Süleymaniye Vakfı Din ve Fıtrat Araştırmaları Merkezi, "Kutup Bölgelerinde Namaz Vakitleri" konusunu yerinde tespit için bilim heyeti gönderdi.
Süleymaniye Vakfı Başkanı Prof. Dr. Abdülaziz Bayındır, Doç. Dr. Servet Bayındır ve teknik ekibin yer aldığı heyete, İstanbul Üniversitesi Astronomi ve Uzay Bilimleri Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Adnan Ökten de bilimsel danışmanlık yaptı. İki gün bölgede kalan heyet bilimsel veriler ışığında namaz vakti hesaplamalarını gerçekleştirerek bu bölgelerde 5 vakit namazın kılınabileceğini ispat etti. Heyetin tüm çalışmaları bilimsel çalışmanın tamamlanması amacıyla kameraya kaydedildi.
Tromso'da yapılan bilimsel çalışmalar Süleymaniye Vakfı Din ve Fıtrat Araştırmaları Merkezi'nde düzenlenen basın toplantısıyla kamuoyuna duyuruldu. Toplantıya heyette yer alan Prof. Dr. Abdülaziz Bayındır, Doç. Dr. Servet Bayındır ve Astronom Prof. Dr. Adnan Ökten katıldı.
Kutup bölgesinde namaz vakitleri konusunun öteden beri özellikle internet ortamında en çok tartışılan konulardan birisi olduğunu dile getiren Prof. Dr. Servet Bayındır, güneşin doğmadığı ve insanların yaşadığı en kuzey bölgelerinden birisi olan Tromso'ya ekip olarak gittiklerini söyledi.
Güneşin doğmadığı zamanlarda namaz vakitlerinin nasıl olabileceğine dair bizzat gözlem yapmak üzere gittiklerini anlatan Servet Bayındır, "5 vakit namazın 5'i de Türkiye'de hangi koşullara göre tespit ediliyorsa, orada da aynı koşullara göre tespit ediliyor. Küçücük bir fark var, orada sabahleyin güneşin doğuşu, akşam da batışı görülemiyor." dedi.
SONUÇLAR KUR'AN AYETLERİYLE BİREBİR UYUYOR
Derin vadilerde de buna benzer bir şekilde güneşin doğuş ve batışının görülemediğini dile getiren Bayındır, "Böyle yerlerde güneşin doğuşunun tespiti, doğu tarafında güneşin doğmuş görebilmek için batı tarafında aydınlığın başlaması esas alınır. Batıda aydınlığın başlamasını gördüğünüz de dersiniz ki "güneş doğmuş". Bu kriteri bir Tromso'da gördük. Oradaki güneşin gözükmemesi tıpkı, Türkiye yada başka bir yerde dağın arkasında güneşin kaybolması gibi." diye konuştu.
Yaptıkları tespitleri Kur'an-ı Kerim'deki ayetlerden örnekler vererek açıklayan Bayındır, "Şu ana kadar ilk defa, hem astronomi, hem İslami konuda ve teknik konularda uzman bir ekip Tromso'ya gittik ve bu gözlemleri yaptık. Bunun en önemli tarafının bu gözlemlerde varılan sonuçların Kur'an ayetleriyle birebir örtüşmesidir." diye konuştu.
Tromso'da bir kısmı oranın yerli halkından olmak üzere yaklaşık 800 Müslüman bulunduğunu aktaran Bayındır, "Siz neye uyarak namaz kılıyorsunuz?" diye sorduklarında, "Burada namaz vakitleri uyuşmuyormuş. Biz Mekke'deki vakitlere uyarak namaz kılıyoruz" cevabını verdiklerini söyledi. Tromso'daki Müslümanlarla yaptıkları toplantıda burada da namaz vakitleri oluştuğunu anlattıklarını belirten Bayındır, bunu duyan kişilerin çok şaşırdıklarını belirtti.
Uzun araştırmalardan sonra Tromso'yu belirlediklerini belirten İstanbul Üniversitesi Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Niyazi Ökten, araştırmanın dini ve astronomik olmak üzere iki açıdan değerlendirilebileceğini söyledi.
Dini kriterlerin Süleymaniye Vakfı yetkilileri tarafından koyuduğunu kendilerinin ise astronomik açıdan bu kriterlerin oluşup oluşmadığını kontrol ettiğini anlatan Ökten, "Burada kriterleri belirledikleri anda bir astronom olarak güneşin nerede bulunduğunu ve ileride bir takvim yapılacaksa buna benzer bir çok gözlemi yapıp kanaat getirebilsek, her yere bunu uygulayabiliriz." diye konuştu.
DİYANET YANLIŞ KRİTERLER KULLANIYOR
Açıklamaların ardından Prof. Dr. Abdülaziz Bayındır, basın mensuplarının sorularını cevapladı. Basın mensuplarının, Diyanet İşleri Başkanlığı'nın Tromso için hesapladığı namaz vakitlerini sorması üzerine Bayındır, kutup bölgesindeki namaz vakitleri konusunda şu ana kadar bir karşılaştırma yapmadıklarını söyledi.
Diyanet İşleri Başkanlığı'nın namaz vakitleri ile ilgili uyguladığı kriterlerin yanlış olduğunu savunan Bayındır, sözlerini şöyle sürdürdü: "Biz bu gözlemlerimizi bir süre daha devam ettireceğiz ve takvim ondan sonar belli olacak. Ben Diyanet İşleri Başkanlığı'nın ekipleriyle 3 yıl süreyle gözlem yaptım. O zaman da ben Diyanet İşleri Başkanlığı kriterlerinin yanlış olduğunu sürekli söylüyordum. Sadece Diyanet İşleri Başkanlığı değil tüm kuruluşlar o yanlış kriterlerden hareket ediyorlar. Noktasal olarak 'şu kadar saat sapma var' diyebilmemiz için çalışmalarımız sonlandırmamız gerekiyor."