MASAK’ın utanç raporu: Hizmet Hareketi, kanlı terör örgütlerinden riskliymiş

Türkiye, nihayet gri listeden çıktı. GRECO’nun tavsiyelerine uyum süreci tamamlandı, en azından görünürde. Bu süreçte her ülkenin kendi risk değerlendirmesini yapması ve yıllık raporlarla bu durumu arşivlemesi isteniyordu. Türkiye’de bu görevi MASAK yerine getiriyor. Ancak bu kapsamda ortaya çıkan rapor, teknik bir analizden çok ideolojik bir sipariş izlenimini veriyor.
Bold Medya yazarı Selçuk Atak'ın köşesinde yer verdiği bilgilere göre, MASAK (Mali Suçları Araştırma Kurulu), hazırladığı raporda Cumhurbaşkanlığı’nın strateji belgesini esas aldığını belirtiyor. Bu belgeye göre; Türkiye’nin en yüksek riskli terör örgütü Hizmet Hareketi/KHK’lılardan oluşan nefret çuvalındaki insanlarmış! Risk sıralamasının ikinci sırasında PKK, üçüncü sırasında IŞİD, dördüncü sırasında ise sol örgütler yer alıyor. Düşünün; PKK ve IŞİD gibi eli kanlı yapılar, dünya görüşü farklı diye fişlenen insanlardan sonra geliyor. Bu akıl alır gibi değil.

Ekonomi ve maliye disiplini açısından baktığınızda bu raporun değeri sıfırdır. Sadece bir siyasal propagandaya maliye şapkası giydirilmiş. Adeta, “ağaç kökü yesinler” zihniyetinin MASAK eliyle kurumsallaşmış hali. Raporda 40 risk kriterine göre bu sıralamanın yapıldığı söyleniyor. Peki, nedir bu 40 kriter? Açıklayan yok. Eğer gerçekten böyle kriterler varsa, açıklansın. Herhangi vicdanlı bir maliyeci, o kriterleri kısa sürede çöp seviyesine indireceğinden açıklanmaması daha akla yatkın.

Raporda, kara para alanındaki en riskli faaliyetler arasında yasa dışı bahis, dolandırıcılık, uyuşturucu ticareti, yağma gibi suçlar sıralanıyor. Uyuşturucu ticareti, aynı zamanda terörün finansmanı aracı kabul ediliyor. Ancak hiçbir zaman Hizmet Hareketine veya herhangi bir KHK’lıya ait bir mekândan, araçtan, depodan, çantadan uyuşturucu çıkmadı! Oysa yakın zamanda, kokain çeken ve pudra şekeri diyen iktidara yakın isimleri, Bulgaristan’da yakalanan 3 hilalli kokain paketlerini gördük. Fakat bu insanlar değil, yardım kampanyası düzenleyenler veya birkaç KHK’lıyı çalıştıran esnaflar “kara para aklayıcısı” “terör finansörü” ilan ediliyor. Bankadan yardım parası gönderse devlet el koyuyor, banka dışı yöntemler kullansa kara para kabul ediliyor. Bu nasıl bir mantıktır? Bu ülkede gerçekten kara para ile mücadele etmek isteyen biri, bu akıl dışı tabloda kendine yer bulabilir mi?

Ayrıca rapor, 15 Temmuz'un, Türkiye tarihinin en büyük terör saldırısı olduğunu söylüyor. Hangi veriye dayanarak? PKK’nın 40 bine yakın can aldığı bir ülkede bu nasıl bir kıyaslamadır? IŞİD’in askerimizi diri diri yaktığı saldırılar nerede? Kaldı ki 15 Temmuz’da ölenlerin sayısıyla, askerin eylemiyle ölüp ölmediğiyle ilgili ciddi soru işaretleri var! Askeri geçtik, esnafın, öğretmenin, gazetecinin, memurun bu olayla ilgisi nedir? Bugüne kadar 500 binden fazla kişiye terör soruşturması açıldı. Bu sayıdaki bir terör örgütüyle hiçbir devlet baş edebilir miydi?
26 Temmuz 2025 01:20
DİĞER HABERLER