Medyanın yeni derneğinin başkanı olan Karikatürist Salih Memecan, derneğin kuruluş amacını açıkladı. 'Bana başkanım demeleri komik geliyor' diyen Memecan, bu durumu espri konusu yapmayı da ihmal etmiyor.
Salih Memecan, yıllardır karikatürleriyle medyanın içindeydi. Ama bu defa 'köşe'sinden kalkıp birden bire Medya Derneği'nin başkanı oldu. 'Bu da nereden çıktı?' diyoruz, cevap veriyor; 'Hakkımda çıkan haberler yüzünden bu derneği kurma kararı aldım.' 'Medyada kaliteyi arttırmak' sloganıyla yola çıkan dernek, kim gazeteci, kim değil? sorusuna cevap arıyor. Peki bir karikatürist neden Medya Derneği Başkanı olur? Salih Bey, en güzel cevabı kendi mizahi üslubuyla veriyor diyor ki; 'Aramızda resim yarışması yaptılar ben kazandım. Beni o yüzden başkan yaptılar.' Memecan, Her ne kadar 'köşe kapma'yı istemediğini söylese de başkanlık köşesi şimdilik onun.
Medya Derneği' kimin fikri?
Bu derneği sadece ben kurmadım. Mustafa Karaalioğlu ve Ekrem Dumanlı gibi aralarında farklı gazetecilerin de bulunduğu arkadaşlarımla istediğimiz bir dernekti.
Sizin ne işiniz var peki?
Başbakanın evimize yemeğe geldiği dönemde "Karikatüristin evine Başbakan gider mi?" diye haberler çıkmıştı. Sadece olaylara yorum yapan biriyken birden bire medyaya konu oldum. Bu tür yanlışlıklar vardı ama bu olay daha çok netleştirdi bazı şeyleri. Aynı dönemde Amerika'ya gittim. Amerika'daki gazeteci arkadaşlarım vasıtasıyla oradaki medya dernekleriyle konuşma fırsatım oldu. "Medyada var olan sorunlar için ne yapılabilir?" diye düşündüm.
Nasıl biraraya geldiniz?
Benim yaşadığım sorunları diğer meslektaşlarım da fark etmiş. Biraraya geldik ve bu derneği başlatalım istedik. Toplantılar yaptık.
Yıllardır çiziyorsunuz. Başkan olmaktan çok daha rahat değil mi?
Doğru. Köşeyi istediğim yerde çizebiliyorum.
Karikatürist biri neden medya derneği kursun? Köşelerden sıkıldınız mı?
Yoo. Okul okul gezip 'nasıl karikatürist olunur?' diye öğrencilere anlatıyordum. Bu konuda aktivist biriydim. Sadece daha genel bir perspektiften bakmak istedim.
Medyada şimdi var olan sorunlar bundan önce yok muydu? Konjonktürel bir karar mı bu?
Bu dernek daha önce de kurulabilirdi. Burada amaç medyadaki kalitenin arttırılması. Bu bahaneyle mesleki sorunlarımızı tartışabileceğimiz bir alan açılmış oldu. Bugün bundan on yıl öncesi gibi değil. Türkiye ve dünya medyası değişti. Bu değişim üzerine kafa yormadan hep bildiğimiz gibi yapmaya devam ettiğimizde geri kalıyoruz. Medyada sosyal değişim yaşıyor.
Nasıl bir değişimden bahsediyorsunuz?
Mesela; her hangi bir vatandaş otele sevgilisiyle gelen bir politikacıyı yakalayıp fotoğrafını çekiyor ve onu web sitesine koyuyor. Olay o politikacının siyasetten uzaklaşmasına kadar gidiyor.
Bu gazetecilik mi?
Gazetecilik... Ama yapan kişi gazeteci değil. Gazetecilik öyle bir hale geldi ki herkesin yapabileceği bir iş oldu. Sizin de sorununuz bu. Sen 'gazeteciyim' diye çıkıyorsun ama aynı işi herkes yapıyor. Senin ondan çok önemli bir farkın var. Biz bu mesleği nasıl bir meslek halinde tutabiliriz? Bizim onlardan farkımız olması gerekiyor. Biz bunu anlatmaya çalışıyoruz.
Bu evrensel bir sorun mu?
Evet. Amerika'da da aynı sorunlar var. Şuanda 'artık herkes gazeteci' adında bir kitap okuyorum. Mesela; televizyon yayıncılığı da artık eskisi gibi değil. Rekabet arttı. Bu yeni bir izleyici kitlesi oluşturuyor. Buna bağlı olarak da yeni bir gazeteci anlayışının oluşması gerekiyor.
Siz bu dernek için ne yapmak istiyorsunuz?
Derneğin amacı şu; dünyada olup biten gelişmeleri çabuk fark edip benzer konularda yol almak. Mesela; azınlıklarla ilgili bir haber verirken nasıl yaklaşmak lazım? Hepimiz birbirimize benzediğimizi zannediyorduk. Son dönemlerde fark ettik ki aslında çok farklıymışız. Bu da Türkiye'nin bir gerçeği.
Basında 'yandaş medya dernek kurdu' deniliyor.
Evet. O da ön yargılarla ilgili.
Derneğin içinde Sabah, Bugün, Star, Zaman, Yeni Şafak, Türkiye Gazetesi, bulunuyor. 'Çok sesli' diyorsunuz ama tablo öyle demiyor...
Biz bu işe başladık. Kadronun içinde olanlar arkadaşlarıyla da konuşuyor. Bu hem medya kuruluşları hem de şahıs bazında oluyor. Bir çok arkadaşım 'niye bize söylemedin?' dedi.
Niye söylemediniz?
Fırsatım olmadı! Dernek internet sitesi ve binasıyla ilgilenmekten birçok kişiye söyleyemedim. Eksiklerin hepsini tamamladık. Basın toplantısı hazırladık. Niyetimizin ne olduğunu da anlatmaya çalışıyoruz. Bundan sonra kulaktan kulağa yayılacak. Herkes niyet ettiği ve tecrübesi kadar katkıda bulunur.
Derneğin başkanısınız. Tepki gösteren oldu mu?
'Karikatüristsin ne işin var başkanlıkta?' diyenler oldu. Bence de çok doğru bir tespit. Normalde karikatüristler çekingen adamlar olurlar. Daha içe kapanıktırlar.
Üyesi de olabilirdiniz, neden başkanlık?
Aramızda resim yarışması yaptık ben kazandım. (gülüşmeler)
Hakem olduğunuz için mi?
Hayır, yaşlı olduğum için. 1971'den beri medyanın içindeyim. O yıllardan edindiğim gazeteci arkadaşlarım var. Medyadaki bir çok dönemin tanığıyım.
Medyayı ciddiye alan biri Başbakan Tayyip Erdoğan. Başbakan bu tarz bir mekanizmayı destekler mi?
Destekler ama burada önemli olan medya içinden desteklenmesi. Medya bizim konumuz. Siyasetçi sadece yol açar. Medyadaki ilkerin ve değerlerin ne olması gerektiğine biz karar veririz. Bunu kendi aramızda uluslararası meslektaşlarımızla tartışırız.
Ya kısıtlamaya kalkarsa?
Tepkimizi koyarız.
Derneğe katılmayı kabul etmeyenler kimler?
Yönetim kurulundaki arkadaşlar kendi çevrelerine söylediler. Onlarla konuşup fikirlerini aldılar. Kimileri hala düşünüyor.
Tepki gösteren var mı?
Hayır. 'Neden böyle bir işe giriyorsunuz?' diyen olmadı.
Fatih Altaylı Habertürk için tarafsız kalacaklarını söyledi...
Zaten bu çok normal. Biz biraraya geldik. Onlar katkı sağlamak isterlerse sağlarlar. Istemezlerse bunun önüne geçemezsiniz. Kurumlar değişiyor ama meslek hep aynı.
Basın Konseyi ve Gazeteciler Cemiyeti var. Sizin ki neden dernek?
Onu hiç düşünmedim. Tam faaliyetine uygun bir isim. Basın Konseyi'nin faaliyeti de başka. O meslek için denetleme kuruluşu olarak çalışıyor. Gazeteciler Cemiyeti köklü bir kurum. Yıllardır faaliyet gösteriyor.
Rakip mi?
Keşke olsa. Hepimiz daha iyisini yapmaya çalışsak meslek daha ileriye gider.
İlkeleri neler?
'Kaliteli Medya ve Demokrasi' dediğimiz için demokratik ilkeler bizim için vazgeçilmez. Basın özgürlüğü, onun sınırlarının korunması ve kaliteyi arttırmak hedefimiz.
Kimler üye alabilir?
Gazeteci isen üye olabiliyorsun. Ama faaliyetlerine katılmak için üyelik gerekmiyor.
Dernek başkanlığı kaç yılda bir seçiliyor?
Yılda bir defa. Derneğin ilkeleri benden bağımsız. Ben olmasam da devam eder.
Görevleri siz mi dağıtacaksınız?
Evet. Bana bu konuda destek olan genel sekreterim var. İki yardımcım var; Mustafa Karaalioğlu ve Ekrem Dumanlı. Yine her konuda danışabileceğimiz yönetim kurulumuz var.
Yöneticilerin arasında neden kadın yok?
O aslında dernekten öte medyanın sorunu. Bundan on yıl sonra bu derneği kursaydık daha farklı olacaktı. Eskiden çok daha azdı. Şimdi gazetelerdeki kadın sayısı erkeklerden daha fazla. Yayın Yönetmenleri arısında hiç kadın yok ama bu sadece erkek olacak anlamına gelmez. Yazı işleri Müdürleri ve koordinatörleri arasında çok kadın var.
Dernekte ne kadar kadın üye var?
Ne kadar olduğunu bilmiyorum ama var. Çalışma gruplarımızda daha fazla olacak. Çünkü kadınlar olaylara farklı bakıyor. Bir çok yerde kadın tercih ediyor. İleride erkekler ne yapacak? ben onu merak ediyorum. (gülüşmeler)
İdare etmek zor olmayacak mı?
Medya birçok kişinin hem fikir olduğu bir konu. Zaten siyasi görüşlerimiz için kimimiz yazıyor, kimimiz çiziyoruz. Ama bu siyasi görüşlerden ayrı bir faaliyet. Birbirinden ayırabilirsek zor olmaz.
Bizim ne işimize yarayacak bu Medya Derneği?
Size bir burs imkanı çıkabilir ve yurtdışına gidebilirsiniz. Bir eğitim programında ilgi duyduğunuz bir konu da faaliyetlerimize katılabilirsiniz. Web sitemize girip dünyada ne olup bitiyor bunu takip edebilirsiniz. Bir de staj imkanı var.
Medya organlarında toplumun diğer kesimlerine karşı mesela; azınlıklar ve başörtüsü konusunda yeni bir soluk getirir mi?
Getirmesi gerekiyor. Bunların tartışılması lazım. Hem medyada hem de toplumda çok önyargı var. Gazetedeki bazı manşetlere baktığınızda azınlıklar için kırıcı olabiliyor. Batıdaki toplumlar bunu aşmışlar ve titiz davranıyorlar. Amerika'da siyah birini çizerken kalın dudaklı çizemiyorsunuz. Eleştirirken onun siyahlığı üzerine vurgu yapamıyorsunuz.
Ama aynı mekanizma Hz. Muhammed'e hakaret karikatürü çizdi. Neye göre hassasiyet?
Doğru. O tepki görmek için yapılan bir işti. Basın özgürlüğünü test ettiler. Bizim de toplumun farklı kesimlerine karşı daha saygılı yaklaşmamız gerekiyor. Onun için ilkelerini koymak gerekiyor.
Bu ülkede karikatüristler örtülü bir kadını vamp ve olduğundan daha çirkin çiziyorlar...
Başörtüsüz çizerken de vamp çizebiliyorlar. Başörtüsüz bir kadın olduğunda da kadın karikatüründen rahatsız olabilirsiniz. Mesela; Tansu Çiller Başbakan olduğu zaman onu çizerken vücut hatlarını abartarak çizdiler. Ama erkek çizerken böyle olmuyor. Başörtülü yada başörtüsüz olmaktan ziyade kadın olmakla ilgili bir durum.
Peki bu dernek medyayı hizaya getirir mi?
Getirir. Eğer doğru şeyler yaparsak ve bizi destekleyen medya kuruluşlarında uygularsak yayılır. Uluslararası derneklerle ortaklık yaparsak daha da kabul görür. Avrupa Konseyi'nin medyayla ilgili çalışmaları var. Onlarla birlikte çalışırsak ve uygulamaya geçirirsek medya standardına önemli katkıda bulunur.
MEDYA DEVLETİ ELEŞTİREBİLMELİ
İbrahim Şahin'in derneğin kurucusu ve yönetim kurulunda olmasını CHP'li Ali İhsan Öztürk eleştirdi. TRT'nin bu derneğe katılmasının doğru olmadığını söyledi...
Bir devletin medya kurumu olabiliyorsa böyle dernek faaliyetlerine katılmasında bir sakınca yok. Medya kuruluşuysa neden bir derneğe katılmasın ki? Bizim faaliyetlerinde bulunacağımız konular onları da ilgilendiriyor sonuçta. Orada sorun, soruyu formüle etme de. 'Yandaş medya' bakışı. Bir siyasetçinin böyle bir önyargıyla yaklaşması doğru değil. Halbuki biraz rahat bıraksalar yönlendirmeden çok anlamaya çalışsalar daha doğru olur.
Medyada ne değişmeli?
Önyargı.
Temelinde ne var?
İletişimsizlik. Beraber ortak taraflarımızı konuşarak o konuda faaliyetlerin yararlı olması gerekiyor. Sonuçta hepimiz gazeteciyiz. Siyasi görüşümüz ne olursa olsun gazeteciliğin gelişmesi hepimizin faydasına. Derneğimiz siyasi misyon taşımıyor.
Peki bu dernek hükümetten etkilenir mi?
Hangi hükümet olursa olsun basın özgürlüğünü kısıtlıyorsa muhalif düşeriz. O bizim ilkelerimizin arasında.
Başbakan kendisiyle ilgili çizilen bir karikatür'ü mahkemeye vermişti...
Diyelim ki Başbakan beni mahkemeye verdi. Ama bu yasalarında beni mahkemeye veremeyecek şekilde düzenlenmesini istemek de görevimiz arasında. Ben biliyorum ki Amerika'da karikatüre dava açılmıyor. Avrupa'da bir kaç ülkede açılıyor. Bunun olmaması lazım.
Neyi kriter alıyorsunuz? Amerika mı, Avrupa mı?
Ben geçmişim, eğitimim ve yaşantımdan dolayı Amerika'nın basın özgürlüğünü örnek alıyorum. Dernekteki başka arkadaşlarda Avrupa'yı örnek alıyor olabilir.
Avrupa burada kriter alınabilir mi?
Bir çok konuda Amerika ile Avrupa farklı. Basın özgürlüğü dediğiniz zaman Avrupa'da özel hayatlardan yana.
Biz basın özgürlüğünden ne anlıyoruz?
Nerede basın özgürlüğü, nerede özel hayat başlıyor? Bu çok önemli bir konu. Medya yasasında basın özgürlüğünün devletle olan kısmını inceliyor ve orada kalıyor. Burada daha ileri gitmeliyiz yoksa gitmemelimiyiz? Bunları tartışmamız gerekiyor. Bana göre medya devleti daha rahat eleştirmeli.
Bu dokunulmazlık ne kadar giderilebilir?
Öncelikle yasa çıkarılması gerekiyor. Bununla ilgili de baskı oluşturulmalı. Bir konu hakkında yayın yaptığın için yasaklanıyorsan, bu yasanın ayak bağı olduğunu ve bunun değişmesi gerektiğini bilmemiz lazım.
Siz bireysel olarak basın özgürlüğü için çalışmalar yaptınız mı?
'Karikatüriste dava açılmaması gerekir' diye her çıktığım yerde söylüyorum. Danimarka'ya Hz. Muhammed karikatürleri için panallere ve tartışma ortamlarına katıldım. Siyasilere de bunu söyledim.
BAŞKANIM DEDİKLERİNDE GÜLÜYORUM
Siz dernek başkanlığı dışında hiç yöneticilik yaptınız mı?
Daha önce grafik servisi yöneticiliği yaptım ama adım künyeye girmedi. Hiyerarşinin parçası olmak istemedim. Bana 'Başkanım' diyorlar.
Nasıl bir his?
Komik geliyor, gülüyorum.
Basın toplantısında kravat takmıştınız...
Aslında takım elbiselerim var.
Hayatınızda 'resmi' neler var?
Davos toplantılarına gidiyorum. Orada sunumlar yapıyorum. Üniversitelere gidip konuşmalar yapıyorum. Resmi şeyler de oluyor hayatımda.
Köşenizde oturuyordunuz. Oradan çıkmak zor gelmeyecek mi?
Zor gelecek ama bu benim karakterime ters gelen ilk şey değil. Mesela; doktora yaptım, çizen bir adam iken oturup ciddi yazılar yazdım. Bir sürü kitap okudum, insanlarla konuştum. Teknolojinin tarihi ve felsefesi üzerine uzmanlaştım. O bir fırsattı benim için. Türk medyasına ya böyle bir katkım olacak ya da böyle bir fırsatı geri tepecektim.
Hayatınızda böyle kontrastlar var...
Evet. Mimarlığı bıraktım ama karikatürü bırakmıyorum. Çünkü o hayatımın bir parçası. Yoksa hayat çok tek düze oluyor. Sabahları Bizimcity, öğlen Sizinkiler, akşamları gazeteye çiziyorum. Hayat böyle akıp gidiyor. Renk katmamız lazım.
Çok mu çalışıyorsunuz?
Evet. En çok çalıştığım dönemlerden biri.
Siz medya ile ilgili konuları köşenize hiç taşımadınız, neden?
Benimle ilgili çıkan hiç bir habere veya yazıya da o köşeden cevap vermedim. Orası Türkiye'nin gündemiyle olan konuları değerlendirdiğim bir yer. Medya mesleki anlamda öne çıktğında o zaman çiziyorum. Polemiklere hiç girmedim.
Köşeleri kapmayı seviyor musunuz?
Evet öyle bir deyim vardır. Ama aynı şekilde 'köşeye sıkışmak' diye de bir deyim var. (gülüşmeler) Köşe kapmak gibi bir derdim hiç olmadı. Öyle birşeye gerek kalmadı çünkü.
Peki hiç köşeye sıkıştınız mı?
Ben hergün çizerken köşeye sıkışıyorum. (gülüşmeler) İşin en yıpratıcı tarafı gergin siyasetin ortasında olmak. Bu beni çok yıpratıyor.
Keşke çizmeseydim dediğiniz ne var?
Keşke anayasa değişmiş olsaydı, daha demokratik bir anayasamız olsaydı da bende çizmek zorunda kalmasaydım.
Karikatür çizerken en baskın ruh haliniz ne oluyor?
Kızgınlık. Haksızlığı derin hissetmeniz lazım.
Yaş ilerleyince ne değişiyor?
Daha sakinleşiyor insan. Çizimlerime de yansıyor bu. Radikallik azalıyor.
Karikatür ne kadar 'vicdanlı' bir iş?
Vicdanlı karikatüristler de var vicdansız olanları da... Acımasız olurken haksızlıklar da yapabiliyorsunuz.
Karikatür insanların hem ciddiye aldığı hem de ciddiye almadığı birşey değil mi?
Tamamen öyle. Ciddiye almama hakları var. Bu karikatürcülere özgürlük tanıyor. Karikatürü karikatür yapan da işte bu. (Yeni Şafak-Pazar)