Almanya Başbakanı Angela Merkel ile Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Avrupa Birliği’nin jeopolitik bir aktör olarak ortaya çıkması gerektiğinde hemfikirler. Biri "iyi polis", diğeri "kötü polis" rolüne bürünerek aslında her iki lider de AB'nin çıkarları adına hareket ediyor.
Doğu Akdeniz'de, Türkiye-Yunanistan ve Fransa üçgeninde gelişen gerilim tırmanırken, Almanya'nın ılımlı ve çözüm odaklı yaklaşımı karşısında, Fransa'nın "kötü polis" rolünü oynadığı, ancak Fransız lider Emmanuel Macron ile Alman mevkidaşı Angela Merkel'in Türkiye'ye yönelik takip edilecek politikalar konusunda anlaştığı yorumları yapılıyor.
Gazeteduvar yazarı Ayşegül Karakülhancı, "Merkel ve Macron Erdoğan konusunda anlaştı" başlıklı makalesinde Avrupalı iki liderin AB çıkarları lehine hareket ettiklerini, birinin "iyi", diğerinin ise "kötü" polisi oynadığını belirtti.
"TÜRKİYE'NİN ATABİLECEĞİ ADIM KALMADI"
Merkel ve Macron'un, AB'nin Akdeniz'deki sınırlarını koruma konusunda tek ses olmaya karar verdiklerini kaydeden Karakülhancı, "AB Gümrük Birliğini yenileme ve yeni bir mülteci anlaşması teklifiyle hala Doğu Akdeniz'deki anlaşmazlığı sulh yoluyla çözebilir. Türkiye'nin atabileceği çok fazla da adım kalmamış gibi görünüyor" yorumunu yaptı.
Macron ile Erdoğan arasındaki ilişkinin neredeyse donduğunu ifade eden Karakülhancı, Türkiye'nin Libya ve Suriye'deki iç savaşlardaki tutumunun AB'de fikir ayrılıkları ve tartaşmalara neden olduğunu hatırlattı ve ekledi:
"Geçen hafta salı günü Türkiye’nin Kıbrıs’ın güney batı kıyılarına yeni bir sondaj gemisi daha göndermesi Akdeniz’deki alan hakimiyeti tartışmasını daha da sertleştirdi. Macron’un sorun olarak gördüğü konu Türkiye’nin gaz arama faaliyetlerinden ziyade arka planındaki jeopolitik hedefi. Bu konuda da Almanya başta olmak üzere diğer AB ülkelerinin tek tek fikir beyan edip ortak bir karar almasını beklemedi. Yunanistan’ı somut biçimde destekledi. AB içinde kimse Türkiye’yi düşman olarak kodlamıyor ancak tehlikeli bir oyun oynadığını ve bu oyunun da sabırlarını zorladığını her fırsatta dile getiriyorlar."
MERKEL EMİN VE SABIRLI ADIMLARLA İTİDALE DAVET EDİYOR
"Fransa, Doğu Akdeniz konusunda Erdoğan’ın neredeyse AB’deki en yakın müttefiki olan Almanya’nın bile önerilerini görmezden geldiğini düşündüğü için, Türkiye karşıtı bir koalisyon kurdu" yorumunu yapan Karakülhancı, "Merkel emin ve sabırlı adımlarla itidal çağrıları yaparken, Macron daha sert tepkiler veriyor: Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ‘milliyetçilik ve İslamcılığı karıştıran ve Avrupa’nın çıkarlarıyla bağdaşmayan yayılmacı bir politika’ izlediğini söyledi" diye ekledi.
Merkel ile Macron'un, Türkiye'ye D. Akdeniz'deki saldırgan tutumundan vazgeçmesi çağrısı yaptığını dile getiren Karakülhancı şu ifadeleri kullandı:
"Merkel ve Macron görüşmede Avrupa Birliği’nin jeopolitik bir aktör olarak ortaya çıkması gerektiğinde hemfikirler. Biri ‘iyi polis’ diğeri ‘kötü polis rolüne bürünerek aslında her iki lider de AB’nin çıkarları adına hareket ediyor. Ancak son toplantılarında özellikle AB’nin Akdeniz’deki sınırlarını koruma konusunda tek ses olmaya karar verdiklerini vurguladılar.
Macron hızlı reaksiyonlar vererek AB’nin dış politikasını daha aktif bir yere taşımaya çalışıyor. Dünya siyasetinde de görünür bir lider olmaya hazırlanıyor. Örneğin Beyrut’taki patlama sonrasında da bölgeye ilk ziyareti gerçekleştiren lider oldu.
MACRON LÜBNAN'A ÇIKARMA YAPTI
Beyrut’ta yaptığı açıklamada “Lübnan halkının çıkarlarına inanan Fransa, rolünü oynamazsa Lübnan’ın iç işlerine İranlılar, Türkler, Suudiler ve bölgedeki diğer güçler karışacak. Bu ülkelerden bazıları bunu Lübnan halkının aleyhine kendi jeopolitik ve ekonomik çıkarları için yapacak” demiş, Macron’un bu sözlerini Ankara sert biçimde eleştirmişti.
Merkel’in son başbakanlık dönemi olduğu düşünülecek olursa Macron’un dış politikada AB adına daha görünür olması, hızlı hareket etmesi Avrupa liderliği rolüne mi hazırlanıyor sorusunu akla getiriyor."