Mahkemeden Yargıtay'a: Hakaretin kameraya alınması beklenemez

BURSA (CİHAN)- Yüksek sesle müzik dinleyip rahatsız ettikleri komşularıyla tartıştıkları ve hakaret ettikleri iddiasıyla yargılandıkları yerel mahkeme tarafından mahkum edilen sanıklara Yargıtay 2. Ceza Dairesi beraat isteyerek, kararı bozdu. Gerekçeli kararda, "Her olay için tanık ya da yardımcı delil beklemek olayların mağduru yönünden hukuka aykırı bir sonuç teşkil edecektir. Yani olayın müştekilerine bunu ayrıca delillendirmesi mesela video kamerayla kayda alması beklenemez. Kaldı ki dava aşamasında müşteki ölmüştür." diyen mahkeme ilk kararında direndi. Son noktayı koyan Yargıtay Ceza Genel Kurulu, mahkemenin kararını haklı buldu.

Aydın'da 2007 yılında meydana gelen olayda, komşu olan vatandaşlar yüksek sesle müzik dinleyip gürültüye sebep olma yüzünden tartışmaya başladı. İddiaya göre, gürültülü bir şekilde müzik dinleyen kişiler, kendilerini uyaran vatandaşa hakaret etti. Vatandaşın şikayeti üzerine gürültü çıkardıkları öne sürülen kişiler hakkında savcılık soruşturma başlattı. Cumhuriyet savcısı tarafından hazırlanan iddianame üzerine şüpheliler hakkında Aydın (kapatılan) 2. Sulh Ceza Mahkemesi'nde 'Hakaret' davası açıldı. Mahkeme, sanıkların 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 125/1, 125/4 ve 52. maddeleri gereğince 2 bin 100 Lira adli para cezasına çarptırdı. Sanıkların avukatı kararı temyiz etti. Yargıtay 2. Ceza Dairesi, sanıkların hakaret suçunu işledikleri konusunda müştekinin soyut iddiası dışında, cezalandırılmalarını gerektirecek kanıt bulunmadığından, beraatları yerine mahkumiyetlerine karar verilmesine gerekçe göstererek mahkeme kararını bozdu.

BAZEN DELİL BEKLEMEK MAĞDURİYETE SEBEP OLUR; MESELA HAKARETİ KAMERAYA ALINMASINI MI BEKLENMELİ?

Dava taraflarının komşu olduğu ve sanıkların gürültülü şekilde müzik dinleyip müştekiyi rahatsız etmeleri üzerine tartışma çıktığını hatırlatan mahkeme ilk kararında direndi. Aydın 2. Sulh Ceza Mahkemesi, gerekçeli kararında şu ifadelere yer verdi: "Sanıkların birlikte müştekiye hakaret ettikleri anlaşılmıştır. Her hakaret eylemi için ille de tanık gerekmemektedir. Tarafların hangi sebeple kavga ettiği ve tartıştığı her üç tarafın ifadesinde de bellidir. Hayatın olağan akışıyla birlikte değerlendirildiğinde hakaret eyleminin sanıklar tarafından birlikte yapıldığı vicdani kanaatine varılmıştır. Her olay için tanık ya da yardımcı delil beklemek olayların mağduru yönünden hukuka aykırı bir sonuç teşkil edecektir. Yani olayın müştekilerine bunu ayrıca delillendirmesi mesela video kamerayla kayda alması beklenemez. Kaldı ki dava aşamasında müşteki ölmüştür. 'Öldü' diye müştekinin iddiasını ispatlayamadığını söylemek hakkaniyete uygun düşmez."

Bu karar da sanık avukatları tarafından temyiz edilince Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı onama istemiyle 15 Şubat 2013'te dosyayı Yargıtay Birinci Başkanlığı'na gönderdi. Davada son sözü Yargıtay Ceza Genel Kurulu söyledi. Sanıkların hakaret suçundan 2 bin 100 lira adli para cezasıyla cezalandırıldığına dikkat çeken Genel Kurul, yerel mahkemenin 15 Şubat 2012'deki direnme hükmünün tarihinin 6217 sayılı kanunun yürürlük tarihi olan 14 Nisan 2011'den sonra olduğunu hatırlattı. Genel Kurul kararında, "Doğrudan hükmolunan 2 bin 100 liradan ibaret olan adli para cezasına ilişkin mahkumiyet hükmünün temyiz kabiliyeti bulunmadığından, temyiz isteminin reddine yönelik olarak verilen yerel mahkeme kararı isabetlidir. Bu itibarla yerel mahkemenin temyiz isteminin reddine ilişkin kararı isabetli olduğundan onanmasına karar verilmiştir. Aydın 2. Sulh Ceza Mahkemesi'nin 21 Şubat 2012 gün ve 54-198 sayılı temyiz isteminin reddi kararının onanmasına oy birliği ile karar verilmiştir." denildi.
CİHAN
26 Mart 2015 09:17
DİĞER HABERLER