Hoca Ahmed Yesevi, 850. ölüm yıldönümünde Sultangazi Belediyesi'nin ev sahipliğinde düzenlenen programla anıldı. Programda konuşan Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, Ahmed Yesevi'nin yolundan gidenlerin zihinleri ve gönülleri birleştirerek sınırları fiilen anlamsız hale getireceklerini söyledi.
UNESCO Türkiye Temsilciliği ve Ahmet Yesevi Üniversitesi tarafından Hoca Ahmed Yesevi Kültür Merkezi'nde ortaklaşa düzenlenen program Kur'an-ı Kerim tilavetiyle başladı. Öncesinde Hoca Ahmed Yesevi'nin sözlerinden oluşan resim sergisinin de açıldığı programda konuşan Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, günümüz dünyasının kim güçlü ise onun sözünün geçtiği bir dünya olduğunu söyledi.
Güçlü olanın borusunun öttüğü bir dünya ile karşı karşıya olunduğunu vurgulayan Kurtulmuş, "Dünyada insani krizler var. Göçmen krizleri var. Hadi gel çöz göçmen krizini. Birkaç bin göçmen aldıkları zaman, 'Eyvah, yandık bittik" diyerek, materyalist bir anlayışla, her göçmeni bir yük olarak gören bir anlayışla bakarsanız göçmen krizini çözemezsiniz. Ama bu ülkenin çocukları, Hoca Ahmed Yesevi'nin ve bu mürşidlerin izinden giden bu halk 3 milyona yakın Suriyeli ve Iraklı'ya kapsını açtı. Çünkü bizim kültürümüzde 'Tanrı misafiri' diye bir laf var. Çünkü bizim kültürümüzde 'Ensar, Muhacir kardeşliği diye bir şey var. Bunu hiçbir batılı mektepte okutmazlar. Hiçbir batılı lisanda da 'Tanrı Misafiri'nin karşılığını bulamazsınız. Göçleri önlemek için önce işgalleri önleyin. Baskıları önleyin. Elinde güç olanın herksin ensesinde boza pişirdiği bir dünya sistemini değiştirmeyi deneyin. Amerika'nın, Rusya'nın, büyük güçlerin, arkasını kim bunlara dayarsa istediği şekilde zulmettiği bir dünya olmasını önleyin. Bunu önleyecek her türlü gücünüz var. Ama bunu önleyecek sözünüz yok. Bunu önleyecek gönlünüz yok. Bunu önleyecek diliniz yok" diye konuştu.
"YARIM KALAN BİR HESABI TAMAMLAMAK İSTİYORLAR"
Osmanlı'nın etnik kimlikler üzerinden bölündüğünü, bir asır sonra birilerinin yarım kalan bir hesabı kapatmaya çalıştığını vurgulayan Kurtulmuş, şunları söyledi: "Bir asır evvel, bu toprakları savaşın galibi olarak oturup yeniden dizayn edenler, bugünkü sıkıntılar yaşansın diye o gün hazırlıklarını yapıp gittiler. Önce insanları sınırlarını böldüler. Ardından gönüllerini ve zihinlerini böldüler. Önce insanlara etnik kimliklerini, 90'lardan bu yanda da mezhep kimliklerini öğretmeye çalışıyorlar. İnsanları bu kimlikler üzerinden ayrıştırmaya çalışıyorlar. Onlar çünkü yarım kalan bir hesabı tamamlamak istiyorlar. Bu coğrafyayı yeniden çizip giderken, hiçbir ülkeyi bir diğerinden ayıran sınır tarihsel sınır değildir. Bizim Hakkari'nin Şırnak'ın dağlarını, niye o dağların üzerinden haritayı çizdiler. Bugünü düşündüğü için bu sınırları çizdiler. Ola ki bir gün gelir, bu ülkelerin insanları bu dağlarda birbirleriyle savaşır diye düşündüler. İnsanları etnik kimlikleri üzerinden, mezhep kimlikleri üzerinden, sınıf kimlikleri üzerinden böldüler. Bize de bir asır evvel bunu yaptılar. şimdilerde bunu derinleştirerek yapmaya çalışıyorlar. Biz de tam tersini yapacağız, önce zihinleri ve gönülleri birleştireceğiz ve Allah'ın izniyle ondan sonra sınırlarımızı fiilen anlamsız hale getireceğiz."
Çok sayıda davetlinin katıldığı programın sonunda Piyanist Tuluyhan Uğurlu, "Horasan'dan Anadolu'ya sevgi yansımaları" eserinin de yer aldığı bir konser verdi. Program çıkışında davetlilere Ahmet Yesevi Üniversitesi'nce hazırlanan kitap hediye edildi.
Cihan CİHAN