Liseli eylemlerinden TKP ve SDP çıktı

Liseli eylemlerinden TKP ve SDP çıktı
Liseli gençleri, 12 Eylül öncesi olduğu gibi kullanmaya çalışan organizatörler, aşırı siyasi örgüt kimliği taşıyor.
Lise öğrencileri, YGS'deki şifre iddialarını bahane ederek ÖSYM'yi protesto için sokağa dökülmek isteniyor. Alınan bilgilere göre, daha önce Başbakan Erdoğan'ın Dolmabahçe'de rektörlerle bir araya geldiği toplantıyı protesto için öğrencileri organize eden Türkiye Komünist Partisi (TKP) ve Sosyalist Demokrasi Partisi'ne (SDP) mensup bazı kişiler, bu eylemlerde de etkin rol oynuyor. Hafta içinde İstanbul'da eylem yapan öğrenci grupları da protestonun ardından TKP'nin Beyoğlu İlçe Başkanlığı'nda buluştu. Liseli gençleri, 12 Eylül öncesi olduğu gibi kullanmaya çalışan organizatörler, aşırı siyasi örgüt kimliği taşıyor. Gençlik Muhalefeti, Devrimci Liseliler, Liseli Genç Umut, Türkiye Gençlik Birliği ve Dev-Genç gibi gruplar, öğrencilere Facebook üzerinden okullarından kaçıp eylemlere destek vermeleri için çağrıda bulunuyor. Başta Gençlik Muhalefeti, Devrimci Liseliler, Liseli Genç Umut olmak üzere Türkiye Gençlik Birliği, Dev-Genç gibi gruplar, gençlere özellikle Facebook üzerinden okullarından kaçmaları ve eylemlerine destek vermeleri konusunda çağrıda bulunuyor. Aynı örgütler özellikle YGS'deki şifre iddiaları sebebiyle paylaşım sitesinden yine aynı çağrıda bulundu. Facebook'ta kurulanlar içerisinde en dikkat çekici olanı ise 'Emek Hırsızı ÖSYM' grubu. Bu grupta eylem fotoğrafları ve aktif katılım çağrıları yoğunlaşıyor. Öğrencileri, 12 Eylül döneminde olduğu gibi kullanmaya çalışan kurucusu belirli olmayan grup kendilerini internette şu sözlerle ifade ediyor: "Biz bu emek hırsızlığına karşı boyun eğmeyen öğrenciler olarak tepkimizi Türkiye'nin her yerinde yaptığımız ve yapacağımız eylemlerle haykırıyoruz, haykıracağız!" Öte yandan Gençlik Muhalefeti grubu da öğrencileri YGS sınavının iptal edilmesine yönelik eylemlere çağıran etkinlikler düzenliyor. Grup, öğrencilerden sınavın iptal edilmesi için imza toplamalarını istiyor. [Haber Yorum - Fatih Uğur] YGS'nin faturasını 'cemaat'e iftiraya dönüştürdüler Bazı çevreler YGS'deki tartışmaları fırsat bilerek lise öğrencilerini sokağa dökme gayreti içinde. Anlaşılıyor ki üniversite öğrencilerini sokağa dökmek isteyen, ancak bunu başaramayanlar umudu liseli gençlere bağlamış. Marjinal siyasi partilerin gençlik kollarının da aktif olduğu eylemler, ilk bakışta gençlerin masum isteklerinin dile getirilişi olarak sunuluyor. Oysa eylemlerdeki öfke, nefret, isyan söylemi gençlere bir kin aşılama kampanyasının işlediğini gözler önüne seriyor. Güvenlik güçleri marjinal grupların 'lise gençliğini sokağa çekme planı'nı kurguladığı görüşünde. İstanbul, Ankara, İzmir'de ön saflarda fotoğraf veren bıyığı bile terlememiş liselilerin tepkilerini anlamak mümkün. Ortada YGS ile ilgili iddialar ve savcıların soruşturduğu konular var. Peki, bu gösterilerde, planlı ve organize bir şekilde 'cemaat' vurgusu yaparak, hiçbir şekilde ilgi ve bağ kurulamayacağı halde Fethullah Gülen Hocaefendi'nin resminin ve adının yer aldığı pankartlar taşımanın amacı nedir? Her gösteride 'cemaat' yaftasıyla masum insanları suçlu ima etmeye yönelik kara propagandayı hangi odaklar üretiyor? Kirli odaklar, icat ettikleri 'cemaat' paranoyası ile her fırsatta kara propaganda yapmayı ve masum insanları suçlayıp karalamayı alışkanlık haline getirmiş durumda. Ancak gençlerin duygularını sömürenlere sormak gerekiyor. Hangi karineye dayanarak ÖSYM'nin yaptığı bir sınavdaki aksaklıklar yüzünden güzide eğitim kurumlarını suçlu ilan ediyorsunuz? Ömrünü ilme adamış Fethullah Gülen Hocaefendi'nin fotoğraflarını hangi amaçla eylemlerinize malzeme olarak kullanıyorsunuz? İşine geldiğinde masumiyet karinesini hatırlayan bir kısım basın kuruluşlarının eylem fotoğraflarında cemaat karesi arayıp birinci sayfalarına taşıma gayretkeşliği konunun başka bir trajik boyutu. Bugün bulduğu her fırsatta milletin değerlerine saldıranlara söylenecek tek söz var. Dün gençleri sokağa döküp birbirine karşı kin nefret tohumları ekenler, işleri bittiğinde liseli Erdal Eren, Necdet Adalı, Ali Bülent Orkan ve Osman Paksoy gibi tazecik canları asmakta tereddüt etmedi. Gençlerin sokaklarda silahla değil, elinde kitapla gezmesi için ömrünü adamış bir gönül insanına haksızlık yapanların, başını ellerinin arasına alıp bir kere daha düşünmesi gerek.
17 Nisan 2011 07:06
DİĞER HABERLER