Maden Kararnamesi'ni TBMM gündemine taşıdı

HDP Antalya Milletvekili H. Saruhan Oluç, 4 Ağustos tarihinde yayınlanan kararnameyle, kömür madenlerinde patlayıcı önleyici sistemlerin uluslararası standartlara uygun hale getirilme süresinin 2019 yılına kadar uzatıldığını işaret ederek, ilgili Maden Kararnamesi'ni TBMM gündemine taşıdı.

Başbakan Ahmet Davutoğlu tarafından yazılı olarak cevaplandırılması talebiyle TBMM Başkanlığına soru önergesi veren Saruhan Oluç, madenlerde ATEX (alev sızdırmaz malzeme) kullanımının Türkiye'de 31 Aralık 2006'dan beri zaten mecburi iken, bu kararname ile beraber standartlar geriletildiğini söyledi. HDP'li Oluç, "Maden sahiplerine rahat ve sorumsuz davranma, madenci canını ve güvenliğini önemsememe hakkı verilmiştir. Bu tutumla yeni Soma katliamlarına davetiye çıkarılmıştır. Kararname ile hükümet yaşanabilecek facialardan doğacak siyasal sorumluluğunu işverene devretmek istemektedir. Ama kamuoyu nezdinde tam tersi geçerli hale gelmiştir." dedi.

Maden Mühendisleri Odası verilerine işaret eden Oluç devamında, "Türkiye'de kömür üretimi yapan 176 işyeri vardır. İş müfettişlerinin 2014 ve 2015'te yaptığı denetimler sonucunda 176 işyerinin 126'sı yönetmeliğe uygun olmadığı için kapatılmıştır. Kapatılan 126 işyerinin 65'inin kapatılma nedenleri arasında, bu kararnameye konu olan patlayıcı önleme sistemi sertifikasına sahip olunmaması yer alıyor. Yeni kararname ile kapatılmış olan 65 kömür madeni tekrar açılabilecek, güvencesiz koşullarda üretim yapılabilecektir." izahını yaptı.

Soma, Ermenek gibi katliamların ardından, açık olan madenler için çalışma standartlarını yükseltmek gerekirken, koşulları güvenli, sağlıklı ve uygun olmadığı için kapatılan madenlerin açılmasına imkân sağlamanın yeni iş cinayetlerine davet çıkardığına dikkat çeken HDP'li Saruhan Oluç, şunları dile getirdi:

"Kömür madenlerinde patlayıcı önleyici sistemlerin uluslararası standartlara uygun olmamasının nedenlerinden biri de ucuz ve kalitesiz Çin malı sistemleri satan şirketlerin büyük bir piyasaya sahip olmasıdır. Maliyeti düşürmek, kazancı artırmak için bu tür kalitesiz malzemelerin kullanılması kabul edilebilir değildir.

Madencileri uluslararası yasaların öngördüğü çalışma koşullarından uzak bir şekilde, kölelik şartlarında çalışmaya zorlayan sistem hala devam etmektedir. Bundan sonra yaşanacak felaketlere karşı her türlü önlemi almak gerekirken, aksine yeni felaketlere zemin hazırlamak kesinlikle kabul edilemez. Bu kararname ile birlikte meydana gelecek tüm maden kazalarının ve yaşanabilecek muhtemel cinayetlerin sorumluluğu hükümetin ve standartlara uymayan şirketlerin olacaktır. "

Oluç bu bağlamda Başbakan Ahmet Davutoğlu'na şu soruları yöneltti:

"Bu kararnamenin çıkarılmasında Çin malı güvenlik sistemleri satan şirketlerin lobi faaliyetlerinin etkisi oldu mu?
Kalitesiz malzemelerin madenlerde kullanılmasına ilişkin önleyici önlemleriniz nelerdir?
Kapatmaya gerekçe olan düşük standartlı koruyucu sistemlerin, standarda uygun olanlarla değiştirilmesinin maliyeti nedir?
Daha düşük standartlı koruyucu sistemlerden kaynaklı olabilecek maden kazalarının siyasal sorumluluğunun bu kararnameyle birlikte öncelikle hükümete ait olacağını düşünüyor musunuz?
Daha önce gerekli standartları sağlamadığı için kapatılan madenlerin yeniden açılmasını sağlayabilecek kararnameyi çıkarmanızın gerekçesi nedir? Hangi koşullar değiştiği için bu kararnameyi çıkardınız?
Bu kararname ile birlikte işçilerin can güvenliğinin daha fazla tehlikeye atıldığını düşünüyor musunuz? Önceliğiniz insan yaşamı mı yoksa düşük maliyetli sistemler mi?
Bu kararnameyi çıkarırken, madencilik alanında uzmanlığı ve çalışması olan meslek odalarından ve akademik kurumlardan görüş aldınız mı? Almadıysanız neden?" CİHAN
06 Ağustos 2015 12:17
DİĞER HABERLER