Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesi, 19 Aralık 2009’da dönemin Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’a “suikast ihbarı” ile başlatılan ve sonrasında Seferberlik Tetkik Kurulunun “Kozmik Odası”nda aramaya kadar uzanan soruşturmada görevli polislerin, siyasi ve askeri casusluk ile Türk Silahlı Kuvvetleri personeline kumpas kurduğu iddiasıyla 82 sanık hakkında açılan davada verdiği hükme ilişkin gerekçeli kararı tamamladı.
Kararda 15 Temmuz 2016’daki darbe girişiminden sonra TSK’dan ihraç edilen dönemin Genelkurmay Adli Müşaviri albay Muharrem Köse’nin de arasında bulunduğu 71 sanığın “devletin gizli kalması gereken bilgilerini siyasi ve askeri casusluk maksadıyla temin etmek” suçundan beraatlerine hükmedilmesine atıf yapıldı.
Gerekçeli kararda sanıklardan olay tarihinde istihbarat şube müdürlükleri görevlileri hakkında Seferberlik Tetkik Kurulu Ankara Bölge Başkanlığının görev gereği irtibatlı olduğu kişileri sistem üzerinden sorgulayarak, terörle mücadele şube müdürlükleri görevlileri hakkında ise asker müştekilerin iletişimlerini dinleyerek ve kamuya açık yerlerdeki faaliyetlerini teknik araçlarla izleyerek “devletin güvenliği, iç veya dış siyasi yararları bakımından niteliği itibari ile gizli kalması gereken bilgileri askeri casusluk maksadı ile temin etmek” suçundan dava açıldığı bildirildi.
KUMPAS VE CASUSLUK İÇİN KANUNDA YAZILI ŞARTLAR GERÇEKLEŞMEDİ
Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 328/1. maddesinde bu suçun düzenlendiği belirtilen kararda, dava konusu olayda kanunda yazılı şartların gerçekleşmediği kaydedildi.
Maddeye göre, gizli kalması gereken bilginin devletin güvenliği ya da iç ve dış siyasal yararları niteliğinde olması gerektiği, cezalandırmak için bunun yanı sıra bu nitelikteki bilgilerin askeri ya da siyasal casusluk maksadıyla temin edilmesi gerektiğine yer verilen kararda, cezalandırma için kanunda suç olarak tanımlanan eylemin tüm unsurlarının sanık tarafından gerçekleştirilmesi gerektiği ifade edildi.
DEVLET SIRRINA ULAŞILDIĞINA DAİR DELİL ELDE EDİLEMEDİ
Bu suç için failde kastın yanı sıra özel bir maksadın varlığının aranacağı vurgulanan kararda, sanıkların suç tarihlerinde devletin güvenliği ile iç ve dış siyasi yararları bakımından niteliği itibarıyla gizli kalması gereken, muhatap ve konu yönünden devlet sırrı niteliğinde bilgi ve belgelere ulaştığına dair mahkumiyetlerine yeterli her türlü şüpheden uzak, kesin, inandırıcı ve maddi delil elde edilemediği bildirildi.
Yüklenen suçun sanıklarca işlendiği sabit olmadığından beraatlerine karar verildiğine işaret edilen gerekçeli kararda, “silahlı terör örgütü üyeliğinden” mahkumiyetlerine hükmedilen sanıkların, Gülen cemaatinin içinde yer aldıklarına ilişkin deliller bulunduğu belirtildi.
ANKARA BAŞSAVCILIĞI CASUSLUK VE KUMPAS SUÇLAMASIYLA DAVA AÇMIŞTI
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, daha sonra çoğunluğu terör ve istihbarat şube müdürlükleri personeli olan ve “Kozmik Oda” soruşturmasında görev alan 121 kişi hakkında TSK personeline kumpas kurdukları gerekçesiyle dava açtımıştı.
İddianamede, “Kozmik Oda kumpas soruşturması, Arınç’a saldırı iddiaları bahane edilerek… devletin mahrem bilgilerinin yer aldığı Seferberlik Tetkik Kurulunda ne tür araştırmaların yapıldığı, bu birimde hangi belgelerin bulunduğu ve birimin faaliyetlerinin ne olduğunun belirlenmesi ve devletin askeri sırlarının casusluk amacıyla temin edilmesi için yapılmıştır.” görüşüne yer verilmişti.
Mahkeme, sanıklardan 28’ini “silahlı terör örgütü üyesi olmak” suçundan 2 yıl 1 ay ile 10 yıl arasında değişen sürelerde hapse çarptırmış, “devletin gizli kalması gereken bilgilerini siyasi ve askeri casusluk maksadıyla temin etmek”, “resmi belgede sahtecilik”, “kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması”, “suç uydurma”, “iftira”, “kişisel verilerin kaydedilmesi”, “haberleşmenin gizliliğini ihlal” gibi suçlardan ise bütün sanıkların beraatine hükmetmişti.