Kuzey Irak petrolleri ve soru işaretleri

Kuzey Irak petrolleri ve soru işaretleri
Tarihler 29 Kasım 2013’ü gösterdiğinde Türkiye ve Kürdistan ilişkilerinde yeni bir sayfa açıldı.

Ankara ve Erbil o gün uzun süredir üzerinde çalıştıkları bir dizi enerji anlaşması imzaladı. 50 yıl geçerli olan tarihi anlaşma Kürt petrolü ve gazının uluslararası pazara çıkışını düzenliyordu. Beklendiği gibi, Erbil'i ‘bağımsızlık peşinde olmak’la suçlayan Bağdat çok sert tepki gösterdi. Maliki hükümeti, Türkiye'yi de ‘Irak'ın egemenlik haklarına müdahale etmek’le suçladı ama ok yaydan çıkmış, Ankara Mart 2014’te sözleşme formatlı anlaşmaya yenilerini eklemişti. Hedef büyüktü; Türkiye bu anlaşma ile bir yandan devasa enerji açığını Kürdistan'dan gelen petrol ve doğalgaz ile kapatacak bir yandan da Bağdat'tan her gün biraz daha uzaklaşan Kürt yönetimiyle kader ortaklığı yapacaktı.

PETROL SATIŞINDA DENETİM SAĞLANAMADI

Anlaşma bölge ülkelerini hareketlendirdi. Beklendiği gibi İran devreye girdi ve aynı anlaşmanın kendileriyle de yapılamasını istedi. (Birçok Kürt yetkili, Erbil'e yönelik İŞİD tehdidi belirir belirmez İran'ın Kürt yönetimine silah desteği sağlamasını Ankara'dan rol çalma hamlesi olarak görüyor.) Maliki hükümeti, 2014 bütçesinin onaylanmamasını gerekçe göstererek Irak Anayasası’na göre Erbil'e akan para musluklarını kapattı, Kürtlerin yüzde 17'lik bütçe payını kesti. Bu adım Erbil için tehlike çanlarının çalması demekti. Ancak Barzani'nin pes etmeye niyeti yoktu. Kürt yönetimi elindeki en önemli kozu sahaya sürdü ve Bağdat'tan bağımsız petrol satışına başlayacaklarını açıkladı.

IŞİD ile savaş halindeki Peşmerge güçleri dâhil, yaklaşık 1,4 milyon memurun 700 milyon doları bulan maaşlarını bile ödemekte zorlanan Kürdistan hükümeti, kendi bölgesinde çıkarılan petrolün vanalarını açtı. Yıllardır tankerlerle karayolundan Türkiye ve İran'a satılan ham petrol artık boru hattından çok daha büyük miktarlarda sevk edilecekti. Musul'un düşmesinden sonra IŞİD tehdidi altındaki Kerkük'ün de Peşmerge’nin kontrolüne girmesi Kürt yönetimi için yeni fırsat doğurdu. Artık buradaki petrol kuyuları da Erbil'in hâkimiyetindeydi. Kürt yönetimi, Bağdat'la varılan anlaşma gereği Kerkük-Yumurtalık boru hattına akan petrolün yüzde 17'sini karşılamakla kalmadı, yeni boru hattı ile kapasitesini artırdı ve Ceyhan'a petrol basmaya başladı. Kürt petrolü yüklü tankerler, Akdeniz'de hatta Atlantik'te dolaşmaya, müşteri aramaya çıktı. İşte o zaman Kürt petrolü dünya gündemine bomba gibi düştü. O kadar ki, Aralık 2014'te yapılan Kürt petrolü konferansına 850 petrol şirketi katıldı.

Kürt petrolü gerçekten de bölge ve Türkiye için büyük bir fırsattı. Bu petrol 'şeffaf ve denetlenebilir bir satış mekanizmasıyla' hem Erbil'in ayakta kalmasını sağlayabilir hem de Türkiye için büyük bir fırsat olabilirdi. Fakat olmadı. Enerji Bakanı Taner Yıldız'ın anlaşma ile kurulacağını söylediği uluslararası denetimlere açık şeffaf bir mekanizma bir türlü kurulamadı. Bugün Kürt petrolünü kimlerin sattığı, kime, kaça sattığı, Türkiye'nin bu satıştan ne kazanç sağladığı meçhul (Bakan Yıldız varil başına sadece 1 dolar olduğunu açıklamıştı). Kamuoyu, Kürt petrolünü uluslararası pazara çıkaran yerli ve yabancı şirketlerin ismini ancak Bağdat'ın Uluslararası Tahkim’e yaptığı şikâyet sayesinde öğrenebildi.

Diğer yandan Ankara-Erbil-Bağdat arasında uzun süre pazarlık konusu olan petrol paralarının nereye yattığı/yatacağı konusunda da şeffaflık yok. Tarafların Halkbank üzerinde anlaştığı açıklanmıştı. Hatta Enerji Bakanı Yıldız, Ağustos 2014'te Kürdistan'ın Haziran 2014'te yaptığı ilk bağımsız petrol satışından elde edilen 97 milyon doların 93 milyonunun Halkbank'taki hesaba yatırıldığını, Ekim 2014'te ise miktarın 700 milyon doları bulduğunu açıklamıştı. Ancak Mart 2015 itibarıyla Kürt petrolünden elde edilen miktarın ne olduğu tam anlamıyla sır.

Bakan Yıldız, 26 Mart'ta sadece 2015'in ilk 3 ayında Kürdistan'dan 47 milyon varil petrol aktığını açıkladı. Kürt yönetimi bu miktarı daha da artırmaktan yana. Çünkü Bağdat son 1 yılda kendilerine sadece 1 milyar dolar ödeme yaptığı için başka seçenekleri yok. Bu yüzden Erbil'de görüştüğümüz Kürt yetkililer, “Bize petrol parası gelsin de, kim satarsa satsın. Çünkü maaşları 3 ay daha düzenli ödeyemezsek sosyal patlama yaşanır ve hükümet krizi çıkar.” diyor.

ŞİRKETLER VE KOMİSYONCULAR KAZANIYOR

Bölgesel şartlar sebebiyle Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nde (KBY) petrol satışını izleyip denetleyecek bir mekanizma yok. Bugün işleyen en sağlıklı denetleme mekanizması Kürdistan Meclisi. Meclis Doğal Kaynaklar Komisyonu, belirli aralıklarla petrol satışındaki tek yetkili isim Doğal Kaynaklar Bakanı Aşti Hawrami'den bilgi alıyor. Petrol satışındaki resmi verileri ve sürecin nasıl işlediğini sorduğumuz Komisyon Başkanı Şerko Cevdet şu bilgileri veriyor: “Kürdistan büyük bir ekonomik kriz içinde olduğu için Kürt petrolü çok ucuza satılıyor. Ocak 2015 itibarıyla 34 milyon varil petrol satıldı. Bunun değeri yaklaşık 2,5 milyar dolar kadar. Bağdat bu petrol satışından elde edilen paradan pay istiyor. Kürdistan ise Bağdat'a ‘Sen önce benim bütçe payımı gönder’ diye karşı çıkıyor. Petrol şirketleri ve bazı komisyoncular büyük paralar kazanıyor. Kimse bunların ortaya çıkmasını istemiyor.”

Cevdet'e göre, Kürt petrolünün satışının şeffaflaşması için önce Bağdat'la yaşanan anlaşmazlığın çözüme kavuşturulması gerek. Ancak krizin yakın zamanda çözüleceği konusunda da pek umut yok: “Kürdistan hükümeti ile Bağdat, 2 Aralık 2014'te Kürdistan'ın günlük 300 bin varil Kerkük’ten, 150 bin varil de öteki bölgelerden petrol göndermesi için anlaşmaya vardı. Ancak Bağdat 28 Ocak 2015’te bu petrolü göndermediği gerekçesiyle Kürdistan hükümetine yüzde 17'lik bütçe payını göndermeyeceğini açıkladı. Kürdistan, kapasite artırarak bu açığı yıl içinde kapatacağını bildirmesine rağmen karar değişmedi. Bu yüzden elimizdeki petrolü satmaktan başka çaremiz yok.”

Şerko Cevdet'in anlattıklarına göre, Ocak 2015 sonu itibarıyla Kürt bölgesinin petrol çıkarma kapasitesi günde 400 bin varile ulaştı. Bu petrolün 150 bin varili iç tüketime gidiyor. 250 bin varili ise Bağdat'la varılan anlaşma gereği Ceyhan boru hattına akıyor. Bu petrolün bir kısmı, Kürdistan'ın ülkede petrol çıkaran bazı şirketlerden aldığı borca karşılık olarak verilmiş. Bu şirketler hangileri? Cevdet, “Petrol borsasından çok sayıda şirket var. Hükümetin bu şirketlerin çoğuna borcu var.” diyor. Kürt bölgesinde 19 ülkeden 30'dan fazla şirketin petrol çıkardığı dikkate alınırsa satışın kısa sürede şeffaflaşması ve denetim altına alınması zor görünüyor.

HALKBANK, PARA TRANSFERİNİ GECİKTİRDİ

Doğal Kaynaklar Komisyonu Başkanı Cevdet'in petrol paralarının nereye yattığı konusunda verdiği bilgiler, Türkiye Enerji Bakanı Yıldız'ın söyledikleriyle uyuşmuyor. Yıldız'ın “Halkbank'ta biriken, hem Bağdat'a dekont edilen hem de Erbil'in bilgisinde bulunan paralardır. Kargolar gittikçe onların paraları da Halkbank'a yatırılacak.” sözlerine itiraz ediyor Cevdet. Onun Halkbank'la ilgili söyledikleri, “17 Aralık yolsuzluk soruşturmasına yol açan İran doğalgazıyla ilgili usulsüzlükler, Kürt petrolü konusunda da mı yaşanıyor?” sorusunu gündeme getiriyor. Şöyle devam ediyor Cevdet: “Halkbank'ta Kürdistan'ın kendi hesabı var, doğru. Petrol paraları sadece oraya yatıyordu. Ama şu an para sadece Halkbank'ta toplanmıyor. Halkbank'ın para transfer şartları çok elverişli olmadığı için ABD ve Almanya'da iki yeni hesap açıldı. Para daha hızlı transfer ediliyor. Halkbank nakit sıkıntısı gerekçesiyle parayı geç transfer ediyordu. Bu yüzden başka hesaplar açıldı.”

Cevdet'in sözlerine bakılırsa Halkbank'ta biriken paraların akıbeti Kürt Meclisi için bile meçhul: “Halkbank'ta biriken paranın ne kadarı çekildi bilmiyoruz. Paranın faizi ne kadardır, onu da bilmiyoruz.” Cevdet, “Ankara, Kürt petrolünün satışına neden bu kadar müdahil?” soruma ise imalı bir cevap veriyor: “Irak hükümetinin Ceyhan'da 18 deposu var. Kürdistan Ankara ile anlaştı ve bu depoların 9'u bize kiralandı. Petrol burada depolanıyor. Türkiye hem nakil ve depo kirası geliri elde ediyor hem de petrole müşteri buluyor. Hatta ben Doğal Kaynaklar Bakanı Hawrami'ye ‘Türkiye'nin Enerji Bakanı açıklama yapmasa Ceyhan'dan ne kadar petrol satıldı, kaç para yattı haberimiz olmayacak. Siz niye bilgi vermiyorsunuz?' diye sordum. O da, ‘Para geliyor ya önemli olan bu' diyerek geçiştirdi.”

KÜRT PETROLÜ REZERVİ 45 MİLYAR VARİL

Irak, 143 milyar varil ile dünya petrol rezervlerinin yüzde 8,7’sine, bölge rezervlerinin yüzde 20’sine sahip. Bu petrolün 45 milyar varili Kürt bölgesinde. Kerkük-Yumurtalık hattından günlük 550 bin varil petrol akıyor. Bunun 300 bin varili Kerkük’ten, kalan miktar ise Kürt bölgelerinden sağlanıyor.



ZAMAN

01 Nisan 2015 07:56
DİĞER HABERLER