Medya Etik Konseyi Başkanı'nın evine cadı avı baskını

Medya Etik Konseyi Başkanı'nın evine cadı avı baskını
Medya Etik Konseyi (MEK) Başkanı Halit Esendir'in evinde Ankara Anayasal Düzene Karşı Suçlar Bürosu Savcısı Serdar Çoşkun tarafından yürütülen nefret operasyonu kapsamında polis araması yapıldı.
Hakkında gözaltı kararı verilen ve kendisi evde olmadığı gerekçesiyle evi muhtar eşliğinde polis tarafından zorla aranan Esendir basına yaptığı açıklamada, "Konsey Başkanı olarak yaptığımız basın özgürlüğü açıklamaları birilerini rahatsız etti." değerlendirmesinde bulundu.

17-25 Aralık operasyonlarının yıldönümünde sözde paralel yapı operasyonu kapsamında hakkında gözaltı kararı verilen Esendir'in evi muhtar eşliğinde kapı kilidi değiştirilerek ve evdeki alarm sökülerek arandı. Aramada Esendir'in Senegalli damadı ile kızının düğün görüntülerinin yer aldığı CD'ler bile suç unsuru sayıldı. Esendir, "CD'deki görüntüleri izleyenler eski Dışişleri Bakanı Sayın Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun tebrik çiçeğini görünce umarım onun hakkında da örgüt üyesi olmaktan dolayı gözaltı kararı verme cesareti gösterirler!" sözleri ile tepkisini dile getirdi.

17-25 Aralık'tan sonra basın özgürlüğü, hukuk ve yargı bağımsızlığı kalmadı
Konu hakkında basın açıklaması yayınlayan MEK Başkanı'nın açıklaması şöyle:
Konsey olarak iki yıldır ülkemizde basın özgürlüğü ve ifade hürriyetinin kalmadığını sürekli kamu ile paylaşmaktayız. Yaptığımız açıklamalardan rahatsız olanlar 73 kişilik sözde örgüt listesine adımı da ilave etmişlerdir. Başta Fethullah Gülen Hocaefendi olmak üzere orada isimleri yer alan kişilerle beraber anılmak benim için bir şereftir. Ancak "Anayasayı ihlale teşebbüs etmek, silahlı terör örgütü kurup yönetmek, hükümeti yıkmaya ve görevini yapmayı engellemeye teşebbüs etmek" gibi iddialar gülünçtür, tamamen algı operasyonunun bir parçasıdır.
 
Vatana ve millete hizmet yolunda eğitim seferberliğiyle 40 yıldır sabah akşam çalışan, başta Fethullah Gülen Hocaefendi olmak üzere ülkenin en masum insanlarına, camiadan ayrılan 3-4 kişinin iddiaları ile iftira atılmaktadır.
 
Gıyabımda gözaltı kararı verilmesini reddediyorum. Çünkü 17-25 Aralık 2013 sonrası ülkemizde iki yıldır basın özgürlüğü, ifade hürriyeti, hukuk, adalet ve yargı bağımsızlığının kalmadığına inanıyorum. Eğer iktidarın cesareti varsa 17- 25 Aralık öncesi hukuk sistemine geçilmesine karar versinler. O zaman hapiste kimlerin olacağını herkes görecektir.
 
1925'te çıkarılan takrir-i sükun kanunu ve İstiklal Mahkemeleri kararlarını çağrıştıran hukuku, adaleti ve yargı bağımsızlığını yok sayan Sulh Ceza hakimlikleri iptal edilmelidir. Kısacası yargı sistemi ve bağımsız hukuk 17-25 Aralık öncesi gibi tekrar tesis edilirse, herkes gibi ben de yargı önünde hesap verebilirim. Yolsuzluk yapanlar, ülkeyi iç savaşa ve kaosa sokanlarla kanun önünde ve bağımsız mahkemeler nezdinde hesaplaşmaya varız.


22 Aralık 2015 13:31
DİĞER HABERLER