Makul yol

Samanyoluhaber.com yazarlarından Prof. Dr. Şerif Ali Tekalan, yeni köşe yazısını 'Makul yol' başlığıyla kaleme aldı.
Tarihte ve günümüzde, fert ve toplum planındaki bir konuyla ilgili bazı alternatif yollar içinde birisinin seçimi söz konusu olabilir. Bu gibi durumlarda çoğu zaman “Bu ikisinin orta yolunu bulalım” denilir. Bu ikisinin ortası da tam ve doğru bir seçim olmayabilir. İşte bu gibi durumlarda iki alternatif arasında, “Makul bir yol bulalım” düşüncesi daha isabetlidir ve herkesin kabul edebileceği bir çözüm yoludur.

 

İşte bu makul yolun tespitinde de yaş, tecrübe, eğitim, dünü, bugünü, yarını bilebilen, bilge insanlardan istifade etmek gerekir. Onlar, makul yolu, özellikleri ile de anlattıklarında çoğu zaman bunda karar kılınabilir.  Tabii ki bu gibi durumlarda sadece bir insanın görüşü değil, farklı bakabilen, değerlendirebilen insanların fikirleri de dikkate alınmalıdır.

 

Sonra da genel istişare ile en uygun yol, yani makul yol bulunabilir. İstişareye katılan insanların, iyi niyetli, bilgili, tecrübeli ve art niyetli olmayan, daha önceden tespit edilmiş güvenilir insanlar olmaları önemlidir.

 

Böyle bir makul yol bulma gayreti, şahsi konularla da ilgili olabileceği gibi, durumuna göre bir kurumu, bir toplumu, bir ülkeyi, hatta toptan bir dünyayı da ilgilendiren konular olabilir.

 

Makul yolu bulma, eğer bu şekildeki bir titizlikle yapılmayacak olursa, yakın ve uzak vadede kişiyi, kurumu, bir ülkeyi ve tüm dünyayı istenilmeyen durumlarla karşı karşıya getirebilir. Böyle bir durumun düzeltilmesi de aylar, seneler hatta nesiller boyu sürebilir. Tarihte bunun birçok misali vardır.

 

Nitekim, dünyanın şu anda yaşadığı her çeşit problem, anlaşmazlık ve savaşlar işte bu, zamanında dikkat edilmeyen yanlış ve makul olmayan kararların neticesinde meydana gelmiştir, gelmeye de devam etmektedir. Her konuda samimi insanların teklifleri olan makul yollar bulununcaya kadar da bu karşılıklı anlaşmazlıklar, savaşlar devam edeceğe benzemektedir.

 

Bunların çözümü açısından da dini, dili, ırkı, rengi, ülkesi ne olursa olsun, yeni yetiştirilen nesillere, hak, hukuk, insan hakları, herkesi kendi konumunda kabul etme gibi genel geçer konuları, yerli yerince, en uygun metotlarla, anaokulundan başlayarak, bütün eğitimleri süresince aynı ciddiyetle verilmelidir.

 

Bugün gücü elinde tutan, söz kesici konumundaki devletlerin, insanların, liderlerin de mutlaka özellikle dünyanın genelini ilgilendiren konularda, bu şekilde makul, doğru, hakperest düşünebilen, danışman ve yardımcılarla çalışmaları ve kararlarını işte bu makul çerçevede alabilmeleri önemlidir. Böylece dünya, kargaşaların, savaşların olmadığı, barış adacıklarından oluşmuş bir yer olarak inşa edilebilmeli ve böyle devam ettirilebilmelidir.

 

Bugün eğer böyle bir yaklaşım yoksa, -ki maalesef şimdilik göremiyoruz- ne aile düzleminde ne ülkeler ve ne de dünya genelinde barış ve genel geçer insani yaklaşım ve davranışlar da olamayacaktır.

 

Bu durum, öncelikle her seviyedeki liderler olmak üzere, her insana düşen ve düzeltilmesi gereken konular olarak durmaktadır. Maalesef, sorumsuz insanlarca daha hangi tehlikeli adımların atılabileceği de her insanı ürkütmektedir.

 

Gelişen, geliştirilen bilim ve teknoloji de makul düşünce ve yollar dışında kullanıldığında, dünya çapında insanın hayal bile edemeyeceği her çeşit yıkımlara yol açabilecektir. Şu anda da halen dünyanın birçok yerinde bu gayri insani yıkımları gördüğümüz ve yaşadığımız gibi, tarihte de benzerlerinin birçok örnekleri vardır.

 

Dini ne olursa olsun, her insanın genel anlamda inandığı, öldükten sonra ahiret denilen ikinci bir hayatta, Allah cc tarafından değerlendirilecek, insanın yaptıkları ve yapmadıkları ile ilgili bir hesabın olduğunu herkes bilir. O hesap gününde, yapabileceğimiz halde yapmadıklarımız ve yapmamamız gerektiği halde yaptığımız her şeyin en ince detayına kadar sorgudan geçirileceğimiz bütün dinlerce kabul edilmektedir.

 

İslam peygamberi Hz. Muhammed’in (SAV), “İnsanların en hayırlısı, insanlara en faydalı olandır’’ şeklindeki, ifadeleri de bu konuya işaret etmektedir.

 

Yol yakınken ve tam bir yıkım da olmamışken, gelin hep birlikte makul, düşünebilen, başkalarının hak hukuklarına riayet eden, ortak, birlikte yaşama mecburiyetini kavrayabilmiş, anlayabilmiş ve pratiğe dökebilmiş nesiller yetiştirmeye gayret edelim.

 

Bir taraftan onlar yetişirken, şimdi, şu anda bizler de dünya çapında böyle büyük bir yıkımla karşılaşmamak için, dinlerimiz, dillerimiz, kültürlerimiz, ülkelerimiz farklı da olsa, insan olma ortak paydasından hareketle acilen, birlikte yaşayabilme yollarını makul düşüncelerle bulmaya çalışalım, geliştirelim ve pratiğe geçirelim.

 

İş işten geçtikten sonra ellerimizi dizlerimize vurmanın hiç kimseye, hiçbir anlamı da faydası da olmayacaktır.

 

Halen vakit varken böyle bir yaklaşıma ne dersiniz?
11 Ağustos 2025 13:31
DİĞER HABERLER