Türk televizyonlarının en çok izlenen Anadolu gezi programlarından Maceracı'dan çok özel röportaj...
Samanyolu TV'nin Anadolu'yu tanıtan, bilmediğiniz lezzetleri ve samimi Anadolu insanını izleyiciler ile buluşturan başarılı programıdır. Türkiye'nin en çok tanınan kişileri arasında yer alan Murat Yeni nam-ı diğer Maceracı; eğlenceli ve samimi sunumuyla herkesin beğenisini topluyor, izleyicileri ise acıktırıyor. Maceracı denilince akla kuzu geliyor. Programın sunucusu Murat Yeni ise bundan çok daha fazlası.
Televizyonda herkesin izlediği, bir kuzu gördüğü zaman onu yaşayarak yiyen Maceracı ile ekranların dışında olan Murat Yeni kimlerdir?
- Ben bu farkı son 4 yılda anlatmak zorunda kaldım. Murat Yeni ve Maceracı arasındaki farkı söylememe vesile olan şey: "kuzu"dur. Bir kuzunun hayatımı bu kadar çok değiştireceği hiç aklıma gelmezdi. Normalde biz gezi programıydık. Türkiye'de anneciğim, babacığım türü sohbet ederek yani Anadolu insanına hak ettiği yaklaşım ilk defa Maceracı vesilesiyle oldu. Maceracı bana yetiyordu. Murat Yeni'yi anlatmaya hiç gerek duymadım. Fakat son dönemde anlayamadığımız bir şekilde hayatımıza "et ve kuzu " girdi. Bir konu veya argümanın üzerine yoğunlaşıyorsanız bunun sebebi izleyicinin takip etmesi ve yoğun izlemesidir. Anadolu insanı beni ne kadar çok sevse de direkt mikrofon uzattığınız zaman konuşmuyor. Anneleri konuşturmak için önlerine yemekler koyduk çünkü onlarla uğraşırken ağızlarından laf alalım istedik. Sonra bir ara et koyduk ve etli olan kısım en az diğer bölümlerin 3 - 4 katı daha fazla izlenmiş. Sonra baktık ki bu ette bir keramet var. Et, pirzola, bonfile, kaburga, kuzu, dana ile bunu sürdürdük. Ama insanların aklında en çok kuzu kaldı. İnsanlar kuzuyu sevdiği ve izlemek istedikleri için Maceracı'da kuzu var. Böyle olunca ben bir anda kuzu ile anılmaya başlandım. Sosyal medyada benimle ilgili capsler dolaşmaya başladı. Gençlerin zekâsına o noktada hayranım. Bel altı olmadığı sürece bende desteklerim ve gülerim. En son Güldür Güldür'de Maceracı skecinden sonra kuzu eşittir Maceracı oldu.
Bizim programın çok taklitleri yapılıyor. Taklitler, asıllarını yaşatır ama doğru düzgün taklit edilemediği için hep yüze göze bulaştırılıyor. Abartılı yemeler oldu. Onların yemeleri de benim üzerime kaldı. O adamın öğütmesi ya da başka programların yaptığı direkt bana kalıyor. Adam alıyor yarım ekmeği ağzına sokuyor. Adam resmen öğütüyor. Yani ben böyle yapmıyorum. Ben sadece bir parça eti alıp yiyorum ve onu yaşıyorum. Yaşadığım zaten ekranlarda görünüyor.
Ben çok yiyen bir adam değilim. O yüzden Murat Yeni'yi ortaya çıkarmam lazım çünkü benim asıl işim sahne sanatları. Ben sahne sanatçısıyım, sahne sunucusuyum. Stand up, kutlu doğum programları, Çanakkale etkinlikleri, yemek yarışmaları ve ramazan ayında yaptığım ses yarışmaları var. Ben kendimi sahnede buluyorum. Sahnede asıl Murat Yeni oluyorum Allah'ın izniyle. Fakat bu yönlerimin kenarda kalıp direkt Maceracı ile ön planda olmak hoş değil. Çünkü bana göre sadece yemek yeme, sadece program yapmak, sadece para kazanmak amacında olan bir insan Samanyolu TV'de çalışamaz, çalışmamalı. 16 yıldır ailemin geçimini buradan sağlıyorum. Bana neden Samanyolu TV diye sorarsanız geçim zorunluluğu olduğundan dolayı para 4. 5. sırada kalır. Samanyolu TV'yi gerçekten Samanyolu TV yapan bir takım değerler, kıymetli insanlar, yürekler, fedakârlıklar ve özveriler var. Bu iş para pul ile yapılmaz, gönül ile yapılır. Güzel yürekle ve ahlakla yapılır. Ahlak sadece aileden öğrenilmiyor. Ahlak, çevrenizden ve toplumdan edinilebilir. Ayrıca beraber yaşadığımız toplum içindeki fertlerden öğreniriz.
Ben Samanyolu Televizyonu'na çok şey borçluyum. Ben buradan çok şey öğrendim. En önemlisi burası benim imanıma vesile oldu. Yani inşallah eğer layıkıyla olmasa da namazımı kılabiliyorsam, orucumu tutabiliyorsam Allah'ıma yalvarıp dua edebiliyorsam bunun vesilesi Samanyolu TV'dir. Bana bu kadar çok iyiliği olmuş kanalı yüz üstü bırakmak ya da bu insanların gerçekte olmadığı gibi gösterilmesine seyirci kalmak, terörist dendiğinde susmak, örgüt dendiğinde susmak işte himmet paralarını hiç ediyorlar dendiğinde susmak kenara çekilmek ne onların emeğine ne benim kişiliğime, karakterime, Yozgatlılığıma, Anadolu topraklarında yetişmiş olmama yakışmazdı. Allah'ın izniyle dik duruyorum. Kimseyi kırmıyorum ve her zaman "Üslup Namustur" diyorum. Ben bu hayatta Rabbime ulaşmayı, efendiler efendisinin sevgisi ile dolu olmayı hizmet denen o kurum içerisinde buldum. Ve bu insanlar ile yoluma devam etmek istiyorum. Ama diğer insanları kucaklama hayali ve duasıyla. Allah ayırmasın ve bu camiada son nefesimi vermeyi Allah nasip etsin.
Anadolu'yu çok dolaşıyorsunuz. Erdoğan: "Bunlara su bile yok" dedi. Ama sizin gittiğiniz her yerde izzet ikram var. Anadolu'da size karşı davranış nasıl?
- Sayın Cumhurbaşkanı'nın geçmişte söyledikleri sözler ile bugün söylediklerine bakıyorum bazen söylediklerimi unutabiliyor, olabilir insanlık halidir. Sonuçta Cumhurbaşkanı da olsa insandır. O da bu topraklarda yaşamıştır. O da bu toprakların suyunu içmiştir. O da bilir ki bu topraklarda kimse susuz kalmaz. İmkânları olmasa kendi susuz kalsa dahi ona su yetiştiren mutlaka bir Anadolu insanı bulunur. Kendisinin onu isteyerek söylediğini düşünmüyorum. Dolayısıyla bu bir buhrandır, bu bir sıkıntılı durumdur. İnanıyorum ki kendiside söylediklerinden pişmanlık duyacaktır.
Hizmet insanı su almak için değil Rabbimin izniyle su vermek için hayatına devam eder. Susuz topraklara, susuz gönüllere inşallah su taşımak için bazen kova kova bazen tanker tanker bazen de bir karınca misali.
Buradaki meselenin Türkiye'yi yansıtmadığı çok açıktır. Ben Türkiye'yi karış karış geziyorum herkes sonuçta bizimle aynı fikirde olacak diye bir şey yok. Gittiğimiz yerde her görüşten insanlar geliyorlar ve hepsinin bize karşı inanılmaz sevgi ve muhabbeti var. Onların bize tepki göstermesi için sebebi yok.
Açık ve net konuşmak gerekirse. Anadolu'daki yaşantının sosyal medyadaki yaşam ve paylaşımlarla hiç alakalı olmadığını bildiğim için çok üzülüyorum. O yüzden üslup diyorum. İnsanlar birbirleriyle çok samimiler. AKP - MHP ile MHP - CHP ile CHP - HDP ile iç içe. Fakat Twitter'a gelince bir isim değiştiriyorlar bir resim değiştiriyorlar ondan sonra nefisleri yani olması gereken iman, ahlak değil nefisleri ile hareket ediyorlar. Ben bunu açıkçası doğru bulmuyorum. Zaten Anadolu insanının, ne Samanyolu TV ile ne de Maceracı ile hiçbir sıkıntısı yoktur.
Bu zaman bittiğinde birçok insan söylediklerinden pişmanlık duyacağına adım kadar eminim. Bunların en başında herhalde Sayın Cumhurbaşkanı geliyordur. Bizler saygımızda hiçbir zaman kusur etmeyiz. Çünkü o Türkiye Cumhuriyeti'dir. Yaşadığım toprakların makamıdır. Bunun bir buhran olduğunu düşünüyorum. Bunun bir göz kapanması, ruh kapanması olduğunu düşünüyorum. Er ya da geç gerçekler ortaya çıktığından pişmanlıklar ve pişman olanlar olacaktır. O zaman tabii dik duran, hiçbir zaman doğru bildiğinden ayrılmayan hakkı savunan insanlar alnı açık bir şekilde dolanacaklar. Pişmanlık başka bir şey alnı açık dolaşmak ayrı bir şeydir. Ben pişman olanlardan olmak istemiyorum. İnşallah bu süreç bittiğinde alnı açık dolaşanlardan olacağım.
Anadolu'da aksine sofralar daha bereketlendi, daha açıldı. İnsanlar gizliden gizliye bu eziyetten yapılan bu zulümlerden çok rahatsızlar. İnsanların yan yana yaşadığı insana terörist deniyor. İnsanlar yıllardır yaşadığı insanın terörist ya da örgüt olmadığını çok iyi biliyorlar. Çünkü insanlar artık paralel falan deyince gülüyorlar. Birbirleriyle bu konuda şakalaşıp dalga geçiyorlar ne haber paralel? İyiyim paralel falan gibi artık çoluğun çocuğun ağzına düştü bu olay. Her şeye paralel, paralel deniyor. İlk bizdik sonra bir anda CHP oldu sonra MHP oldu sonra HDP oldu. Sonra bunlar birleşti bir kumpasa girdi. Bunlar komik şeyler.
Yanlış er ya da geç ortaya çıkar. Hani derler ya "Gerçeklerin bir gün ortaya çıkmak gibi kötü bir huyu vardır.'' Artık o huy öyle bir oldu ki çıktı çıkacak. Hocaefendi'nin dediği gibi gerçekten doğum yaklaşıyor. Sancılar çoğaldı Allah'ın izniyle insanlar gönlünü ve kalbini müsterih tutsunlar.
5 isim söyleyeceğim siz gönlünüzden geçen yorumu yapınız.
Ekrem Dumanlı: Bana göre zulüm karşısında gerçekten hakkını arayan insanların sembolü haline gelmiş birisidir.
Recep Tayyip Erdoğan: Er ya da geç pişman olduğu zaman elimde bir bardak su ile bekleyeceğim insan.
Fethullah Gülen: Bu dünyada gerçekten Allah'ın izniyle bana rabbimi, peygamberimi tanımama vesile olan benim için bir kıymet abidesidir. Vazgeçilmez bir insan.
Akın İpek: Aklıma Melek Anne geliyor. Annesine ve babasına bakıp oğlunu kalbime koyduğum müthiş birisi, örnek hizmet insanı.
Hidayet Karaca: O vesile olmasaydı ben bugün ben Samanyolu TV'de olamazdım. Bana göre bir Yusuf'tur. Medrese-i Yusufiye.
Pensilvanya'da Fethullah Gülen'e ziyaretiniz oldu mu?
- Maalesef hiç gidemedim. Aslında ben gidebilirdim ama kendimi hazır hissetmedim. Hocaefendi çok sevdiğim ve değer verdiğim bir insan. Hocaefendi'nin karşısına çıkarken biraz çeki düzen vermen lazım. Açıkçası ben kendimi, hayatımı buna uygun görmüyordum. Bana göre hadi tasını, tarağını topla ben gidiyorum denilebilecek bir yer değil. O kıymetli insanın yüzünü görebilmek için biraz hak etmek gerekiyor. Tabi bu yanlış anlaşılmasın. Biz Hocaefendi'yi estağfurullah, hâşâ bir yere koymuyoruz. Ama düşünün çok sevdiğiniz, çok değer verdiğiniz birini düşünün siz onun yanına giderken biraz çeki düzen verirsiniz. Kıyafetiniz olsun, hayatınız olsun. Ben şu an her ne olursa olsun Hocaefendi'nin yanına gitmek için girişimlerde bulunuyorum. Dua ediyorum. Ve meyvelerini görüyorum. Nisan ayında böyle bir imkân olmuştu fakat maalesef bu gösterilerden dolayı ben gidemedim. Mecbur söz verdik insanlara bana son anda söylendi. Ama herhalde bu sene dualarım kabul olacak inşallah. Allah, büyüğümüzü başımızdan eksik etmesin inşallah.
17 Aralık'tan önce Özgür Basın Susmuyor muydu?
Bu ülkede özgürlüğün bittiğine inanmıyorum, sadece akreditasyon olduğuna inanıyorum. Geçmişte kısıtlamalar vardı fakat bunlar gizliydi şimdi ise ciddi manada ortaya çıktı. Ben şahsi olarak özgürlüğümün elimden alındığını düşünmüyorum fakat sözlü, yazılı ve görsel basına çok ciddi anlamda baskılar var. Bu baskı şu an zirvede. Zirvede olduğu için biz sıkıntı görüyoruz. Daha önce de vardı ama 17 Aralık'tan önce gizli kapaklı, kılıfına uydurularak yapılıyordu. İnsanlar susturuluyordu.
Ben 2007 yılında TRT'deydim. Bu akreditasyonsa, bu programsal ayrılıksa bunu ben yaşadım. TRT Genel Müdürü İbrahim Şahin'in ilk transferiydim. Ama insanlarda korkunç derecede üste gelme oldu ve bu üste gelme ile ben TRT'de ciddi anlamda nefes alamadım. Hani o zaman her şey çok güzeldi? Diyorlar ya cemaat ne istedi de vermedik. Ben TRT'de bunu göremedim. Bildiğim şekilde Bedirhan Gökçe de bu şekilde dışlandı. Hizmet ile uzaktan, yakından bağı olan herkes o dönem TRT'den atıldı. Yani geri planda gönülleri hoşnut etmek adına alımlar yapıyorlardı ama ön planda olan herkesi geriye çektiler. Arka plandakiler şu an eziyet çekiyor. Ben aktif olarak yaşadım ve barınamadım.
TRT'de Gezgin adlı programımız iyi reyting alıyordu. O dönem ilk 100'e giren doğru dürüst TRT'nin programı yoktu. Bizim programımız sabah 8'de yayınlanıyor ve gün içinde 75-80. oluyordu. Bana çıkıp neden reyting alamadın diye sordular. 13 bölüm yayınlandı. TRT'de ilk yüze sadece benim programım giriyordu ama buna rağmen programa son verdiler. Ramazan ayında başarılı 30 gün geçirdik ertesi sene bizi ramazana almadılar. Yani şunu düşünmesinler; bir anda ortaya çıktı. O dönemden beri vardı. Erdoğan'ın Türkçe Olimpiyatları'nda "Nasıl bu kadar dolu olur "sözlerini bugün çok iyi anlıyorum. Ama biz konduramadık. O dönemlerden bu zamanlara son 1 yıldır gerçeklerin farkına varabildim. O zaman da kin, nefret ve akreditasyon varmış.
Şimdi Hidayet Abi'nin neden içeride olduğuna dair insanlar Allah'ım ne olur senin adına düşünüyorum diyerek Allah'tan korkarak düşünseler bir şey bulamayacaklar. Tek Türkiye dediği için mi? Yani Hidayet Abi, çok Türkiye, bölünmüş Türkiye mi deseydi? Bu ülkenin değerlerini Tek Türkiye olarak ortaya çıkarmak suç mu? Sadece hayal ürünü olan bir senaryodan dolayı Hidayet Abi tam 4 aydır Silivri'de. Bunun mantığı, aklı ya da fikri yok. Kimse kabullenmemizi beklemesin. Ama biz her şeyin Allah'tan olduğunu çok iyi biliyoruz. Mutlaka Hidayet Abi içerideyse bizim adımıza içeride. Ya da polis kardeşlerimiz Yusuflar içerideyse bizim adımıza içeride. Belki biz bir hata yaptık. Farkında olmadan yanlış davrandık. Belki biz bir takım hatalar yaptık Hocaefendi'nin dediği gibi fikri olarak gayri meşru muhabbetin içine daldık. Bunun ızdırabını elbette çekeceğiz. Bu ızdırabın çok şükür sonuna geldik. Yani bir buçuk, iki sene nedir? Allah'ın izniyle hepsi geçer gider. Önemli olan burada dik durabiliyor muyuz?
Siyaset işine gelene kadar seni kullanıyor işi bittiği andan itibaren atıyor. Cemaat, kurum, şirket ya da iş adamı ne olursan, kim olursan ol sen işleri varken siyasetçi ya da bürokrat için varsın işin bittikten sonra sen diye bir şey yok posa var. Alır atar seni. Biz bunu yaşadık çok iyi oldu. Herkes hizmetine daha çok sarılıyor, asli görevlerine daha iyi bağlanıyor.
Hizmet eri: "Aç açabildiğin kadar sineni her kim ve ne olursa olsun" diyebilmelidir. Hizmetin üslubu budur. Ben her ne olursa olsun burada ve sosyal medyada üslup savunması yapmaya devam edeceğim. Herkesle bu konuda çarpışırım. Çünkü maksat doğru olan şeye gitmekse, biz kendimizden başlamalıyız. Üslubu olmayan hizmet eri olamaz.
Samanyolu TV, Maceracı ve Murat Yeni. Buyurun kapanış sizin
Bana bakıldığında hizmet ve Samanyolu TV akıllara gelmesi en büyük gururum, şerefim ve haysiyetim. Bundan dolayı çok memnunum. Sırf bunun için bile ömrümü yollarda geçirmeye razıyım. Maceracı, Samanyolu TV'ye ve o değere çekinmeden rabbimin izniyle canını feda edebilecektir. Samanyolu TV'nin kadrolu personeliyim. Ben o kimliği aldığımda döktüğüm gözyaşını hiçbir zaman unutmadım. Çünkü 2007 yılında bir ara Samanyolu TV ile bağımız koptu. Bana Maceracı'ya belli bir süre ara veriyoruz dediler. Ben sadece Allah razı olsun dedim kenara çekildim. O dönem TRT'ye gittim. Beni 2,5 sene sonra yine ağırdılar. Tabi olmak kadar güzel bir şey yok. Ben buraya Samanyolu TV'ye sadece para kazanayım diye gelmedim. Öyle olsaydı başka alternatifler olurdu. Ben burada olmaktan ve burada anılmaktan çok memnunum.
Maceracı sadece et yiyen bir adam değildir. 12 yıldır sahnelerdedir. Maceracı önce güldürür sonra ağlatır. "Cennet Gelini "adında albümüm var. Konser verir, şiir okur. Et yemesi belki 50. sırada olması gereken özelliktir. Maceracı; Allah'tan korkar, peygamberini sever ve o yoldan gitme gayretinde olan insanların hayat hikâyelerini anlatarak yoluna devam eder. İnsanlar gösteriye geliyor ve ağlıyorlar. Maceracı bizi ağlattı diyorlar. Gösteri başında insanlar merak ediyor. Bize acaba ne yapacak? Efendimizin zamanında yemek kültürü nasıldı bunu mu anlatacak ya da Efendimizin sofrasını mı anlatacak? Maceracı kutlu doğumda ne anlatır diyenler var. Ağabeyler sahnede beni görünce ağzı sulanıyor. Gerçekten akıllarına et geliyor. Karnı acıkanlar var. Bazıları ise beni görünce bak öğle yemeğini unutmuşum diyor. Ben neyim (Gülüyor) Bazen ne olduğum konusunda anlam karmaşası yaşıyorum. Onlar gösterime geliyorlar 1,5 saat sonra gözleri yaşlı hüngür hüngür ağlayarak giderken ne oldu bize diyorlar. Bu kısım beni sevindiriyor; şaşırtmak. Sadece yemek programlarına, eğlendirmek üzere olan programlara çağırılmak istemiyorum Maceracı ağlatıyorsa o yönünü de görmek lazım. İzleyenler sonra birbirine haber veriyor, tamamen kulaktan duyma. Kutlu doğum programımı izleyenler arkadaşlarına, vallahi billahi maceracı ağlatıyor diyorlar, kefil oluyorlar. Bizde, belli isimler var onlar kendini ifade ediyor ben nerede ifade edeceğim. 4 tarzı 1 gösteride toplayan Türkiye'de sadece ben varım. Başında stand up var sonra ise şiir dinletisi ardından konser sonunda anlatımlı sine vizyon gösterimi var. İzleyiciler çok memnun kalıyorlar.
Gösterilerde şu an Maceracı'nın yanında gezen, dolaşan o yerken, içerken biri midesini doldururken Murat Yeni ise gönül meyvesini doldurduğunu söylüyorum. İşte o Murat Yeni. Ben sizlere onu getirdim diyorum. İnsanlar şaşırıyor, ne demek acaba? Maceracı değil mi bu adam? Sorularını soruyorlar. 1,5 saat sonra Maceracı yoktu, Murat Yeni'yi beğendiniz mi diye soruyorum alkışları göreceksiniz. Ben Murat Yeni'yi tanıtmak istiyorum çünkü insanların beni sadece bir et, kuzu olarak görmesi hoş değil. Bu adamın bir ruhu var bu adam et değil.
Son bir not; röportaj esnasında kuzu veya kuzu gibi bir şeyler yenmedi.