“Manasını anlamadan okunan Kur’an’ın ne faydası var?”

Samanyoluhaber yazarı Dr. Ali Demirel okuyuculardan gelen soruları cevaplıyor
Dr. Ali Demirel - SAMANUOLUHABER.COM

Soru: Hocam deistler, “Manası anlaşılmadan okunan Kur’an’ın ne faydası ve ne lüzumu vardır. Siz hiç bilmediğiniz dilde bir kitap okuyarak vakit kaybetmek ister misiniz?” şeklinde sorular soruyorlar. Bu soruyu nasıl cevaplandırmalı? (Utku K.)

Hepimizin malumu, Kur’an’ın nazil oluş gerekçesi insanlar tarafından anlaşılması, anlaşıldıktan sonra da yaşanmasıdır. Aksini düşünmek, -hâşâ- Rabbimiz’i abes iş işlemekle itham manasını taşır. 

Nitekim Kur’an’ın ilk muhataplarına “okuyup anlayasınız diye sizin dilinizden indirdik” demesi bunu açıkça ispat etmektedir. Yine Kur’an’da yer alan “akletmiyor musunuz, tefekkür etmiyor musunuz” mealindeki ifadeleri aynı çizgide mütala etmek gerek. 

Bu genel hatırlatmadan sonra sorunuza cevap mahiyetinde şu cümlenin altını kalın bir çizgiyle çizelim: Kur’an, okunması ibadet olan ve okunmasıyla ibadet edilen Allah kelamıdır. 

Kur’an okumak ibadettir

Yani Kur’an okumak, “Sana vahyedilen kitabı oku” (Ankebut, 29/45), ve “..bana Kur’an okumam da emredildi” (Neml, 27/92) ayetlerinin emri ile Peygamber Efendimiz’in (s.a.s.) hayatı boyunca yerine getirdiği bir ibadettir. 

Bununla birlikte hadis kaynaklarına baktığımızda Allah Resulü’nün Kur’an okumayı bir ibadet olarak bizzat kendisinin yapmasının ötesinde, onu ümmetinin yapmasına yönelik emirleri olduğunu görüyoruz.  

Bu hadislerden birkaç örnek verelim:

“Kur’an’ı öğrenin ve okuyun.” (Tirmizi, Fedailü’l Kur’an, 2) 

“Sizin en hayırlınız Kur’an’ı öğrenen ve öğretendir.” (Tirmizi, Fedailü’l-Kur’an, 15)

“…iki kişiye gıpta edilir. Birincisi Allah’ın kendisine Kur’an öğrenme imkanı verdiği kişidir. Bu kişi, gece gündüz Kur’an okur ve hükümleriyle amel eder.” (Müslim, Salatü’l-Müsafirin, 266) 

İsterseniz bu kadarlıkla iktifa edelim. Ancak bu manaya gelen daha pek çok hadis-i şerif vardır. 

Bu arada Kur’an’ı yüzünden okumaya teşvik eden bu ayet ve hadisler dışında usulüne, mana ve muhtevasına uygun bir şekilde okunan Kur’an’ın insanın manevi hayatındaki olumlu tesirlerini burada uzan uzun yazmaya gerek yok diye düşünüyoruz.

Arapça bilmeyenler ne yapacak?

Buraya kadar yazılanlardan “Kur’an’ın manasını anlamaya gerek yok. Hocalar zaten ayetleri bize anlatıyorlar. Dolayısıyla Arapça öğrenmeye ne gerek var!” şeklinde bir anlam elbette çıkarılmamalı. 

Yukarıda ifade ettik. Kur’an elbette anlaşılmak için vardır. Dolayısıyla bir mü’min Kur’an’ı yüzünden okumakla beraber aynı zamanda anlamakla da mükelleftir.

Günümüzde Kur’an’ı anlama noktasında ileri sürülebilecek bütün mazeretler elimizden alınmış gibi. Her şeyden önce ister meal, ister tefsir babında yazılmış pek çok eser var elimizin altında. 

Özellikle Suat Yıldırım veya Ali Ünal hocalarımızın hazırlamış oldukları meal çalışmaları takdire şayandır. Tefsir olarak da Elmalı Hamdi Yazır’ın tefsiri paha biçilmez bir hazinedir.

Bunun ötesinde keşke Arapça ve tefsire hakim bir hocamız tarafından Kur’an’ı anlamaya matuf dersler alabilsek. Kur’an’daki anahtar kelimeler aşağı-yukarı bellidir. Bunlar ezberlendiği takdirde ayetlerin çoğunu anlamak mümkün.

Bir yabancı dili öğrenebilmek için bir sene, belki iki senemizi veriyoruz. Bir senemizi de keşke hem bu, hem de öte dünyamızı nurlandıracak Kur’an’ı anlama adına Arapça öğrenmek için ayırabilsek. 

Hiç olmazsa ezbere bildiğimizi surelerin anlamını bilme adına bir gayretimiz olsa. 

Günümüzdeki pek çok imkan ve fırsata rağmen bu konuda hala mesafe alamıyorsak, problemi kendimizde ve bu meselenin gerekliliğine inancımızda aramalıyız diye düşünüyoruz.

Sorularınız ve mesajlarınız için 

TWİTTER : @aliihsandemirel


14 Ağustos 2019 12:19
DİĞER HABERLER