MazlumDer’den ‘Cezaevinde Büyüyen Çocuklar’ raporu: Toplumun geleceği hapsediliyor

Anneleriyle birlikte cezaevinde kalan çocuklar, toplumun en önemli sorunlarından biri. Türkiye özelinde bu sorun, özellikle 2016 yılındaki OHAL döneminde ve takip eden süreçte daha can yakıcı bir hal aldı.
MazlumDer İstanbul Şubesi, anneleriyle birlikte cezaevinde bulunan 800’den fazla çocukla ilgili bir rapor hazırladı. Cezaevlerinde çok ciddi hak ihlalleri yaşandığına değinilen raporda, geçmişten bugüne anneleriyle birlikte cezaevinde kalan 0-6 yaş çocukların fiziksel ve psikolojik gelişmelerinde ciddi sorunlar görüldüğü hatırlatıldı.

ÖNCELİK ÇOCUĞUN ÜSTÜN YARARI OLMALIDIR
“Çocuklu kadınların tutuklanması veya hapis cezasıyla cezalandırılması ilk tercih olmamalı, öncelikle alternatif yolların imkânı değerlendirilmelidir.” denilen raporda, “Bu ifadeler; “çocuğu olan hiçbir kadın tutuklanmasın yahut hapis cezasına mahkûm edilmesin” demek değildir. Önceliğin “çocuğun üstün yararı”na verilmesi gerektiğini hatırlatan haklı serzenişlerdir.” ifadeleri kullanıldı.


 
TOPLUMUN GELECEĞİ HAPSEDİLİYOR
Cezaevlerinin yetişkinler için bile ıslah aracı olup olmadığının tartışmalı olduğu belirtilen raporda, “Cezaevinde çocuklara yer olmadığını, çocukların ciddi mağduriyetlere maruz kaldıklarını söylemek mümkündür. Ancak, cezaevi sistemi içerisinde çocuklara maddi ve manevi yer bulunamıyorsa tek çözüm annesini çocuktan ayırmak yolu olmamalıdır. Zira bu yolu seçmek kolay ve insani değerler göz ardı edilerek yapılmış bir seçimdir. Bununla birlikte uzun vadede toplumsal dönüşümde onarılamaz yaralar açacak bir çözümdür, uygulamadaki kolaycı ve yüzeysel çözümlerin tartışılması sorunun çözümü açısından önemlidir. Geçmişten günümüze anneleri ile cezaevinde kalan 0-6 yaş grubu çocukların cezaevi koşullarında fizyolojik ve psikolojik olarak zarar gördüğü, suçlu gibi cezalandırıldıkları, temel haklarından dahi mahrum bırakıldıkları üzülerek şahit olduğumuz durumlardır. Cezaevinin yetişkinler için dahi ıslah aracı olup olmadığı tartışmalıdır; daha çok zarara sebep olduğu, topluma kazandırmak yerine toplumdan soyutladığı ve büyük ihtimalle suça yönlendirdiği görülmektedir. Hal böyle olunca çocukların bu sistem içine suçlu gibi dahil edilmeleri, toplumun geleceğinin cezaevi şartlarına mahkûm edilmesi anlamına gelmektedir.” denildi.


İKİ ÇOCUĞUMLA HÜCREDE KALIYORUM
Raporda, cezaevinde çocuklarıyla birlikte kalan annelerin ifadelerine de yer verilmiş. İşte onlardan bazıları:

“S.P.; “2 senedir tutuklu olduğunu, 2 kişi ile birlikte hücrede kaldığını, infaz koruma memurlarının zaman zaman kötü söz ve muamelelerine maruz kaldığını, çocuklarının Çocuk Esirgeme Kurumunda olduğunu ve 2 yıldır telefonla dahi görüştürülmediğini” belirtmiştir.

 H.Y.; “2 senedir tutuklu bulunduğunu, çocuğunu yalnızca 1,5 ay yanında tutabildiğini, 6 yaşına girer girmez ailesine teslim etmek zorunda kaldığını, çölyak hastası olmasına rağmen sağlığına uygun yiyeceklerin kendisine verilmediğini” belirtmiştir.

 S.D.; “15 aydır tutuklu bulunduğunu, 4,5 ve 2,5 yaşında iki çocuğu ile hücrede kaldığını, infaz koruma memurlarının kötü söz ve muamelesine, çocuklarını yurda gönderme tehditlerine maruz kaldığını; cezaevine ilk geldiği günlerde küçük çocuğuna mama yapabilmek için sıcak su istediğini, ancak vermediklerini; günlük 1 saat olan bahçe izinlerine soğuk havalarda çocukların hasta olmasına rağmen zorla çıkarıldıklarını, çıkarıldıklarında çocukların tuvaleti geldiğinde süre bitmeden içeri almadıklarını; 4,5 yaşındaki oğlunun kreşe gittiğini, 2,5 yaşındaki çocuğunun ise kreşe gitmeyip yalnızca haftada 1 saat oyun odasına gidebildiğini” belirtmiştir.

GARDİYAN: AL ŞU ÇOCUĞU, GERİ ZEKALI KADIN!
S.Ö.; “4,5 aydır terör örgütü üyeliği isnadıyla tutuklu bulunduğunu, 2 yaşındaki kızı ile birlikte hücrede kaldığını, cezaevinde verilen mamanın tek marka olduğunu, çocuğunun bu mamayı yemediğini başka markaların kantine getirilmesini ve ücret karşılığında almak istediklerini cezaevi yönetimine söylediğini, yazılı dilekçe ile de başvurduğunu ancak 2 ay sonra kantine farklı markaların mamalarının geldiğini, cezaevine kesinlikle oyuncak alınmadığını, şu anda hiçbir oyuncağın verilmediğini, kızının elinden düşürmediği bez bebeği ise 2016 yılından beri tutuklu olan bir kadının verdiğini, kızının kreşe haftada 1 gün gittiğini, bahçeye çıkınca çocuğun tuvaleti geldiğinde içeriye almadıklarını, butona basmalarından yarım saat sonra gardiyanın geldiğini, çocuğu koridorda kedi görüp sevmek için koşmaya başlaması üzerine çocuğu gören gardiyanın bağırarak “al şu çocuğunu geri zekalı kadın, biz senin çocuğunu mu bekleyeceğiz!” şeklinde hakaret ettiğini, çocuğunun parmağını demir kapıya sıkıştırmasına rağmen ancak 15 gün sonra cezaevi doktoruna götürüldüğünü, tedavisinin yapılmadığını” iddia etmiştir.”
27 Nisan 2020 16:30
DİĞER HABERLER