Samanyoluhaber.com yazarı M. Ertuğrul İncekul'un yazısı
M. ERTUĞRUL İNCEKUL
Demokrasi Divanı
3 Eylül’de Respect Graduate School R&H Araştırmaları bünyesinde 3. Divan toplantısı yapılacak. Ana makale Prof. Dr. Şammas Salur tarafından yazıldı. Demokrasiye katkının reel anlamı ve Hizmet Hareketi örneği üzerinden bir müzakere yürütülecek. Ancak ebedle mutlu olabilecek insan için mana boyutlu demokrasi nasıl olur sorusuna da cevap aranacak.
Demokrasinin olmazsa olmazları, Türk demokrasisi ve Batı demokrasisi arasındaki farklar, evrensel demokratik değerler, modern demokrasilerin altyapısı, demokrasi tarihi, Hizmet Hareketi ve Yeni Bir Evrensel Söyleme olan ihtiyaç, Hizmet Hareketi’nin temel insan hakkı olarak eğitim amaçlı demokrasiye katkıları, bilginin aktarılması ve üretilmesinde eğitimin rolü, Hizmet Hareketi’nin demokrasi yolunda çıkmazları, Hizmet’in eğitim, rehberlik, diyalog, insani yardım ve yayıncılık gibi aksiyon alanlarında demokrasi ve sivil insiyatif bilinci tartışılacak.
Menşei itibarıyla Yunan kültürüne kadar uzanan demokrasi tabiri, "halk" ve "iktidar" manalarına gelen iki Yunanca kelimeden teşekkül etmiştir ve kısaca, "halk idaresi", "halkın hakimiyeti", "halkın iktidarı" demektir. Genellikle, "halkın kendi kendini yönetmesi" şeklinde tarif edilegelen demokrasi, temel hak ve hürriyetlerin korunmasını bizzat halka ya da temsilcilerine bırakan, vatandaşların duygu ve düşüncelerinin ülke idaresinde tesirli olması gerektiği esasına dayanan bir yönetim şeklidir. Her kültür ve inancın farklı demokrasi anlayışı olabilir. Marksist, Liberal, Milliyetçi, Proleter demokrasi anlayışı olabileceği gibi eşitlik anlayışı her millet ve kültür için farklılık içerebilir.
Demokrasi kültürü ve yaklaşımlar
Habermas, kamusal alanın ve iletişimin demokrasinin temel taşları olduğuna inanır. Bu bağlamda, "kamu alanının yapısal dönüşümü" ve "iletişimsel eylem teorisi" gibi kavramlarıyla, bireylerin özgürce fikir alışverişi yapabildiği, tartışabildiği ve anlaşmalar sağlayabildiği bir demokratik toplumun gelişimini teşvik eder.
John Rawls ise, siyasi liberalizm üzerine yaptığı çalışmalarla demokrasi anlayışına katkıda bulunan önemli bir siyaset düşünürüdür. "Hakkaniyet olarak adalet" olarak bilinen ve iki ana ilkeye dayanan bir adalet teorisi önermiştir.
Eşit Temel Özgürlükler İlkesi: Rawls, her bireyin herkes için benzer özgürlüklerle uyumlu olan en kapsamlı temel özgürlüklere sahip olma hakkı olduğunu savunur. Bu temel özgürlükler düşünce, konuşma, toplanma ve eşit siyasi katılım özgürlüğünü içerir.
Fark İlkesi: Rawls'un ikinci ilkesi ekonomik ve sosyal eşitsizliklere odaklanır. Bu eşitsizliklerin toplumun en az avantajlı üyelerine fayda sağlayacak şekilde düzenlenmesi gerektiğini öne sürer. Başka bir deyişle, eşitsizlikler ancak en kötü durumda olanların yararına işliyorsa kabul edilebilir.
Bu ilkeler adil ve demokratik bir toplum yapısına rehberlik etmek üzere tasarlanmıştır. Rawls'un fikirleri modern siyasi düşünceyi ve demokrasi, adalet ve hükümetin herkes için adaleti sağlamadaki rolüne ilişkin tartışmaları etkilemiştir
Giovanni Sartori, İtalyan siyaset bilimci olarak, daha iyi bir demokrasi için kuralcı çözümler yerine içe dönük fikirler sunmuştur. Çalışmaları genellikle demokratik sistemlerin güçlü ve zayıf yönlerini analiz etmeye ve potansiyel iyileştirmeleri belirlemeye odaklanmıştır. Fikir ve önerilerinden bazıları şunlardır: Siyasi Partilerin Güçlendirilmesi, Seçim Sistemi Tasarımı, Vatandaş Katılımı ve Hesap Verebilirlik, Merkezileşme ve Ademi Merkezileşmenin Dengelenmesi, Bireysel Hakların Korunması.
Sartori'nin fikirlerinin sabit çözümler olarak değil, demokratik teori ve pratik üzerine süregelen tartışmalara katkı olarak sunulduğunu belirtmek önemlidir. Sartori'nin çalışmaları akademisyenleri, politika yapıcıları ve vatandaşları demokratik sistemleri eleştirel bir gözle incelemeye ve bu sistemlerin etkinliğini ve duyarlılığını artırmanın yollarını araştırmaya teşvik etmiştir.
Demokratik Bireyler Yetiştirme: Katılımcılığın Temeli
Demokrasi, bireylerin eşitlik, özgürlük ve katılım ilkeleri çerçevesinde yönetim süreçlerine dahil olabildiği bir sistemdir. Demokratik toplumlar, sadece seçimlerle değil, aynı zamanda bireylerin demokratik değerleri benimseyen, eleştirel düşünceye sahip ve toplumsal sorumlulukları bilinciyle yerine getiren bireyler yetiştirmelerine dayanır.
Demokrasi önündeki engeller
Merkeziyetçi yönetimler ve katılımcı olmayan, içe dönük, aşırı konservatif veya dışlayıcı siyaset anlayışı demokrasilerin gelişimine en önemli engellerdendir. Demokratik bireylerin yetiştirilmesi ile beraber, sivil insiyatif alabilen, haklarını savunabilen ve demokrasi uğruna mücadele verebilen bireyler aslında demokrasi kültürünün muhafızlarıdır. Ama sivil hakların öğretilmesi, Hizmet Hareketi özelinde de ciddi bir eğitim planlaması olarak ele alınması hayati öneme sahip desek, abartmış olmayız. Demokratik bireyler yetiştirme, eğitim alanında kritik bir role sahiptir. Bu süreç, okulların, ailelerin ve toplumun birlikte çalışmasıyla gerçekleşir. Öğrencilere sadece temel bilgi ve becerileri kazandırmakla kalmayıp aynı zamanda eleştirel düşünme, problem çözme, işbirliği ve iletişim gibi demokratik vatandaşlık için önemli olan yetenekleri geliştirmek de hedeflenir.
Son yıllarda artan popülizm üzerine de çalışmalar yapılmaya başlandı. Toplumları dizayn eden, sosyal hareketliliği tetikleyen popülizmle mücadele edilmesi gerekiyor, popülist liderler ve anlayış demokrasi önündeki önemli engellerdendir.
Sivil insiyatif
Hizmet Hareketi 70 yılı aşkındır bir sivil toplum tecrübesine sahip. Hizmet’in önem verdiği eğitim, diyalog, iş dünyası, sosyal yardım gibi alanlarda farklı isimlerde sivil insiyatifler ve kurumlar ortaya çıkmıştır, bu da demokrasi kültüründe sivil hakların gelişmesine katkı sağlamaktadır.
Medeniyetler Buluşması
Medeniyetler çatışması yerine medeniyetler buluşması, birlikte yaşama kültürü, sivil angajman gibi anlayış ve çalışmalar aslında Hizmet Hareketi’nin yıllardır Türkiye ve dünyada öncelikli çalışmalarını oluşturmaktadır. Bu çabaların daha metodlu daha disiplinli bir şekilde belli formatlara dökülüp, bir ekol haline getirilmesi önemli bir ihtiyaca cevap verebilir.
“Demokrasi, çok farklı duygu ve düşüncelere sahip insanların birlikte barış içerisinde yaşayabilecekleri ideal bir sistemdir. Bu sebeple, var olan bir kısım problemlerin çözümü için, demokratik düşünceyi geliştirmekle işe başlamak gerekir.
Herhangi bir sistemin, inanan inanmayan bütün insanların talep ve ihtiyaçlarına cevap verebilecek enginlikte olması çok önemlidir. İnsanların maddi-manevî, dünyevî-uhrevî bütün ihtiyaçlarına cevap verebilmelidir. Onların dünyevî istekleri kadar uhrevî ihtiyaçlarını da gözetmelidir. Dolayısıyla ideal bir demokrasinin, bütün bu hususları içinde barındırmasının gerekliliğine inanıyoruz.
Maalesef Müslümanlar, bugüne kadar demokrasinin vaat ettiği fırsat ve imkânları yeterince değerlendiremediler. Düşünen kafalar bu nimetten istifade etme mevzuunda gerekli gayret ve cehdi ortaya koyamadılar.” F.Gülen