Samanyoluhaber.com yazarı Murat Çetin seçimler sonrası Kürt hareketini analiz etti.
MURAT ÇETİN
Mayıs 2023 seçimleri beklenilenin aksine Cumhur İttifakı’nda değil Millet ittifakı ve HDP’de taşları yerinden oynattı. 2018 seçimlerinde yüzde 11’e kadar ulaşan HDP, Mayıs 2023 seçimlerinde yüzde 8’e geriledi. HDP’nin oy kaybına ilişkin şu tespitleri yapmak mümkün; 2018 Cumhurbaşkanlığı ve 2019 yerel seçimlerinde HDP seçmenin CHP’li adaylara oy vermesi özellikle şehirli ve genç HDP seçmeninde CHP’li adaya oy verme davranışı geliştirdi. Seçim barajının yüzde 10’dan yüzde 7’ye düşmesi de HDP seçmeni üzerinde bir rehavete neden oldu. HDP’nin aşırı Türk solunun temsilcisi haline gelen Türkiye İşçi Partisi (TİP)’ne siyasi alan açması da HDP seçmeninin tepkisi çekti. HDP’nin Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde de kendi adayını çıkaramaması da Kürt seçmen üzerinde negatif bir etki oluşturdu. HDP eski genel başkanı Demirtaş’ın “Cumhurbaşkanı adayı olmak istedim ancak HDP yönetimi karşı çıktı” açıklamasını HDP’ye yönelik önemli bir eleştiri.
Selahattin Demirtaş, Kürt hareketi ve siyasetinde önemli bir isim ve önemli olduğu kadar da varlığı heba edilemeyecek bir isim. Zira Demirtaş, Kürt hareketinin terör zemininden siyaset zeminine taşımak için çok çaba sarf ediyor. Ve bedelini de 7 yıla yakın bir süredir hapiste olmakla ödüyor. Zaman elbet döner ve tüm tutsaklar gibi Demirtaş da bırakılır ve yeniden siyaset sahnesine döner. Bunun yanında önce hafta aktif siyasi bırakma kararını açıklayan Demirtaş’ın bu tavrını konjonktürel olarak görüyorum. Bana göre Demirtaş bu kararı ile seçimlerde aktif bir kampanya yürütemeyen HDP yöntemine mesaj vermeyi amaçlıyor. Demirtaş için yakın gelecek zamanda nasıl siyasi tablo ortaya çıkacağını bilmiyoruz ama HDP’nin önünde aşması gereken bir Mart 2024 yerel seçimleri bulunuyor. Bu nedenle ister HDP’nin kendisine çeki düzen vermesi gerekiyor. Kuşkusuz HDP’nin Doğu ve Güneydoğu illerinde güçlü olduğu bir gerçek. HDP şu veya bu şekilde bölgede en az 5-6 ilin belediye başkanlığını alıyor ancak bu defa karşısına kayyım atamaları çıkıyor. Bu nedenle HDP’nin belediye başkanlığına aday göstereceği isimleri çok iyi belirlemesi gerekiyor.
Kürt hareketini nasıl süreç bekliyor?
HDP’nin temsil ettiği siyasi zemin mi güçlenecek yoksa PKK’nın temsil ettiği terör zemini mi? Bu durum hem Türkiye, hem de Kürt hareketi açısından çok önemli. İçişleri Bakanlığı verilerine göre Türkiye içindeki PKK’lı militan sayısı 100’ün altına düştü. Irak ve Suriye’nin kuzeyinde ne kadar PKK’lı olduğuna ilişkin net bir veri yok ancak tahminler 3 binin üzerinde olduğu yönünde.
Son dönemlerde özellikle Suriye’nin kuzeyinden kaynaklı PKK terör saldırıları sürse de Şubat 2023 Kahramanmaraş depremi ile eylemsizlik kararı alan PKK bundan geri adım atmadı. PKK’nın eylemlere başlaması AKP lideri Erdoğan’ın bundan sonra Kürt hareketine yönelik nasıl bir tavır sergileyeceği ile doğrudan ilintili. Erdoğan’ın seçimleri kazandığı gün HDP eski eş genel başkanı Demirtaş’a yönelik sert sözleri ve on binlerce AKP’li seçmenin Selahattin Demirtaş’a atfen "Selo’ya idam” sloganı atmaları çok önemli. AKP seçmeninin “Selo”ya idam” sloganları AKP lideri Erdoğan’ın Kürt hareketine yönelik sürdürdüğü sert politikayı daha da ileri götüreceği anlamına geliyor. Demirtaş’ın AKP’lilerin “Selo’ya idam” sloganlarına “Siz benim ceketimi bile asamazsınız” sözleri ile karşılık vermesi açıkça bir karşı resttir.
AKP iktidarının güvenlikçi politikaları devam ettiği sürece PKK silah bırakmaz. Zira PKK, elindeki silahı AKP iktidarı ve güvenlik güçlerine karşı caydırıcı bir güç olarak görüyor. PKK’nın silah bırakmaması da Kürt hareketinde bir bölünmeye de neden olmaz. Zira şimdiye kadar PKK, Kürt hareketinin merkezinde bir yapı oldu. PKK’nın silah bırakması sadece AKP iktidarının değil devletin Kürtlerin sorunlarını gerçekten çözmesi ile mümkün olur. Bu sorunları çözülmesi için de sürecin nasıl olacağına ilişkin bir zaman sunmak zor.
Silah bırakmasa da PKK’nın Şubat 2023’den bu yana sürdürdüğü eylemsizlik kararını uzatması mümkün. Zira Kürt hareketinin önünde daha önemli olan Mart 2024 tarihinde yapılacak olan yerel seçimler bulunuyor. HDP, 2019 yerel seçimlerinde kazandığı belediyelere atanan kayyım dönemine son vermek istiyor. PKK’nın yeniden eyleme başlaması HDP’yi yerel seçim sürecinde zor durumda bırakır. PKK’nın Mart 2024 yerel seçimler öncesinde eylemlere başlaması AKP iktidarının da işine gelmez. Zira Tayyip Erdoğan’ın çözmesi gereken bir ekonomik kriz var. AKP lideri Erdoğan, ekonomik krizin neden olduğu geçim sıkıntısının yanında halkın bir de güvenlik sorunu yaşamasını istemez. Erdoğan, PKK terör eylemi yapmasa da Mayıs 2023 seçimlerinde kitleleri kutuplaştırmada “terör” kartını çok iyi kullandı.
Şunu unutmamak gerekiyor; PKK, kendi tarihi süreci içinde bazı gerekçelerle silah bırakmaya yanaşmadı. Birinci neden; PKK lideri Abdullah Öcalan, Kürt hareketinde bütün insiyatifin HDP’de olmasını istemedi ve hala istemiyor. PKK’nın silah bırakmaya yanaşmamasındaki ikinci neden; Türkiye’de iktidarların güvenlikçi politikaları sürdürmesi oldu. Üçüncü neden; PKK lideri Öcalan’ın 1999 yakalanarak İmralı adasına konması sonrası da PKK’nın silah bırakmama gerekçeleri arasında girdi. Dördüncü neden; 21 yıldır iktidarda bulunan AKP lideri Erdoğan’ın Kürt hareketine yönelik konjonktürel çıkara dayalı zıt politikaları da PKK’yı silah bırakma konusunda ayrıca isteksiz kılıyor. AKP’nin 2011’de başlattığı Çözüm Süreci’nin Şubat 2015’te bizzat AKP lideri Erdoğan tarafından sonlandırılması Kürt hareketinde AKP iktidarına olan güvensizliği arttırdı. Bu süreçte eski HDP eş genel başkanı Demirtaş ile birlikte birçok HDP’linin tutuklandığını unutmamak gerekiyor.
PKK’nın yakın zamanda (1-2 yıl) silah bırakması zor. PKK’nın silah bırakmaması Kürt hareketinde bir kırılma veya bölünmeye de neden olmaz. Aslında PKK-HDP ilişkisi tam bir sarmala dönüşmüş durumda. HDP, Kürt hareketinde siyasi açıdan ne kadar güçlü olursa olsun PKK’yı dışlaması mümkün değil.
Nitekim HDP’nin PKK’yı dışlamasının o kadar kolay olmayacağı PKK’nın Mersin saldırısı (Eylül 2022) sonrası ortaya çıktı. HDP eski eş genel başkanı Demirtaş, saldırı sonrası PKK’yı sert eleştirdi ve Demirtaş’ın bu eleştirisi “Kürt hareketi bölünüyor mu ?” tartışmalarına neden oldu. Demirtaş 3 Ekim 2022’de “Biz demokratik siyasette ısrarcıyız’ söyleminden, HDP'den ve Kürt siyasetinden "ayrışma" polemiği çıkarmak çok zorlama bir çabadır, tamamen anlamsızdır” açıklamasını yapmak zorunda kaldı. Demirtaş’ın bu açıklaması PKK’nın Kürt hareketi içindeki gücünü göstermesi açısından önemli. PKK da sahip olduğu silahlı gücüne karşılık, HDP’yi dışlayamıyor. Zira HDP’nin Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da ciddi bir Kürt seçmen tabanı bulunuyor. Bu Kürt seçmen tabanı Kürt hareketinin siyasi zeminde yapılmasını istiyor. Kürt seçmenin yüzde 70’i PKK’nın silah bırakmasını ve Kürt hareketinin siyasi zeminde ilerlemesini istiyor. Kürt seçmenin kalan yüzde 30’u ise PKK’nın eylem yapmasını ancak buna karşın PKK’nın elindeki silahı bırakmasını da istemiyor. Yüzde 30’lık Kürt seçmen AKP iktidarı ve güvenlik güçlerine güvenmiyor.
Gelinen noktada; HDP, ne PKK’yı dışlayabiliyor ne de PKK ile yapabiliyor. Benzer bir durum PKK için de geçerli. PKK yönetimi de HDP’yi Kürt hareketinden dışlayamıyor ve bir anlamda HDP’siz Kürt hareketini yönetemiyor. Tutuklu olan PKK lideri Öcalan’a yönelik uygulanan tecrit de PKK’nın Kürt hareketinde dominant olmasını engelleyen bir durum. Bundan en karlı çıkan taraf ise AKP iktidarı ve lideri Erdoğan oluyor. Şimdilik….