Samanyoluhaber.com yazarlarından Abdullah Aymaz 'Matmah-ı nazar evler' başlıklı bugünkü yazısında Işık Evler'i konu aldı.
Cenab-ı Hak, Hz. Musa’ya ve kardeşi Hz. Harun’a: “Kavminiz için Mısır’da evler hazırlayın. Evlerinizi kıble eyleyin, namazı dosdoğru kılın, müminleri müjdeleyin’ (Yunus Suresi, 10/87) buyuruyor. Âyette geçen “kıbleten” kelimesini tefsirler ‘kıbleye doğru’ ve ‘namazgâh’ olarak değerlendirmişlerdi. 1981’de İstanbul’da bunu Hocaefendiye sormuştum, bana “matmah-ı nazar” nazarların tamah edeceği güzel görüp, dikkat kesileceği şeklinde bir mâna söylemişti. Temiz, ilgi çekecek, güzel işlerin ve salih amellerin yapıldığı, insanların yetiştirildiği câzip evler hazırlayın mânasına…
Nur Suresinin Nur âyetinde ve devamında da bu çeşit evlerden bahsedilmektedir: “Allah göklerin ve yerin nurudur (aydınlatıcısıdır). Onun nurunun misali, içinde lâmba bulunan bir mişkat (içine çerağ, kandil, lamba konulan oyuk: DUY) gibidir. Lâmba bir sırça (cam) içinde, o cam da sanki parlayan incimsi bir yıldız!.. Bu lâmba, ne yalnız doğuya mensub ve ne de yalnız batıya mensup olmayan kutlu, pek bereketli bir zeytin ağacından tutuşturulur. Bu öyle bereketli bir ağaçtır ki, neredeyse ateş değmeden de yağı ışık verir, ışığı pırıl pırıldır. Allah dilediği kimseyi nuruna hidayet eder. gerçeği anlamaları için insanlara böyle temsiller getirir. Allah herşeyi bilir.
O nura, Allah’ın yükseltilmesine izin verdiği EVLERDE kavuşulur. Oralarda sabah-akşam O’nun şânını yüce tutarak tenzih ederek TESBİHAT YAPAN öyle YİĞİTLER vardır ki, ne ticaretler ne alım-satın işleri onları Allah’ı zikretmekten namazı hakkıyla edâ etmekten, zekâtı vermekten alıkoymaz. Onlar kalblerin ve gözlerin dehşetten halden hale döneceği, alt üst olacağı bir günden endişe etmezler.” (Nur Suresi, 24/35-37)
Nur Suresinin Nur Âyeti hem Hizmetimize hem de elektriğe işaret eder.
Kur’an’da benim bildiğim en az üç surede üç işaret var. Nur âyetinde ise: “Nurunun misali, içinde lâmba bulunan mişkât (Duy) var. Lâmba cam içerisinde. Cam da sanki incimsi bir yıldız gibi parlıyor.” (Buraya kadar âyetin cümleleri elektriğin dış görünüşünü anlatmıyor mu? İncimsi yıldız. Saniyede 40-50 defa yanıp sönen alternatif akımı akımın verdiği görüntüyü yansıtmıyor mu? Ayrıca âyetin cümlelerinin devamında bu lâmbanın yakıtı bereketli bir zeytin ağacının yağından olduğu bahsediyor. Kandillerde o zaman zeytin yağı kullanılmaktaydı. Ama bu enerji ne şarkta ne garbta bulunan bir enerji kaynağı değil; farklı bir enerji yani elektrik enerjisi… Hem bu yağ (enerji) ateş dokundurulmadan yanıyor… Farklı bir ışığa işaret edilmiyor mu?
Nur âyetinin devamında bu ışığın nerelerde bulunacağı da ele alınarak, yükseltilmesine Allah’ın izin verdiği evlerden bahsediliyor. Muhtemelen yüksek apartmanlar yapılacağı bir dönemde elektriğin kullanılacağının bir işareti verilmiş de oluyor.
Ayrıca burada Zâriyat Suresinin başında elektriğin iç işleyişine işaret eden ayetler üzerinde de durulabilir. Yüksek Elektrik Mühendisi Süleyman Karagülle’nin 1965 Mart’ta neşrolunan Gurbet Dergisinin Birinci Sayısında ‘Kur’an ve Elektrik’ başlığındaki yazısında şöyle deniliyor: “Zerrelerin (atomların) tozarıp (elektron akımıyla) yükün yüklenmesine, hemen peşinden kolayca cereyan ettirilmesine, hemen sonra da emr’in (işin, enerjinin) taksim edilmesine yemin olsun ki, (bunlar nasıl gerçek ise) Kur’an’da size vaat edilen ve bildirilenler de öyle gerçektir. Öldükten sonra diriltme ve sorguya çekme de öyle doğrudur. (51/1-6 âyetler) Yani zerrelerin tozarması sâniyede ışık hızına yakın şekilde hızla esen elektrikî rüzgârın elektronları çekirdeklerden ayırıp hamule yüklenerek yani negatif yük, elektrikî yük yüklenerek; kolayca cereyan etmesi neticesinde yani elektrik cereyanı meydana gelmesi neticesinde emrin (işin, enerjinin) taksim edilmesi, yani barajlarda ve santrallerde üretilen enerjinin çeşitli makinelere ve çeşitli işlere taksimi yahut verilen emir ve kumandanların azalara ve makinelere ulaştırılması (nasıl doğru ise),
size vaat olunanlar da yani İslamiyet'in muzaffer olacağı ve öldükten sonra dirilmek gerçeği de doğrudur.” Malumdur ki, Hadis-i Şerifte “Her âyetin zâhirî, bâtını haddi (kapsamı) muttalaı, (mana çerçevesi) ve bu dördünde her birinin dalı, budağı, detayları (hatta fenlere işaretler) diye üçer mâna tabakası vardır. Yani 12 mâna tabakası vardır.
Onun için bilhassa Nur Suresinin Nur âyetinin cifrî değerler itibariyle, işarî ve imâî yönleri cihetiyle bu Hizmete on parmağı ile bakan yönleri vardır. Mesela, bu nur nerede bulunur. “Fî büyûtin” bir takım evlerde… Yani Hz. Musa ve Harun’a emredilen cinsten evlerde. Nekre ifade ile… Yani bilinen cinsten değin “Ezinallah”, yani Allah’ın izin verdiği. Yani imalı bir işaretle,
camilerin, medreselerin ve tekkelerin İslamiyeti öğretmekten, yaşanmaktan yasaklandığı bir dönemde Allah’ın izniyle açılan “ışıklar evlerde” kadri yüksek evlerde, i’lâ-yı kelimetullah’ın öğretildiği yüce evlerde. Sabah –akşam, “Yâ Cemilü ya Allah” “Sübhaneke yâ Allah, tealeyte yâ Rahman” diye TESBİHATLARIN yapıldığı evlerde. Ticaret, alım satım kendilerini namazdan oruçtan alıkoymayan yiğitlerin adanmış ruhlu gençlerin yetiştiği ışıktan nurdan serâlarda…