CHP’lilerin bunca açık bilgi ve hadiseye rağmen hala herşeyi F..ö yaptı deyip masum insanları hedef almaya devam etmeleri, ayrı klinik bir vakıa. Belki Başka yazıların konusu). Ama kaldığımız yerden devam edelim.
EL NUSRA, EL KAİDE’YE SİLAH SEVKİYATINA SUÇ ÜSTÜ
Neydi bu MİT Tırları hadisesi?Devletin istihbarat teşkilatının anayasa ve kanunlara aykırı şekilde, uluslararası savaş suçu sayılan bir icraatının suç üstü yapılmasıydı. 19 Ocak 2014’te Suriye’ye giden 3 tır savcılık emri ve Jandarma-polis ortak operasyonuyla durdurulmuştu. Sevkiyat büyüktü. MİT Tırlarıyla taşınan silahlarla cihatçı, El Nusra ve El Kaide yapıları hatta IŞİD’in nasıl beslendiği sorgulansın istenmiyordu. Cumhuriyet’in MİT Tırları manşeti o gün Erdoğan’ın yalanını ayan beyan ortaya çıkarmıştı. İddia ettikleri gibi Suriye’deki Bayırbucak Türkmenlerine ilaç, insani yardım, gıda yardımı götürülmüyordu. MİT’çiler direndi. Olay büyüdü. Tırlar durdurulmuştu, ama skandal örtülemedi. Aylarca silah değil, ilaç taşıyor denen bu tırların gerçeği işte o manşetle ifşa oldu. Tabi bu arada TIR’ları ihbar üzerine durduran Jandarma’da arama kararı alan savcı, hakim de tutuklanacaktı. Hakan Fidan ve MİT’in kamuoyuna deşifre olan ilk büyük suçlarından biri oldu bu olay.
8 FÜZE ATTIRIR SAVAŞ GEREKÇESİ ÜRETİRİM!
15 Nisan 2010’da önce MİT Müsteşar yardımcılığı daha sonra 25 Mayıs’ta Emre Taner’in yerine müsteşarlığa getirilen Fidan, MİT Tırları skandalı başta olmak üzere anayasa ve evrensel hukuku yok sayan onlarca suç dosyasına sahip artık. Önceki büyük suçlardan biri Dışişleri Bakanlığındaki bir toplantının ses kayıtlarıyla ortaya çıkmıştı. 30 Mart 2014 seçimlerinden hemen önce internette yayınlanan ses kaydında Hakan Fidan olduğu ileri sürülen kişi şunları söylüyordu: “Gerekirse Suriye’ye dört adam gönderirim. Türkiye’ye 8 füze attırır savaş gerekçesi üretirim, Süleyman Şah Türbesine’de saldırtırız.” Skandal ses kaydı kim sızdırdı kim çekti tartışmasına kurban edildi. Cemaate, parelele bağlayıp geçiştirildi. Oysa söylenen cümleler, bahse konu senaryo alenen suçtu.
SELAM TEVHİD, İRAN-SURİYE HATTINDAKİ SUÇLAR
Bitmedi. Selam Tevhit Kudüs Ordusu Terör Örgütü soruşturmasında örgüt yöneticileri tarafından Hakan Fidan, Metin-Emin kod adıyla anılıyordu. İranlı örgüt yöneticisi Seyed Ali Akber Mirvakili’ye Bakanlar Kurulu’ndaki görüşmeleri haberdar etmesi, MİT uçağı ile İran’a gönderilmesi gibi icraatların merkezinde Hakan Fidan vardı. Aracı isimlerden biri Erdoğan’ın ev sahibi Faruk Koca idi. Emin çalışıyordu. Mirvakili ise İran’a çalışıyordu. Uğur Mumcu, Taner Kışlalı gibi isimlere yönelik suikast davalarında yargılanan ve hapis yatan örgüt militanlarına par yardımını organize eden isimlerden biriydi Mirvakili.
15 TEMMUZ KURGU DARBESİ- KAYIP MİTÇİ BİNBAŞI
Fidan’ın en kabarık suç dosyaları kuşkusuz 15 Temmuz darbe girişimi ve sonrasında ortaya çıkanlar. Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar ile darbe günü gece yarısına kadar, birgün öncesinde Özel Kuvvetler Komutanlığı’ndaki 6 saatlik buluşması, Zeki Aksakallı ile görüşmeleri gibi doğrudan 15 Temmuz darbe kurgusunun içinde yer alıyor kendisi.
Dava duruşma tutanaklarına kadar yansıyan bir başka önemli bilgi MİT’e 15 Temmuz darbe girişimi günü 14.30’da ihbar yaptığı ileri sürülen binbaşı O.K. meselesi. Önce ifadesi alınmasın diye MİT kadrosuna geçirildiği konuşuldu. Son bilgiye göre ise zaten 2 yıldır MİT’e çalışıyordu. Kimin eli kimin cebinde halen çözülemeyen ‘Allah’ın lütfu kurgu darbesi’nin aktörlerinin Hakan Fidan ve ekibiyle kesişim kümesi o kadar çok ki, hukuk işlemeye başladığında sırf onların sorgularından çıkacak detaylar, bugün muhalif avına ve zulme dönüşen süreci tek başına deşifre etmeye yetecek.
İŞKENCELER ve SİYAH TRANSPORTERLAR
15 Temmuz sonrasında MİT ve Fidan ekibinin başlattığı bir başka hukuksuzluk adam kaçırma ve JİTEM taktikleriyle işkenceler yapması oldu. Siyah transporterler, JİTEM’in zulmünün simgesi haline gelen ‘Beyaz Toroslar’ın yerini aldı. Bilinen haliyle Ankara’nın göbeğinde 12 kişi kaçırıldı. Siyah ve kahverengi transporter model arabalarla 11 kişi kaçırılmıştı. En son 3 gün önce Cemil Koçak Ankara’da 8 yaşındaki oğlunun gözü önünde güpegündüz kaçırıldı.
İNFAZ VE ADAM KAÇIRMA BÜROSU KURMA SUÇU
Bu hukuksuzluk için yurtdışına yönelik olarak MİT’in İnsan Kaçırma ve İnfaz Bürosu oluşturduğu ortaya çıktı geçen hafta. Hizmet Hareketi’ne mensup kişilerin Malezya, Suudi Arabistan, Pakistan, Katar gibi ülkelerde yaşadıkları hukuksuz iade süreçlerinde bu birim vardı. Büronun faaliyet alanının ilk etapta Sudan, Fas, Pakistan, Azerbaycan, Irak gibi ülkeler olacağı belirtilmişti. Hitler Almanyası’nda SS Subaylarının yurt dışı infaz mangaları gibi, MİT’in bu birimine de infaz gerçekleştirme yetkisi verildiği ileri sürülüyor. Bu bölgelerde 5 milyon doların üzerinden para dağıtıldığı, isim listelerinin her ülkenin mafya ya da terör örgütüyle paylaşıldığı bilgileri, evrensel hukuku da hiç sayan bir çete devletinin sınır tanımazlığının simgeleri aslında.
Irak ve Suriye’deki El Kaide elemanlarıyla MİT işbirliği, Almanya’da ‘casus imamlar’ dosyasında Alman hükümetine yapılan itiraflar, Sudan, Libya, Suriye başta olmak üzere silah kaçakçılığı dosyaları da bunlara eklenecek.
Nazi dönemini aratmayan hukuksuzlukların ardında duran Erdoğan iktidarı dönülmez bir yola girdi. Sistemin suç makinelerinden biri haline gelen MİT ve Emniyet teşkilatındaki bazı özel yapı ve kişiler de bu yoldalar. Bu isimlerin en başında Hakan Fidan var. Hitleri aratmayan yöntem ve hukuksuzlukları inşa edenlerin bu devir kapandığında SS Subaylarının yargılandığı gibi yargılanma endişesi olması gerekiyor.
Bunca hukuksuzluğu, Türk devlet geleneği de evrensel hukuk da kaldırmaz. Terazi bir gün zalimleri tartar. Erdoğan bir dönem Fidan için ‘sır küpüm’ demişti. Çünkü, artık şimdi kendisi Erdoğan’ın suç ortağı ve suç makinesi haline gelmiş bir bürokrat.