Kuvvetler birliğine geçmenin faturası nasıl hissedilecek?

Samanyoluhaber.com yazarı ekonomist Tarık Ziya başkanlık referandumunun kabul edilmesini ekonomi penceresinden yorumladı.
Türkiye'de rejim değişikliği 1 milyon 250 bin oy farkla tahakkuk edecek. Yasama, yürütme ve yargının tek kişide toplanacağı sistem için yüz kişiden 51'i 'evet', 49'u 'hayır' dedi. Geçersiz kabul edilen reylerin sayısının evet ile hayır arasındaki farkın iki katı olduğunun, geçersiz reyler içinde hayır tercihinin fazlalığının iktidara göre mübalağa edilmemesi lazım. Teferruat bunlar!.. 

Yüksek Seçim Kurulu'nun mühürlenmemiş pusulaları son anda geçerli saymaya karar vermesini de konuşmanın manası yok. Devlet imkânları sonuna kadar kullanılarak halkı 'evet'e ikna etmeye çalışan iktidarın son düzlükte böyle itirazlara kulak kabartmasını beklemek aşırı saflık olur. 

ERDOĞAN HAYALİNE KAVUŞTU

Recep Tayyip Erdoğan'ın Türkiye'yi dilediği gibi idare etme hayali vardı. Bu uğurda sistemin yerle bir olmasını göze aldı. Medyayı, muhalefeti minderin dışına itince galibiyet kendiliğinden geldi.

Askerlerin kendileri için hazırlattığı 1982 Anayasası'nda bile yer almayan isme özel hükümler artık anayasaya girdi. Böylece Erdoğan'ın fiilî başkanlığı resmiyet kazanacak. Kararlarını kılıfına uydurmak için, muhalefeti, sivil toplum kuruluşlarını ve mahkemeleri ikna etmek için vakit kaybetmeyecek. Nasıl istiyorsa öyle idare edecek. 

Mahkeme de o. İdare de o. Yasama da o. Medya da o. İşadamı da o.

İki dudağı arasından çıkan kanun sayılacak. Yarım yamalak, kıl payı bir destekle partili cumhurbaşkanlığı hayaline kavuşsa da nihayetinde bunların ne ehemmiyeti var. 

Artık Osmanlı'nın bakiyesi Cumhuriyet'in ilk senelerinde Mustafa Kemal Atatürk'ün şahsında topladığı imtiyazlardan fazlasına sahip Erdoğan... Demokrasi ve insan haklarının o günden bugüne kat ettiği muazzam mesafeye rağmen halkın geleceğini kendi eli ile tek kişiye teslim etmesi hakikaten anlaşılması zor bir vak'aya işaret ediyor. 

YALANCI BAHAR HAVASINA KANMAYIN

Meydanlarda vaat edilen istikrarın uzun müddet geri gelmeyeceği günlere adım attık. Ekonomi krizde, Suriye eksenli gelişmelerin Türkiye'ye nasıl tesir edeceği meçhul. Kuvvetle ayrılığından kuvvetler birliğine geçmenin faturası bir anda hissedilmeyecek. 

İlk günlerde piyasada bahar havası esse de zannedildiğinin aksine ekonomide kriz derinleşecek. Hintli Herif'in sözü ABD Merkez Bankası FED'e geçmiyor henüz. ABD'nin faizleri artırdığı son üç senede TL ne oldu ise artış devam ettikçe aynı temayül devam edecektir. Üstüne üstlük şimdi erken seçim, başkanlık seçimi gibi Türkiye'nin derdine deva olmayacak meselelerle vakit kaybedeceğiz. Vatandaşın geçim derdi Erdoğan için öncelik olsaydı bu dönemde OHAL şartlarında bu değişikliğe gidilmezdi. 

AB İLE İPLER TAMAMEN KOPABİLİR

Erdoğan'ın vaat ettiği ve halktan onay aldığı sistemin Avrupa Birliği ile alakası yok. Hele hele idamın geri gelmesi halinde AB ile pamuk ipliğine bağlı münasebetler tamamen kopar. İhracatın yarısı AB'ye yapılırken, yatırımların yüzde 80'i Avrupa'dan geliyorken böyle bir kopuştan en fazla Türkiye zarar görecektir. 

Türkiye'nin bütün kazanımları birer birer kaybedilirken olup bitenlere hâlâ cemaat-AKP kavgası gibi bakanlara da geçmiş olsun. Erdoğan artık muhalif herkese ötekileştirilmenin ne demek olduğunu iliklerine kadar hissettirecek. Abdullah Gül, Ahmet Davutoğlu tasfiye listesinin başında yer alıyor. 

Her yenide olduğu gibi partili cumhurbaşkanlığında da ilk günler çabuk geçer... Akabinde yüzleşme başlar... 

Erdoğan'a yakın olanların ihya edileceği, uzak düşenlerin parya muamelesi göreceği Yeni Türkiye'de çok kimse nedamet duyacak duymasına da o vakit, Erdoğan'ın referandum akşamı zaferini kutlarken sarf ettiği gibi atı al an çoktan Üsküdar'ı geçmiş olacak.

TARIK ZİYA
17 Nisan 2017 14:01
DİĞER HABERLER