Meclis'te vekiller arasındaki tartışma, kavgaya dönüşmeden önlendi

Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulu'nun 41'inci birleşimi açıldı. Birleşimi TBMM Başkanvekili Mehmet Akif Hamzaçebi yönetiyor. Genel Kurul, CHP'nin grup önerisi görüşüldüğü sırada karıştı. Gerginliğin artması üzerine TBMM Başkanvekili Akif Hamzaçebi birleşime ara verdi. Fakat verilen arada, CHP milletvekilleri ile AK Parti milletvekilleri birbirlerinin üzerine yürümek istedi. AK Parti Gaziantep Milletvekili Şamil Tayyar ile CHP İstanbul Milletvekili Eren Erdem arasında başlayan ve büyüyen tartışma, yumruklu kavgaya dönüşmeden son anda önlendi.

CHP'nin grup önerisi üzerine söz alan Şamil Tayyar, "Ankara'da bir patlama oldu. Patlamadan hemen sonra, HDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, daha cenazeler olay yerinden kalkmadan, henüz olaya ilişkin tek bir veri, tek bir bilgi ortada yok iken şunu söylüyor, diyor ki: Eliniz kanlıdır, yüzünüzden, ağzınızdan tırnağınıza kadar her yerinize kan sıçramıştır. En büyük terör destekçisi olduğunuz ortaya çıkmıştır. Ve sonra da geliyor, IŞİD'e bağlıyor. Peki, daha faillerin kim olduğu bile belli değilken bu kanlı eylem ile IŞİD arasındaki bağı hangi tespite dayanarak ortaya koydunuz? Kandil'den mi size bu mesajlar geldi? İmralı'dan mı bu mesajlar geldi? Nereden geldi?" diye konuştu.

'BRE HADSİZ, BRE DENSİZ'

Arkasından, 10 dakika sonra DİSK'ten bir açıklama olduğunu ifade eden Tayyar şöyle konuştu: "DİSK Genel Sekreteri diyor ki: Bu eylem bir polis eylemidir. Yahu, Allah'tan korkun, biraz insaf sahibi olun; daha 5 dakika sonra, daha cesetler kalkmadan, insanların naaşı meydandan alınmadan hemen failleri buldunuz. Bu kolaycılığınızı biliyoruz ama aynı DİSK'in bir başka toplantısında sayın cumhurbaşkanımıza yönelik olarak ağza alınmayacak ifadeler kullanılıyor. Bu en son hadiseyle alakalı olarak CHP Grup Başkan Vekili az önce konuşurken diyor ki: Yayın yasağı getirdiniz, sonra sayın başbakan çıktı 'Araştıracağız.' dedi. Peki, Sevgili Başkan Vekili, Sayın Başbakanımıza o soru ne zaman soruldu ve kendisi o ifadeyi ne zaman kullandı? Daha olay yeni olmuş, 1 dakika sonra, bakın, 1 dakika sonra Sayın Başbakanımız da 'Bunu araştırıyoruz.' diyor yani Selahattin Demirtaş gibi kolaycılığa kaçıp, bir terör örgütünün adını mı sayması gerekirdi? Ya da sizin Eren Erdem milletvekiliniz gibi kolaycılığa kaçıp, hemen bir isim mi söylemesi gerekiyordu? Ne demesi gerekiyordu peki? Elbette ki araştırılacak, ondan sonra da gereken cevap kamuoyuyla paylaşılacak. Eren Erdem, milletvekiliniz, dün bir tweet atıyor ve eylemi IŞİD'in yaptığını iddia ediyor. Ya, bre hadsiz, bre densiz, ne zaman elinde bilgi var ki bu eylemi IŞİD'in yaptığını söylüyorsunuz! Burada eylemi PKK ve PYD'nin yaptığı açık ve net bir şekilde ortaya çıkmıştır. Kurulan bomba düzeneği, daha önce PYD'de ele geçirilen, PYD'li militanlarda, PKK'lı militanlarda ele geçirilen bomba düzeneklerinden birisidir. Bu konuda hiçbir şüphe yok. PYD, PKK denildi ama üzülerek gördük ki CHP'li milletvekilleri, HDP'li milletvekilleri PYD'yi ve PKK'yı aklamak için arka arkaya harekete geçtiler."

"POLİS KARDEŞİNİ, İSLAHİYE İLÇESİNE GENÇLİK VE SPOR MÜDÜRÜ OLARAK ATATTIRMAKTIR HADSİZLİK, DENSİZLİK, UTANMAZLIK"

Sataşmadan söz alan CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel ise "Şamil Tayyar, seçmenine hürmeten 'sayın' dediğimiz milletvekili, o kadar akıl almaz sözler söylüyor ki 'Çok saf ya da art niyetli olmak lazım.' diyor ya, vatandaşı saf yerine koymak ve art niyetli olmak… Ülkede böylesine bir terör varken, böylesine kan gövdeyi götürürken, hepimizin yüreği parçalanırken, her gün bu Parlamentonun milletvekilleri polis cenazelerinde salı tutmaya girer, ağlayan analarını teskin ederken kendi polis kardeşini İslahiye ilçesine Gençlik ve Spor Müdürü olarak atattırmaktır hadsizlik, densizlik, utanmazlık. Bunu Cumhuriyet Halk Partisi ortaya çıkardığında ertesi gün kardeşi istifa edince çıkıp da bunları buradan konuşmaktır. AKP Grubunun en büyük utancı böyle bir kişiyi böyle bir günde grup adına konuşturmaktır. Bakın, bugün hakaret ettiği Bülent Arınç'a yapmadığı methiye kalmayan bu kişi, 1999'da Gaziantep'ten Demokratik Sol Partiden aday olup seçilemeyecek yere gelince istifa eden kişidir. Bu kişidir utanmaz kişi, bu kişidir hadsiz kişi." karşılığını verdi.

"İRAN ORDUSUNDA SAVAŞACAK ADAM BU KÜRSÜDE KONUŞAMAZ"

CHP İstanbul Milletvekili Eren Erdem de konuşmak için kürsüye çıktı. Bu sırada Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 20 yıldır 'gönüllü şoförü' olan AK Parti İstanbul Milletvekili Ahmet Hamdi Çamlı, "İran ordusunda savaşacak adam bu kürsüde konuşamaz!" diyerek Erdem'e sataştı. Erdem konuşurken; AK Partili milletvekilleri sürekli laf attı.

Eren Erdem, "Şu anda burada ağzına 'İran' kelimesini alan arkadaşların bana itham ettiği cümlelerin tümünü, sadece bir kişinin çıkıp o cümleyi benim nerede, hangi tarihte söylediğimi burada ispat etmesini istiyorum. İspat etmezse..." şeklinde konuştu. Bu sırada AK Partili Çamlı, "Al, işte, burada, bak,! Bu senin mi, bu?" dedi. Daha sonra AK Parti İstanbul Milletvekili Ahmet Hamdi Çamlı, cep telefonunu Erdem'e göstererek kürsüye yürüdü.

O sırada CHP'li Özgür Özel, "Otur yerine!" diye Çamlı'ya seslendi. Bir anda ortalık karıştı. Kürsü önünde milletvekilleri toplandı ve gürültüler oluştu. Ortamın yumuşamaması üzerine Meclis Başkanvekili Hamzaçebi birleşime 15 dakika ara verdi. Ancak gerilim, verilen arada da sürdü. AK Partili vekiller ile CHP'li vekiller birbirinin üzerine yürümeye çalıştı. Araya başka milletvekilleri girerek gerilimin büyümesini ve yumruklaşmayı önledi.

"GEÇMİŞE YÖNELİK BİR ENVANTER YAPMAYI BİR KENARA BIRAKMAYI ÖNERİYORUM"

Verilen aranın ardından söz alan AK Parti, CHP, MHP ve HDP'nin grup başkanvekilleri, bu tür görüntülerin Meclise yakışmadığını belirterek herkesi soğukkanlı, saygılı olmaya, kürsü dokunulmazlığına riayet etmeye çağırdılar.

Meclis Başkanvekili Hamzaçebi ise şunları söyledi: "Sayın milletvekilleri, dün bütün toplumu yasa, acıya boğan bir olay yaşadık. Bu olay sonrasında Parlamentonun çalışmalarına devam etmesi yönünde Başkanlık Divanı ve 4 siyasi parti hep birlikte bir kararlılık gösterdik. Bu aynı zamanda teröre karşı bir net duruşu ifade etmektir. Bu acının bütün sıcaklığı yüreğimizde dururken Genel Kurul'daki görüşmelerde bu acıyla ters düşecek davranışlara meydan vermemek lazım. Düşünce özgürlüğü, ifade özgürlüğü bu Meclisin temelidir. Bu kürsüde konuşan arkadaşlarımızın, bırakalım İç Tüzük kurallarını bir kenara, İç Tüzük'ün, Anayasa'nın maddelerine sığınmaya hiç gerek yok, insan olarak kendisini anlatmaya hakkı vardır. Bu hakka hepimizin saygı duyması lazım. Laf atmak Parlamento geleneğimizde vardır, olmamalıdır belki ama oluyor, bunun da tolere edilebilir, tahammül edilebilir bir derecesi vardır, bunun ötesine geçtiği anda biz bu çalışmaları yürütemeyiz, Genel Kurulu yönetemeyiz. Geçmişe yönelik bir envanter yapmayı bir kenara bırakmayı öneriyorum. Her siyasi parti 'Geçmişte şunlar, şunlar oldu.' diyerek kendisini haklı çıkaracak birçok olayı anlatabilir. Önerim, bunları bir kenara bırakalım, bundan sonra önümüze bakalım, geleceğe bakalım." CİHAN
18 Şubat 2016 19:01
DİĞER HABERLER