Manga'nın solisti Ferman Akgül'den solo proje

Özellikle gençlerin severek dinlediği rock müziğinin önde gelen guruplarından MaNga'nın solisti Ferman Akgül'ün, 'İstemem Söz Sevmeni' solo projesiyle dinleyicilerinin karşısına çıkıyor. Single yapma nedenini endüstriyel dinamiklerin değişmesine bağlayan Akgül, "Diğer bir nedeni de üzerinde çok uğraşmam. Sözleri için altı ay çalıştım." diyor.

MaNga'nın solisti Ferman Akgül, Zaman gazetesinden Samet Altıntaş'a verdiği röportajda müzik konuşuldu.

Neden bir single yapma ihtiyacı hissettiniz?

Farklı tarzlarda çok beste yapıyorum ve bunların hepsini MaNga'da icra etmem mümkün değil. Akustik ağırlıklı besteler vardı. Bu sebeple böyle bir ihtiyaç duydum. Kenara hep şarkılar atıyordum. Farklı tarzlara iştahlı birisiyim. Üsküdar Musiki Cemiyeti'ne gittim. Türk sanat müziğiyle haşır neşir oldum. Mesela o dönemin MaNga'nın Şehr-i Hüzün albümüne çok katkısı olmuştu. Halk müziği, sanat müziği bestelerim de var. Ama bunları endüstriyel müzikten geçirmeyeyim, böyle sade kalsın diyorum. Mesela ileride bir türkü albümü yapmayı da düşünüyorum ama hemen değil.

MaNga ile de single yapıyorsunuz. Neden tek şarkılık işlere yöneldiniz?

Biz aslında albüm grubuyuz. Hedefimiz de albüm ama endüstriyel dinamikler çok değişti. Şehr-i Hüzün'den sonra dört sene ortada gözükmedik ancak şarkılarımız dinleniyordu. Single, eskiden popçuların tercihiydi, şimdi rockçılar da yapıyor…

Çünkü iTunes'a kapak girdiği zaman o, albüm gibi tınlıyor. Tek şarkı yapmamın diğer bir nedeni de üzerinde çok uğraşmam. 'İstemem Söz Sevmeni'nin sözleri üzerinde altı ay kadar çalıştım. Epey emek verdim. Dağınık şarkılar yapmaktansa içime sinen bir şarkıyı tercih ediyorum.

Müzik eleştirmenleri, iyi bir şarkı sözü yazarı olduğunuzu belirtiyor. Bir yerde de Tanpınar ve Orhan Pamuk okuduğunuzu söylüyorsunuz. Bu yazarların neyi sizi etkiliyor?

Üslupları… Beni Tanpınar ile tanıştıran Orhan Pamuk'tur. Reşat Ekrem Koçu ve Tanpınar aşkım öyle başladı. Tanpınar okumalarım Şehr-i Hüzün dönemine denk gelmişti. O yüzden Boğaz'dan her geçtiğimde hüzünlenirim. Onların şehir tasvirleri, bir sokağı resmetmeleri beni çok heyecanlandırır. Onların anlattığı yere gitmek istersin ki giderim de… Bir ara Ankara'nın mimarî üslupsuzluğu beni çok üzmüştü. Sonra Beş Şehir'deki Ankara'yı okuduktan sonra şehirle yeniden barıştım.

Şarkı sözü haricinde yazma eyleminiz ne seviyede peki?

Epey zamandır öykü yazıyorum. Fantastik polisiye hikâyeler kurguluyorum. Mesela Padişah'ın Sultanahmet'te tebdili mekân çıktığı kapı var. Bunun üzerinden bir hikâye yazıyorum hemen. Blue Jean dergisinde yayımlandı onlar. Şimdi düzgün bir yayınevinden kitap olarak çıkarmayı düşünüyorum.
İstanbul'u geziyor musunuz?

Gezerim. Mesela bir bayramı üç gün boyunca eşimle beraber Sultanahmet'te geçirmiştik. Şehri gezmek sizi besleyen bir şey. Tanpınar'ın, Pamuk'un etkisi bunlar. Evliya Çelebi'yi okumak, gittiği yerlere gitmek istiyorum. Eminönü turları ihtiyaçtır mesela.

ANKARA, ROCK OKULU!
Ankara'nın bağları rockçı dolu. MaNga, Zakkum, Seksendört, Pilli Bebek, Gece… Nedir hikmeti?
(Gülüyor) Ankara rockın okulu gibi… Sosyal ortamı kendiliğinden oluşturuyorsunuz. Yalnız başına 6-7 saat gezebilirsin. O sirkülasyon çok büyük Ankara'da. Dolayısıyla rock müziği rahat yapacağınız, size o ruh halini yansıtan bir şehir.
Plak şirketinizin adı 06 Records. Ankara'yı nereye giderseniz yanınızda götürüyorsunuz galiba…
Evet, öyle. Ailem, dostlarım, akrabalarım herkes orada. Ankara dünyamı Ahmet Hamdi Tanpınar'ın Beş Şehir'i şekillendirdi. Artık nereye gitsem Ankara'dan izler arıyorum.

EUROVİSİON'A GİTSEK YİNE İNGİLİZCE ŞARKI SÖYLERİM

Bir başkentten bir başkente gittiniz. 2010'da Ankara'dan Oslo'ya Eurovision maceranız nasıldı?
Biz o kadar hayal kuran adamlarız ki bir gün uluslararası iş yapacağımızı biliyorduk. Bütün yolculuğumuzu bunun üzerine kurduk. Kırmızı halıdan geçerken hem kendimizle hem etrafla dalga geçiyorduk. Bizim için harika bir deneyimdi. İbrahim Şahin ile ben İstanbul'da görüştük. Konuşma olumlu geçti. Hemen Ankara'ya gidip çocuklarla Kızılay'da otelde buluştum. Bir saat kadar olur olmazını tartıştık. İçinizde kötü bir niyet olmasın, kader sizi iyi yerlere getiriyor. Eurovision da biraz böyle böyle gelişti.

İngilizce şarkıyla katılmanız eleştirilmişti o dönem…

Şimdi Eurovision'a gitsek yine İngilizce şarkı söylerim. Uluslararası iş yapmanın yolu bu. Türkçe şarkı söylemekte zor bir dil, sen ne kadar güzel şarkı da yapsan adamlar anlamıyor. P'ler, ü'ler, ş'ler zor tınlıyor. TRT de Türkçe istiyordu ama İngilizceyi tercih ettik.

60'LI YAŞLARDA MÜZİĞİ BIRAKIRIM

Türkiye'de ilk defa Küçük Prens Müzikali gerçekleşti. Siz de pilot rolünü oynadınız. Pilot olma hayaliniz mi vardı?
Hayır, öyle teklif geldi. Tiyatro tecrübem ilkokul müsamerelerine dayanıyor. Yetenek olarak kendimi iyi ifade edebildiğimi düşünmüyorum. Mesela hâlâ yavaşım, kendi karakterimi daha veremedim. Kafamda biri var: Pilot, bence komik ve yarı deli karakter olmalı. Bir yanıyla duygusal, bir yanıyla zırtapoz olmalı. Bu hali, bir dahaki oyunlarda sergilemeyi düşünüyorum. Bu arada 19 Mart'ta Mall of İstanbul'da yeniden sahnedeyiz.

Müzik mi tiyatro mu?

Müzik tabii… Altmış yaşımda artık yavaş yavaş müzikte aktif olmam diye düşünüyorum. Aileme çok düşkünüm. Çocuğumla alakalı planlarım var. Müziği belli bir noktaya getirdikten sonra memleket memleket gezmeyi planlıyorum. Belli bir yaştan sonra albüm, turne, şarkı ekseninde hayatımı geçirmeyi düşünmüyorum.
CİHAN
21 Şubat 2016 09:51
DİĞER HABERLER