Dünya Mağdurlar Derneği Genelkurmay Başkanı Sayın Işık Koşaner'e hitaben e-mail ve faks yoluyla açık mektup gönderdi.
Sayın Koşaner,
Dün gazetelerde manşetlere çıkan, televizyonlarda ana haber bültenlerinde duyurulan SÜRPRİZ AÇIKLAMALARINIZI okudum, dinledim. Tam da sizin hakkınızda seleflerinizden farklı bir duruş sergilediğinize ilişkin kanaatim oluşmaya başladığı bir anda…
Sayın Başkan, yanlış yapıyorsunuz. Yargıya müdahale ediyorsunuz. Suç işliyorsunuz. Yapmayın.
Ben Hacı Yunus Akyol Ankara da serbest avukatlık yapan, aynı zamanda Dünya Mağdurlar Derneği isimli bir sivil toplum örgütünün Genel Başkanlığını yürüten, vergi veren, vatandaşlık yükümlülüklerini yerine getirmiş ve getirmeye devam eden sıradan bir vatandaşım.
Sıradan bir vatandaş sıfatımla sizden bazı ricalarda bulunacağım. Toplumda oluşan “Bu Genelkurmay Başkanı seleflerinden farklı galiba” şeklindeki olumlu kanaati yanlış çıkartmayın, milleti yanıltmayın. Daha önceleri seleflerinizin birçoğunun yaptığı bir dizi hata, kusur ve yanlışlara siz düşmeyin. Şahsınızda oluşan olumlu kanaati pekiştirin, toplumun bütün kesimlerine kucak açarak, uzun yıllardır ordu ile toplumun bazı kesimleri arasında oluşan buzları eritin.
Bunu nasıl başaracağınız ile ilgili kanaatlerimi sizinle paylaşayım. Özür dileyin. Neden ve kimden başlayacağınız konusunda da kolaylık olsun diye kendimi örnek vereyim. Ben 12 Eylül 1980 darbesinde Yerköy Ticaret Lisesi son sınıfında okuyan, 16 yaşında genç bir delikanlı idim. Seleflerinizden Orgeneral Evren ve kuvvet komutanı arkadaşlarının birlikte planlayıp gerçekleştirdiği darbe sonrası MHP ve Ülkücü Kuruluşlar davasının sanığı olarak 305 gün cezaevinde tutuklu kaldım. 2. Ordu Sıkıyönetim Askeri Mahkemesinde yargılandım ve beraat ettim. Bu süreçte işkence, hakaret ve bir yığın kötü muameleye tabii tutuldum. Masum yere benim ve ailemin çektiği onca çile ve sıkıntı, maddi -manevi eziyet… Yanımıza kalan kar işte bunlardı..
Ben o dönemi ucuz atlatanlardanım... 5 Yıl, 10 yıl, 15 yıl cezaevinde yatanlar, kanunsuz yollarla yaşları büyültülerek yada normal yaşlarında masum yere idam edilenler oldu. “SAĞDAN – SOLDAN”… Denge, eşitlik olsun diye …
Mamak Askeri Cezaevinde, Diyarbakır Cezaevinde ve ülkenin dört biryanındaki cezaevlerinde milletin çocuklarına ne gibi insanlık dışı iğrenç uygulamalar yapıldığı herkesin malumu. 28 Şubat sürecinde meslektaşlarınızdan Çevik Bir'in ifadesiyle “Post-modern Darbe“ olarak tanımladığı dönemde günahsız masum nice insanlarımızın ekmeğinden edilerek mesleğinden ihraç edildiği fişlendiği ve onur kırıcı muamelelere tabii tutularak güya demokrasiye ve millete balans ayarı verildiği yine hepimizin malumudur.
Utanç verici bir yargılama sonucunda Menderes, Zorlu ve Polatkan'ın yürek yakıcı bir şekilde idamı ve dava arkadaşlarının yıllarca mahpuslarda işkence ile süründürülmesi döneminin yaşatıldığı 27 Mayıs darbesi milletimizin hafızalarında hala diri ve capcanlıdır.
Silahlı Kuvvetlerin adının karıştığı / karıştırıldığı tüm bu hukuk dışı müdahale ve uygulamalar nedeniyle, müdahale ve uygulamaların mağdur ve masumlarından gelin özür dileyin… Emin olun bu çok onurlu, erdemli yüce bir davranış olacak, size ve TSK' ya yakışacaktır. Bu millet her şeye rağmen devletine bağlı, ordusunu sevmektedir. Lütfen bu sevgiyi besleyin, güçlendirin, dinamitlemeyin.. Bu millet ordusunu sevmektedir. Ancak bu millet korkak değildir. Sizden de ordusundan da korkmamaktadır.
Açıklamalarınız Türk Silahlı Kuvvetleri komuta kademesinin Balyoz Davası sanıklarının arkasında olduğu anlamına gelmektedir. Bu haksız, hukuksuz ve siyaseten yanlış bir açıklamadır. Türk Silahlı Kuvvetlerini görülmekte olan bir davaya müdahale eder ve sanık sandalyesine oturtur bir beyan niteliğindedir. Yanlış yapıyorsunuz lütfen yapmayın.
Silahlı Kuvvetler mensubu 100-200 subay, örneğin hırsızlık suçlaması ile tutuklanıp yargılaması yapılıyor olsa idi, nasıl davranacak idiyseniz öyle davranın. Emin olun darbe suçlaması, hırsızlık suçlamasına nispetle daha masum ve daha onurlu bir suçlama değildir.
Balyoz davası sanıklarının tutukluluk talebinin reddine ilişkin verilen mahkeme kararını anlamakta güçlük çekiyoruz diyorsunuz.
Emin olun, vergi veren, sıradan bir vatandaş olarak bizlerin de anlamakta güçlük çektiği birçok olaylar oldu, olmaya devam ediyor.
Mesela 11 Eylül 1980 tarihinde ülkenin büyük bir bölümünde sıkıyönetim idaresi ilan edilmiş ve ülkenin asayişinden büyük oranda sıkıyönetim komutanları sorumlu iken, gerçekleşen siyasi çatışmaları, terör olaylarını her gün onlarca insanın ölümünü bizde anlayamıyorduk. Bütün bu olayların 11 Eylülün ertesi günü 12 Eylülde bıçak gibi biranda kesilmesini, tüm olayların durmasını bizde anlayamadık..
Dünyanın sayıca en kalabalık, en modern, en güçlü ordusu olmakla övündüğümüz Silahlı Kuvvetlerin asli görevi sınırlarımızı korumak iken, Kandil Dağından yürüyerek gelen 300-500 kişilik ağır silahlı bir terörist grubun sınırlarımızı geçmesini, karakollarımızı basmasını, askerlerimizi şehit etmelerini, saatlerce günlerce süren çatışma haberlerini, görüntülerini, sonrada ellerini kollarını sallayarak ağır silahlarıyla beraber yürüyerek, Kandil'e dönmelerini bizde anlamakta güçlük çekiyoruz.
Silahlı Kuvvetlerin kendi milletinin meclisini kapatarak Modern, Postmodern Darbe yapmasını, kendi milletinin seçerek görevlendirdiği meşru hükümetine muhtıra, e-muhtıra vermesini bizde anlamakta güçlük çekiyoruz.
Ve nihayet Ergenekon ve Balyoz Darbe planları ile ilgili ortaya çıkan bunca delil, bilgi, belge, doküman, silah, mühimmat varken bunların hepsi sahte, düzmece ve gerçek olmadığı sanki kanıtlanmış gibi tarafınızca sanıkların ibra edilmesini, yargıya müdahale edilmesini, aba altından sopa gösterilmesini, mahkemelere ve demokratik kurumlara “ayar” verilmeye çalışılmasını bizde anlamakta güçlük çekiyoruz.
Sayın Başkan, seleflerinizden örnek alınacak Cumhuriyete ve demokrasiye bağlı yeterince komutanlar var. Bunların son temsilcisi Sayın Özkök Paşadır. Milletin, sizi hayırla anmasına vesile olacak uygulama ve beyanlarınızı bekler, Silahlı Kuvvetlerimizi modern çağdaş demokratik ülkelerde olduğu gibi “olması gereken” yerde konumlandırmaya yönelik çalışmalarınızı tüm millet olarak beklediğimizi, milletin şahsınız ve Silahlı Kuvvetler ile ilgili olumlu kanaat ve beklentilerini boşa çıkartmamanızı temenni ederim.
Saygılarımla.
Av. H. Yunus AKYOL
Dünya Mağdurlar Derneği Genel Başkanı
İletişim Bilgileri: 0(312) 419 84 36