Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın açıkladığı McKinsey danışmanlığının hafta sonunda Cumhurbaşkanı tarafından iptal edildiği duyuruldu. Ekonomist ve gazeteci Mustafa Sönmez, bu olayların detaylarından çok sadece yaşanmış olmasının bile vahim olduğunu dile getirdi.
Gündeme Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak'ın açıklamasıyla giren McKinsey danışmanlığı çok ciddi tartışmalara sebep oldu. Muhalefet, bu danışmanlığın verilme biçimini ve doğasını sert bir dille eleştirirken hükümet kanadından da bu eleştiriler sert bir dille yanıtlandı. Hafta sonu Kızılcahamam'da düzenlenen AKP'nin 27. İstişare ve Değerlendirme Toplantısı'nda konuşan Tayyip Erdoğan, sürpriz bir çıkışla McKinsey'den alınacak danışmanlığın durdurulduğunu dile getirdi. Ekonomist ve gazeteci Mustafa Sönmez, RS Radyodaki Seyr-i Sabah programında bu gibi kararların yurt dışında ekonomi ve hükümete duyulan güveni azalttığını dile getirdi. Sönmez, bu gibi olayların yaşanmasını vahim bulduğunu söyledi:
‘AKP REJİMİ ALDIĞI KARARLARI DEĞİŞTİRECEK BİR SIKIŞIKLIK İÇİNDE'
"Fiili durumu bilmiyoruz. Anlaşma imzalandı da vaz mı geçiliyor yoksa niyet vardı da ondan mı cayıldı… İşin formel hale gelip gelmediğini bilmiyoruz. Ama vahim bir hadise var: Böyle bir işbirliği beyan edildi. Yeni ekonomik programın devam olarak takdim edildi iç ve dış kamuoyuna. Sonra Cumhurbaşkanı biz kimseye denetlettirmeyiz dedi. Bunun detaylarından ziyade böyle bir şeyin yaşanmış olması çok vahim. Hem de bu kadar dış dünyaya ekonomik olarak bağımlı ve para ihtiyacının can alıcı derecede önem taşıdığı bir konjonktürde. Bunu fotoğraf olarak vermemiz çok önemli. Bu konuda en ufak bir adım atmadan önce mutlaka rızasını alıyorlardır gizli saklı yapacaklarını sanmıyorum. Ama AKP rejimi öyle bir sıkışıklık içinde ki durmadan karar değiştiriyor. Bir kararı hemen ertesi günü tersine çevirebiliyor. İki tür sıkışıklık var biri ekonomik biri siyasi. Büyük bir dış borç takvimi var. Ama Türkiye'nin göstergeleri çok bozuk ve dışarıdan para gelmiyor. Enflasyon yüzde 25'e yaklaşmış durumda. Böyle bir enflasyon bir tek IMF himmetine muhtaç kalmış Arjantin'de var.
Yabancılara güven vermek adına bir yandan faizler artırıldı diğer yandan yeni ekonomik program denen Berat Albayrak'ın açıkladığı program devreye alındı. Bunun için bir dış otorite olarak McKinsey ile anlaşıldı. Genelde bizim gibi ülkeler IMF'ye gider. Ama Türkiye çok ileri geri laf ettiği için ve birlikte çalışıldığında IMF bütün hesapları ortaya döktüğü için böyle bir denetimi istemiyorlar. Yeni ekonomik program kemer sıkma vadediyor ama iş onunla bitmiyor. Ülkeye yeni para girmesi yazım. Yeni para girmeyince siz kemeri sıktığınızla kalırsınız. O yüzden McKinsey devreye alındı.
Bence Türkiye'de denetim yok. Sayıştay arada bir denetim yapıyor. Ortaya çıkan raporları sorup soruşturacak kovalayacak kimse kalmadı meclis işlevsizleştirildi. Biz kendimizi denetleyeceğiz diyene kendiniz bilirsiniz derler bakalım 12 ayda bu kadar milyar doları nasıl bulacaksınız görelim derler. Türkiye'nin bağımsız olacak gücü yok o hale getirdiler. Güven o kadar yerlerde ki yine IMF'ye teslim olmak zorundalar. IMF ile anlaşmaların adaletsiz olduğunu biliriz ama bütün bunlara rağmen IMF'nin kapılarını çalmak kaçınılmaz. Bunların yanında bir de siyasi sıkışıklık var. Yerel seçimler yaklaşıyor. IMF'ye teslim olurlarsa halk yerel seçimlerde AKP'ye cezayı keser. Zaten bütün bu medya denetimi ve polis baskısına rağmen seçmen çarşı pazardaki yangının cezasını kesecektir. Ekonomiye önem verse siyasi bedel çıkıyor siyasi bedele önem verse bu sefer ekonomiden kaybediyor. Geçen hafta ABD ve Almanya ile temaslar kurdu. Ancak oradan öyle bir sihirli dokunuş bekliyordu ki buna cevap bulamadı. Bir de gelgitler toplumda güvensizlik uyandırınca hemen bir haftada rota tekrar çevrildi.
Bunun adının kriz olduğu çok açık. Bununla yüzleşmesi kendi menfaatine. Yüzleşme yapmayıp yoktur demek olmaz. Herkes başına ne geldiğini işsiz kaldığında görüyor ya da firmalar iflas ettiğinde. Türkiye'nin Cumhurbaşkanı bununla ne kadar erken yüzleşirse o kadar iyi olur. Hastalıkta doktora gittiğinde kanser derse bunu kabullenmek lazım. Hane halkına borç para verildi, sanıldı ki bu devran hep böyle devam edecek. Halbuki 2013'ten itibaren ilan edildi bu geniş para politikası durdurulacak diye. Sonra bol para sünger gibi emildi, onu ödemek zorlaştı. Sanıyorlar ki dünyada çok önemli bir şey başardılar ve dünya onlara hayran. ABD yüksek faizle veriyor paranın önemli bir kısmı oraya gidiyor. Güney Afrika, Hindistan, Çin var. Her temasta sana para verecek durumda değil kimse. Yüzde 25 enflasyon olan bir ülkeye yabancı yatırımcı gelir de parasını batağa gömer mi? AKP rejimi bu haliyle dışarıdan para bulmaz. Her bulduğu cent için ciddi bedeller ödüyor. Enkaz büyüdükçe büyüyor. Bu rejim güven kaybetmiştir. Bir hafta içinde bu kadar tornistan yapan bir rejim, kayınpeder damat arasında bu kadar çekişme. Merkez bankasını, bakanları adam yerine koymuyorsun… Böyle bir hükümete kimse itibar etmez."