"Bu saatten sonra AKP eğer hukuku ve adaleti yeniden çalıştırıp ortak bir konsensüs zemini oluşturabilirse halk kazanacak. Yok eğer erken seçime gitme kararı alırsa oyları daha da eriyecek."
Havuzun ekonomi balonu nihayet gündemde
Türkiye, 7 Haziran seçimleri gibi kritik bir eşiği aştı. Tek kişilik iktidara hayır reyi veren vatandaş çoğulculuğa mühür bastı. Bir çok yerde oylar çalınabilir korkusuna rağmen bu seçim tarihe bir anekdot olarak geçti. Geçti geçmesine de 8 Haziran sabahında dövizin artması ve Borsanın 76 bin bandına gerilemesi gibi ekonomik bir durum yaşandı. Tabi bunun geçmesiyle ‘Havuz’da ekonomik balonlar’ patlamaya başladı. İyi de adama sorarlar 13 yıldır sizin kalemlerinizi sattığınız parti ekonomiyi devam ettiriyordu. Birgün de mi ekonomi aklınıza geldi. Demek ki havuzda da ekonomi balonları patlamaya başladı.
Milletin iradesi diyordunuz saygı gösterin biraz! Bu da milletin iradesi bu iradeye laf etmek densizliktir. Bu sandıktan koalisyon yani konsensüs çıktı. Dolayısıyla tek partiden çok partili rejime geçişte tarih tekerrür ediyor.
‘Ekonomi zaten kötüydü’
Bugün havuz medyası kendi istekleri olmadı diye ekonomi balonuna sarılmaya başladılar. Kusura bakmayın ama sizdeki o iğnelerle ekonomi balonu dayanmaz, dayanmadı da patladı... Bu konuyla ilgili Jacques Lacan’ın çok sevdiğim bir lafı var. Lacan diyor ki: “İnsanlar susmaya başladığında hakikatler ortaya çıkmaya başlar.” Bakınız son iki gündür kutuplaştırıcı dil hiç konuşulmuyor insanlar ekonomik verileri tartışmaya başladı.
Ekonomiyle ilgili kötü gidişatı da hükümet ve cumhurbaşkanı son 1,5 aylık süreçte diline dolamıştı. İsteyen varsa aşağıdaki linke tıklayıp 19 Nisan 2015’te ATO Congresium'da Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ekonomideki durgunlukla ilgili sözlerine bakabilir: “http://www.bloomberght.com/haberler/haber/1767301-cumhurbaskanindan-ekonomi-aciklamasi”
Dolayısıyla ‘AKP gitti ekonomi bozuldu’ türündan lafları kullanmak akla ziyandır. Bu konuyla ilgili havuz medyasının da tek bir cümle konuşmasında haklı bir gerekçe gösterilemez. Zira korktukları tek şey kendi ekonomik durumlarının kötüye doğru evrilmesidir. Onlara göre ekonominin bozulması kendi ceplerindeki paranın azalmasıdır. Sayıştay raporları sizin tirajınızın az olmasına rağmen nasıl havuzdan beslendiğinizi gösteriyor.
Dövizin artmasındaki başrol kime ait?
Bu konuyla ilgili su götürmez gerçekler var. Geçen seneden bu yana ekonomi tablosuna baktığımızda 19 Haziran 2014’te dolar 1.80’lerde dolaşıyordu. Daha sonra kademe kademe ekonomideki belirsizlikler ve yönetimin fevri kararları doları bugüne getirdi. Bunları birkaç madde de toplamak mümkün. Bunlardan ilki Fuat Avni’nin ortaya çıkardığı ve bu konuyla ilgili cevaplanmayan BDDK’nın zorla Bank Asya yönetimine el koyma kararıydı. Bu dönemde doların fiyatı 2,40’lara kadar yükseldi (4 Şubat 2015). Sadece bu karardan ötürü birçok banka Türkiye ile ilgili ekonomik nedenlerden ötürü dolaşan kara bulutları görmeye ve kaçmaya başladı. Dış sermayenin bir yere yatırım yapmasındaki ilk sebep güvenliktir. Dolayısıyla ilk sebebin önüne taşlar hükümet ve havuz medyası tarafından dizilmeye başlamıştı. Bu da ekonomi-politik kararların ekonomiye olumsuz yansıması anlamına geliyordu. Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in muhaliflere vergi denetimlerini sürekli yaptırması da güvensizliğin bir diğer sebebi. Yatırımcı o konuyu da gözden kaçırmadı. Muhalif olduğunda vergi denetimleri yoğunlaştırılıyorsa güvensiz bir ortamın söz konusu olduğunu gördü.
Havuz, denize düşünce yılana sarıldı
Tek parti hükümetinin kurulmadığını görmeye başlayınca hükümetin havuzunda millet borsadaki hareketliliği gösterip yılana sarılmaya başladı. İyi de bu ekonomi zaten böyleydi ve tek sorumlusu da AKP’nin kural - kanun bilmez hareketleriydi. Bu konu bana başka bir konuyu hatırlatıyor. O da memleketin ekonomisini düşünmedikleri sadece ve sadece havuzdan kendilerine akan ekonominin önünün kesilmiş olmasından dolayı ses çıkarmaya başladıkları gerçeği.. Hiç kusura bakmayın tek adam rejimine bu millet hayır dedi. Konsensüs oluşumuna evet dedi. Konsensüs oluşturularak ekonomiler daha da güçlenir ve yoksulluk daha da azalır. Çünkü orada çoğunluğun sesi çıkmaya başlar.
Bu saatten sonra AKP eğer hukuku ve adaleti yeniden çalıştırıp ortak bir konsensüs zemini oluşturabilirse halk kazanacak. Yok eğer erken seçime gitme kararı alırsa oyları daha da eriyecek.
https://twitter.com/Mhtsukruocak