11 Temmuz’da yaklaşık 3 aydır tedavi gördüğü hastanede ruhunun ufkuna yürüyen Mehmet Ali Şengül'ün cenaze namazına pandemiden dolayı sınırlı katılım oldu. Hizmet Hareketi’nin Samsunlu Hocası’na vefalarını gösteren Hizmet gönülleri Avrupa’nın çeşitli ülkelerinden son vazifelerini ifâ etmek için Almanya'nın Hanau şehrine geldi.
Mehmet Ali Şengül Ağabey’in 1945 yılında Burdur’da başlayan hayat yolculuğunu 11 Temmuz’da Almanya’da noktalandı. Şengül Ağabey, 12 Nisan’da koronavirüs testi pozitif çıkmasından dolayı tedbir amaçlı hastaneye kaldırıldı. Tedavisi ilerleyen günlerde uyutularak devam etti. Günler geçtikçe sevindirici bir habere kilitlenen Hizmet gönülleri, şifa bulması için dualar etti. Ailesi zaman zaman sağlık durumuyla ilgili açıklamalar yapıp, dua talebinde bulundu. 11 Temmuz Pazar günü ikindi saatlerinde ise ruhunun ufkuna yürüdüğü haberi geldi.
Hanau mezarlığına akın eden Hizmet gönüllerine, gökyüzünden rahmet yağmurları eşlik etti. Alana vefalı dostlarının omuzlarında tabutun içinde getirilen Mehmet Ali Hocamızın cenaze namazını Cuma Ördü kıldırdı.
Cenaze namazına katılanlardan ve dünyanın çeşitli ülkelerinde bulunanlardan helallik isteyen Cuma Ördü, ‘Hepimizin üzerinde hakkı olan bir hocamızdı’ dedi. Namaz öncesi duran yağmur, cenaze namazıyla tekrar başladı. Mehmet Ali Hocamız, Kur’an-ı Kerim tilavetine eşlik eden gözyaşlarıyla ebediye uğurlandı.
Fethullah Gülen Hocaefendi: Allah'ın takdir buyurduğu bir miad var, oraya gelince dökülüyor insanlar.. Cenab-ı Hak rahmet ve mağfiret buyursun, livaü’l-hamd sancağı altında haşretsin, rıza ve rıdvanına nail eylesin. Onun boşluğunu doldurmak çok zor olacak. Vefat haberini alınca kalbime etki etti, kalbimin ritmi bozuldu.. 5-10 gün önce rüyamda ruhunun ağzından çıktığını görmüştüm. Fakat belki ölüm dirilişe delalet eder diye ümidimi koruyor ve sürekli dua ediyordum. Demek ki; Cenab-ı Hak beni yavaş yavaş onun yokluğuna alıştırmış. Hizmetin temel esprisini kavramış arkadaşlardan biriydi. 50 yıldır işin içinde evrile çevrile, kavrula kavrula ciddi bir kıvam tavrı sergiliyordu. Onlar çok güzel arkadaşlardı. Hiç vefasızlık yapmadılar. Tanıştığımızdan bugüne tırnak ucu kadar inhiraflarını hatırlamıyorum.
Abdulah Aymaz: Mükemmel bir Kur’an hafızlığına ve beliğ bir hitabete mazhar olan Şengül Hocamız, bizlerin hep önünde ve Büyüğümüzün de hep yanında oldu. Avrupa’da Asya’da çok büyük gayret ve hizmetleri olmuştur. Hizmet erleri olarak hepimiz üzerinde büyük hakları vardır. Vefatından bir gün önce, ondan da on gün önce yoğun bakımda yanına girmek nasip oldu, haklarından helallik diledim. Konuşamıyordu. Zaten hiçbir organını kıpırdatamıyordu ben konuşurken gözlerini açıyor, konuşmam bitince kapatıyordu.
İsmail Büyükçelebi: Cemaatimiz örnek bir abisini, bir Hocasını kaybetti. Hocamızın ve cemaatimizin başı sağ olsun. Mehmet Ali Hocamız, başta Hocamız olmak üzere hepimizin çok sevdiği bir insandı. O, Hocamız hariç hepimizin abisiydi. Hocamız da onu hepimizden çok severdi. Sağlığı müsait oldukça onun olduğu yerde imamlığa hep onu geçirirdi. Anlaşılıyordu ki, en huzurlu namazı onun arkasında kılıyordu.
Harun Tokak: “Benim kardeşlerim ahiir zamanda gelecekler.” sözüne mazhar bir kardeştin. Günümüzde yaşayan bir sahabe idin. Dünyada ayak basmadığın ülke kalmadı. Titizdin, temizdin, kokusu gönüllere inşirah salan bir çiçektin. Nizamı, intizamı çok severdin, güzel giyinirdin. Severdin, sevilirdin, sen bir hoca, bir âlimdin ama hepsinden öte bir ağabey bir kardeştin. Bir ömür boyu her konuşman marifet ve muhabbet temalı idi. Yüreğini bir meşale gibi eline alarak karanlıkların üzerine üzerine yürüyen yiğit Hocam! Yaşarken kendini, firakınla bizi yaktın.
Mehmet Yıldız: Ne kadar değer varsa zirve yapmış bir insanı konuşuyoruz. 1975 yıllarda tanıdım. Barajlardan aldığı elektiriği ulaştıran ilk trafo görevi yapıyordu. Bizim için gaye-i hayaldi, Mehmet Ali Hocam gibi olmak. Vefalı, hasbi, elimizden tutan biri olarak tanıdık.
Veysel Ayhan: Kestane Pazarı’nda Hocaefendi’yi ilk dinlediğinde “Allah’ım ölünceye kadar beraber hizmet edeyim.” diye dua ediyor. İşte bu sadakatle önceki gün Hakka’a yürüdü. Kader, sadakat timsali kutsi ruhuna bir de pandemi ile “hükmi şehadet” tâcı eklendi.
Ahmet Kurucan: Başta muhtereme eş ve çocukları olmak üzere yakınları çok iyi bir insanı kaybettiler. Onun geride bıraktığı boşluğu dolduramayacaklar. Mehmet Ali Hocamın vefatını en az onlar kadar derinden hisseden Hocaefendi iyi bir arkadaşını kaybetti, o da bu boşluğu dolduramayacak. Arkadaşları, dostları, kardeşleri ve Hizmet insanları Samsun’lu Hoca’larını kaybettiler, onlar da doldurmayacaklar onun bıraktığı boşluğu. Ne çare ki kader bu. “Dünya iki kapılı bir han. Gelen gider giden gelmez bu handan.” Bize de O’na teslim olmak düşer. Alan O, veren O. Nokta.