[M.Ertuğrul İncekul] Moskova benim şehrimdi

Bu savaş Rusların değil, Putin'in iktidar savaşıdır!
M.ERTUĞRUL İNCEKUL

Moskova’da eğitimci olarak 6 yıl yaşadım. İlk çocuğum Moskova’nın kuzeyinde yer alan bir devlet hastanesinde dünyaya geldi. 1 Mayıs İşçi Bayramı ertesi günü olduğu için sağlık ekibi bulmakta zorlanmıştık. Yalnızlığı iliklerinize kadar yaşıyorsunuz, yeni öğrendiğiniz yabancı bir dil derdinizi çözmeye yetmiyor. Sonrası gelen dostlarla gurbetiniz azalıyor ama gurbette ilk şoklarda hep yalnız başınıza göğüslemeniz gerekiyor hadiseleri.

1998‘de Leninski Caddesi 56 no'lu okulda ingilizce öğretmenliği yapmaya başladım. O yıllarda hızla gelişen bir Rusya vardı. Moskova'nın her yeri Türk firmalarının inşaatları ile doluydu. Mc Donald’s önlerinde uzun kuyruklar vardı. Velilerimiz ise farklı meslek gruplarından eğitim seviyesi yüksek, biz eğitimcilere oldukça saygılı insanlardı. Okul müdürümüz Genrich Kuznetsov Putin’den ödül almış, Eğitim Bakan Yardımcılığı yapmış bir veterandı.

İlk yıllarda aynı zamanda pansiyon müdürlüğü yaptığım için okulun pansiyonunda kalıyordum. Rus çocuklarını daha yakından tanıma imkânım oluyordu. Moskova üniversitelerinde okuyan belletmen arkadaşlarla rehberlik hizmetleri sunuyorduk. Mikail isimli bir öğrencimizin hayat hikayesi bile o diyarlarda oluşumuza cevap niteliğinde idi; Annesi bir mafya çatışmasında gözü önünde sokak ortasında öldürülmüştü. Babası ise küçük yaşta Mikail'i terk etmişti. Halası sahip çıkmış onu büyütmüştü. Belli dönemlerde okul kayıt ilan dağıtımı yapardık, kiliseler, önemli meydanlar, metrolar, alışveriş merkezlerine el ilanlarımızı bırakırdık. Mikail’in halası oradan okulu duymuş, kayıt ettirmişti ve yatılıya vermişti. İlk zamanlar nerede ise sadece Mikail için pansiyon açmışız gibi düşünmeye başlamıştım, her gün bir vukuat yaşıyorduk. Halası geliyor, mahcup oluyor ve özür diliyordu. Bizler de sabırla Mikail'e nasihat ediyor, şefkatle yaklaşıyorduk. Yılmadan devam edince bu tavrımız etkili olmaya başladı, belletmenlerine karşı daha saygılı ve daha az küfür eder hale geldi, derslerinde ilerlemeler oldu. Daha yardımsever, daha duyarlı bir hale geldi. Sonunda halası bir gün telaşla geldi, kapımı çaldı ve şu soruyu sordu; Mikail'e ne yaptınız siz? Şaşırmıştım, kızıyor mu? Övgüde mi bulunuyor, anlayamadım. Sonra devam etti, Mikail biraz daha bu okulda kalırsa melek olacak! Ben de şaşkınlık içinde, biz öğrencilerimizi seviyoruz, sadece şefkatle hatalarına müsamaha gösteriyoruz başka bir sırrımız yok diyerek cevap vermiştim.

Aradan on yıllar geçti hâlâ İgor, Sergey, Jenny deyince hafızamda tazeliklerini koruyorlar. Veli ziyaretlerimizdeki hatıralarımız gözümün önüne geliyor ve tatlı bir tebessüm beliriyor yüzümde. Ruslardan orada yaşadığım yıllar içinde bir kötülük görmedim. Moskovalı dostlarımdan da iyilik ve dostluk gördüm. Beraber çalıştığımız personel, öğrencilerim, velilerim, komşularım ve edindiğim farklı kesimlerden dostlarla güzel hatıralar ve anlamlı işler kaldı geriye. Şimdilerde Rus halkına ve kültürüne olan saldırı ve boykotlara üzülüyorum. Rus halkı bunları hak etmiyor! Rusların edebiyatı, sanatı, kültürü dünya mirasına çok şeyler katmıştır. Dostoyevski, Turgenyev, Tolstoy, Puşkin, Gogol, Gorki, Çehov, Tarkovsky, Çaykovski ve Borodin gibi ustaların eserleri büyük bir dünya mirasıdır.

Bu savaş Rusların değil, Putin'in iktidar savaşıdır! 

Öyle bir an gelir ki;
Bazı yolların dönüşü,
Bazı hataların özrü,
Bazı insanların anlamı olmaz. (İvan Turgenyev) 
15 Mart 2022 12:26
DİĞER HABERLER