Almanya’nın başkenti Berlin, Birleşmiş Milletler’in (BM) desteğiyle bugün ikinci kez Libya Konferansı’na ev sahipliği yapıyor.
Almanya Dışişleri Bakanı Heiko Maas ve Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres’in liderliğinde düzenlenecek zirvede Libya, Başkanlık Konseyi Başkanı Muhammed Menfi ve Başbakan Abdulhamid Dibeybe tarafından temsil edilirken, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu da konferansın katılımcıları arasında olacak.
Almanya Dışişleri Bakanlığı binasında özel güvenlik önlemleri alınarak düzenlenecek konferansa ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken ve Libya sorununa müdahil ülkelerin dışişleri bakanları da katılacak.
Geçen yıl Ocak ayında yapılan ilk Libya Konferansında olduğu gibi bu toplantının da ana gündem maddesi yabancı askerler ve paralı savaşçıların ülkeden çekilmesi, ülkede yabancı aktörlerin nüfuzuna ve silah sevkiyatına son verilmesi. Diğer bir önemli gündem maddesi ise 24 Aralık’ta yapılacak seçim ve seçime yönelik hazırlıklar olacak.
Bunun yanı sıra onferansta, BM Güvenlik Konseyi (BMGK) tarafından uygulanan silah ambargosuna uyma çağrısının yinelenmesi ve ülkede güvenlik güçlerinin birleştirilmesine ilişkin bağlayıcı kararlar alınması öngörülüyor.
EV SAHİBİ ALMANYA’DAN YABANCI ASKERLERİN ÇEKİLMESİ ÇAĞRISI
Konferansta Libya‘daki yabancı askeri güçlerin çekilmesi konusunun ağırlıklı olarak konuşulacağını ve bu yöndeki planları netleştirmeyi amaçladığını belirten Almanya Dışişleri Bakanı Maas, paralı askerlerin ülkeden çekilmesi sürecinin ilk konferansta uzlaşıldığı gibi gerçekleştirilmemesini eleştirdi.
Sıklıkla paralı askerler dahil olmak üzere tüm dış güçlerin Libya topraklarından geri çekilmesini gündeme getiren Maas, “Berlin’de verilen sözler yerine getirilmedi. Libya’nın tekrar kendini idare edebilen bir ülke olmasını arzuluyorsak, orada bulunan yabancı güçlerin ülkeyi terk etmesi ivedilikle gerekiyor” diye konuştu.
ABD’nin Libya Özel Temsilcisi Richard Norland da Pazartesi günü gazetecilere yaptığı açıklamada konferansta yabancı güçlerin Libya’dan çekilmesi konusunun öne çıkacağını belirtti.
BM verilerine göre ülkede geçen yılın Aralık ayı itibarıyla yaklaşık 20 bin yabancı paralı asker bulunuyor. Ancak Ekim ayında imzalanan ateşkes anlaşmasıyla tanınan üç aylık mühlete ve art arda yapılan çağrılara rağmen yabancı savaşçı sayısında önemli bir azalma olmadığı belirtiliyor. Yabancı savaşçıların büyük bölümünü Sudan ve Çad’dan gelen paralı askerler oluşturuyor. Rus Wagner güçleri de bölgede faal. Ancak Moskova bu paralı askerlerle bir bağlantısı olduğu suçlamalarını reddediyor.
GÖZLER TÜRKİYE’DE OLACAK
Türkiye ise diğer ülkelerden farklı olarak ülkede doğrudan resmi askeri varlığa sahip. Türk askerlerinin Libya’daki varlığı, 27 Kasım 2019’da dönemin meşru Ulusal Mutabakat Hükümeti (UMH) ile imzalanan Güvenlik ve Askeri İşbirliği Mutabakatı’na dayanıyor. Ankara bu nedenle yabancı askerlerin çekilmesi için yapılan çağrıların kendisini bağlamadığını savunuyor.
Türkiye ayrıca Libya’daki çatışmalarda savaşmak üzere yaklaşık 20 bin Suriyeli paralı askeri Libya’ya gönderdi. Geçtiğimiz Ekim ayında yapılan ateşkes anlaşmasının ardından Türkiye Suriyeli paralı askerlerin bir kısmını geri çekti, ancak Trablus’taki ortak askeri komuta merkezinin yanı sıra El Watiye hava üssü ve Misrata üssündeki askeri varlığını sürdürüyor. Ayrıca Libya’da Deniz Kuvvetleri’ne bağlı gemiler de görev yapıyor.
Libya’da şu anda Türkiye’ye bağlı Suriyeli silahlı gruplardan yaklaşık 7 bin paralı asker var ve Türk askerlerin bulunduğu üsleri koruyor. Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR), Türk hükumetinin 8 Mart’ta Libya’ya 380 paralı asker daha gönderdiğini duyurmuştu.
Libya’da dikkatler seçimlere ve yeni bir siyasi düzen kurulmasına odaklanmışken Ankara üzerindeki baskının giderek daha da artacağının sinyalleri geliyor. Libya geçiş hükümetinin Dışişleri Bakanı Necla Menguş, Mayıs ayında Trablus’u ziyaret eden Türk mevkidaşı Mevlüt Çavuşoğlu ile yaptığı görüşmede “Türkiye’ye BM Güvenlik Konseyi kararlarının tüm hükümlerini hayata geçirmek üzere adımlar atma ve Libya topraklarındaki tüm yabancı güçlerin ve paralı askerlerin çıkartılması için işbirliği çağrısı yaptıklarını” belirtmiş, Çavuşoğlu ise Türk güçlerinin daha önce yönetimde olan UMH ile varılan askeri eğitim anlaşmasının bir parçası olduğuna işaret ederek “Yasal varlığımızı bu ülkede para için savaşan yabancı paralı savaşçı gruplarla eşitleyenler var” demişti.
Konu üç gün sonra bu sefer Almanya Dışişleri Bakanı Heiko Maas’ın Ankara’yı ziyaretinde gündeme gelmiş ve Maas’ın “Libya’dan tüm birlikler ve paralı askerlerin çekilmesi gerektiği” sözüne Çavuşoğlu yine benzer bir şekilde yanıt vermişti.
24 ARALIK SEÇİMLERİNE YÖNELİK HAZIRLIKLAR
İlk konferanstan farklı olarak şu an ülkedeki siyasi süreç somut bir takvime bağlanmış durumda. Ülkeyi 24 Aralık’ta seçimlere götürecek geçiş hükümetinin Mart ayında iş başı yapmasıyla, yıllardır çatışan iki taraf hakimiyet alanlarındaki yetkilerini yeni hükümete devretti. Ancak kendi bölgelerindeki nüfuzları devam ediyor ve bir çıkar çatışması durumunda ülkenin yeniden şiddet sarmalına sürüklenmesi ve seçim takviminin tehlikeye girmesi hala en büyük endişe.
İkinci Berlin Konferansı’nın ana gündem maddelerinden biri olacak 24 Aralık seçimleri, Libyalı tarafların seçimlerin hukuki altyapısı konusunda hala uzlaşamaması nedeniyle takvimin giderek daralmasıyla çıkmaza girdi. Anayasa referandumunun seçimlerden önce yapılıp yapılmayacağı bu tartışmalardan biri.
Anayasa taslağı referanduma sunulmak üzere beklerken muhalif lider Halife Hafter, seçimlerden önce Libya anayasasının değiştirilmesini ve çifte vatandaşlığı olanların da seçime katılabilmesini istiyor. Hafter’in Libya vatandaşlığının yanı sıra ABD vatandaşı olduğu biliniyor.
Bu yüzden anayasa referandumu olmasa da seçimlerin anayasal temelinin netleşmesi ve bir seçim yasası çıkarmak gerekiyor. En geç 1 Temmuz’a kadar belirlenecek bu anayasal temel ise, devlet başkanına geniş yetkiler verilmesi gibi çekinceler barındırıyor.
Ayrıca devlet başkanının doğrudan halk tarafından mı, yoksa parlamento tarafından mı seçileceği de üzerinde uzlaşı sağlanamayan bir başka konu.