Kutlu Adalı cinayeti soruşturmasında hukuki süreç nasıl işleyecek?

Sedat Peker'in iddialarının ardından Kıbrıs'ta Kutlu Adalı cinayeti soruşturması yeniden başlayacak mı?
Hakkında "organize suç örgütü yöneticisi ve üyesi olmak" suçlamasıyla soruşturma başlatılan ve yakalama kararı çıkarılan Sedat Peker'in iddialarının ardından Kuzey Kıbrıs'ta Kutlu Adalı cinayetinin yeniden soruşturulması talep ediliyor. Sürecin nasıl ilerleyeceği konusunda, Türkiye'deki makamların atacağı adımlar belirleyici rol oynayacak.

Kuzey Kıbrıs Başbakanı Ersan Saner, ortaya atılan yeni iddialar hakkında Polis Genel Müdürü ve Başsavcı ile görüştüğünü açıkladı.

Kuzey Kıbrıs Cumhuriyet Meclisi'ndeki siyasi partiler, iddiaların "ihbar" olarak kabul edilmesini istiyor. Süreci takip etmek için Meclis Araştırma Komitesi kurulması, Meclis'te oy birliğiyle kabul edildi.

Türkiye ve Kuzey Kıbrıs arasındaki Adli Yardımlaşma Protokolü gereğince, Kuzey Kıbrıs'ta açılan bir davayla ilgili Türk vatandaşları sorgulanabiliyor. Ancak Ankara ile Lefkoşa arasında nasıl bir eşgüdüm kurulacağı henüz belirsiz.

BBC Türkçe'ye konuşan Kıbrıslı siyasetçi ve yazarlar, cinayetle ilgili soruşturmada yol alabilmek için Türkiye'nin aktif bir rol alması gerektiğini söylüyor.

Gazeteci-yazar Kutlu Adalı, 6 Temmuz 1996'da Kıbrıs'ta öldürüldü. Sedat Peker, yayımladığı videolarda eski İçişleri Bakanı Mehmet Ağar'ın Adalı'yı öldürtmek için kendisinden tetikçi talep ettiğini öne sürdü.


Peker, bu talep üzerine kardeşi Atilla Peker'i Kıbrıs'a gönderdiğini ancak sonradan Korkut Eken ile görüştüğünde "başka bir ekibin Adalı'yı öldürdüğünün söylendiğini" iddia etti.

Korkut Eken, Sözcü gazetesinden Saygı Öztürk'e yaptığı açıklamada Atilla Peker ile o dönem Kıbrıs'ta bulunduğunu kabul etti ancak Kutlu Adalı'yı tanımadığını, öldürülmesiyle alakası olmadığını ileri sürdü.

"Kıbrıs'taki PKK faaliyetlerini takip etmek için adaya gittik" diyen Korkut Eken, şunları ifade etti:

"Kutlu Adalı'yı tanımıyorum ki hakkında bir kelime konuşayım. Olayın araştırılması için suç duyurusunda bulunacağım. Kutlu Adalı olayının faillerini bilenler, benim de bir ilgim olmadığını biliyorlardır."

Kıbrıs kamuoyu, tüm bu iddiaların ardından, 25 yıl karanlıkta kalan cinayetin aydınlatılması için atılabilecek adımları tartışıyor.

Ana muhalefette Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Milletvekili Asım Akansoy, Kıbrıs'ta dosyaların zaman aşımına uğramasının söz konusu olmadığını, kapanmış dosyanın yeniden açılabileceğini söyledi:

"Şu ana kadar yaptığımız baskıyla, yetkililer dosyanın yeniden açılması noktasına geldi. Türkiye ile KKTC arasında Adli Yardımlaşma Protokolü var. Buna göre devletler, açtıkları herhangi bir dava ile ilgili karşı tarafın vatandaşını sorgulayabilirler.

"KKTC'nin bu kadar büyük bir soruşturmayı kendi başına çözebilmesi zordur. Konu çok derin. Türkiye'nin şu anki İçişleri Bakanı'nın ve Cumhurbaşkanı'nın iradesi çok önemlidir. O irade Türkiye'de gösterilmezse burada kendi başımıza sonuç alıcı bir sürece girebileceğimizi beklemiyorum."

İktidarın büyük ortağı Ulusal Birlik Partisi (UBP) Milletvekili Oğuzhan Hasipoğlu da, Meclis'te araştırma komisyonu kurulmasını desteklediklerini vurguladı:

"Açıklamalar ışığında yeni bilgiler çıkarsa biz de üzerimize düşeni yaparız. Adli yardımlaşma, iki taraf arasında mutlaka sağlanacaktır."

Kıbrıs'taki yasalara göre, soruşturmaları Başsavcılık değil, polis üstleniyor. Başsavcılık ise soruşturmalara refakat ediyor.

1996'da cinayetle ilgili tahkikatı yapan polis Ahmet Soyalan, bugün Kuzey Kıbrıs'ta Polis Genel Müdürü olarak görev yapıyor. O dönem yürütülen soruşturma, sonuç alınamadan kapanmıştı.

Adalı Ailesi'nin başvurusu sonucu, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), "Kutlu Adalı cinayeti hakkında yeterli ve inandırıcı araştırma yapılmadığı" gerekçesi ile 31 Mart 2005'te Türkiye'yi mahkum ederek 95 bin Euro para cezasına çarptırmıştı.

Kutlu Adalı'nın yakın arkadaşlarından Kıbrıslı yazar Dr. Ahmet An, cinayetin aydınlatılması konusunda beklentilerinin düşük olduğunu ancak iddialarda adı geçen eski İçişleri Bakanı Mehmet Ağar'ın konuşabileceği görüşünde:

"Belki Mehmet Ağar bilgi verebilir, 'Bu adamı şu nedenle öldürdük' diyebilir. Ama ben bir şey çıkacağını zannetmiyorum. Türkiye demokratik bir ülke değil. Nasıl araştıracaklar? Demokratik bir ülke olsa zamanında veriler gelirdi. Türkiye'deki bataklık kurutulmadan buradaki su birikintisi zor temizlenir."
27 Mayıs 2021 17:29
DİĞER HABERLER