"Biraz adalet, hukuk bulunan bütün sistemlerde can güvenliğinden sonra mal güvenliği gelir. "
Biraz adalet, hukuk bulunan bütün sistemlerde can güvenliğinden sonra mal güvenliği gelir. Mülkiyet hakkı demokrasinin esası, özgürlüklerin temelidir. Mülkiyetin güvende olmadığı, güçlülerin başkasının malına el koyabildiği ülkelerde hukuk-demokrasi ölmüştür. Liberal demokrasilerde mülkiyete yapılan saldırı doğrudan özgürlüklere saldırıdır. Mülkiyet bir ayağı ise fikir özgürlüğü, basın-yayın özgürlüğü demokrasinin diğer ayağıdır.
İslam hukukunda da mülkiyet kutsaldır. Bir Müslüman sadece başka bir Müslümanın değil, herhangi bir insanın malına, mülkiyetine çökemez, el koyamaz! Hz. Peygamber Veda Hutbesi’nde “Müslümanın Müslümana malının, canının, kanının haram” olduğunu açıkça ifade etmiştir. Ancak IŞİD örneğinde de görüldüğü üzere bir kısım zorbalar kendilerince yollar uydurup, Müslümanların canını, malını, ırzını da “helal” hale getirebiliyorlar.
KAYYUM SAÇMALIĞI... Maalesef Türkiye’de de IŞİD tarzı usuller icra ediliyor. İslamcı geçmişe sahip bir iktidar kamu mallarına çöküp onları pervasızca iç etmesine, hazine arazilerini talan etmesine, ihaleleri yandaşlara pay etmesine ilave kendini aşıp özel mülkiyete de çökmeye başladı. Bank Asya ile başlattığı çökme, gasp eylemini şimdi İpek Gruba uyguluyor. İpek’e yapılan hem mala çökme, hem de İpek medyayı işgal edip düşünce özgürlüğünü engelleme. Hükümet kayyum atayarak liberal demokrasinin iki ana esasını birden dinamitliyor ve liberallerden çıkan ses cılız. Çökmenin gerekçesi yapılan işten de absürt! Şirketlerde problem bulunmaması ve her şeyin mükemmel olması “şüphe” sayılmış. Bırakın hukuk mantığını bu, kuzunun kurdu yeme gerekçesini bile geride bırakan bir saçmalık!