"Allah’ın adını duyurmak için yeryüzünün her yerine, savaş demeden, yokluk demeden, sıcak-soğuk demeden giden bu insanların varlığından kimler rahatsızlık duyar?"
Kan döken bütün terör örgütlerinin salıverildiği bir dönemde, bir iyilik hareketi ‘terör örgütü olmakla’ itham ediliyor.
Bu iddiayı kim yapıyorsa yapsın ciddiye almak bile ona bir paye vermektir. İnanıyorum ki bu iddiayı yapanlar da kendilerine gülüyordur. Hizmet Hareketi’ni sevmeyenlere hatta nefret edenlere sorsanız, ortaya atılan iddiayı komik bulurlar. Çünkü 50 yıldır Türkiye’nin bildiği bu hareketin bugüne kadar karıncaya bile zarar verdiğine kimse şahit olmamış. Hizmet, hayatta en dikkat ettiği şeylerden birisiyle suçlanıyor. İffetin sembolü Hz. Meryem’e, Hz. Aişe validemize atılan iftiralara bakarsanız, mümin insanların en dikkat ettikleri konular üzerinden de iftiraya maruz kaldıklarını görüyorsunuz.
Görüyorsunuz da yine de anlayamıyorsunuz. Her ne kadar tarihte bu tür olaylar yaşansa da ben yine bu iddiayı yapabilme cesaretlerini, hizmeti töhmet altında bırakarak yok etme gayretlerini zihnimin hiçbir yerine koyamıyorum. İyilik yapılmasından, yardıma koşulmasından, başkaları için yaşanılmasından, yaşatmak için yaşamaktan kim, niye rahatsız olur? Allah’ın adını duyurmak için yeryüzünün her yerine, savaş demeden, yokluk demeden, sıcak-soğuk demeden giden bu insanların varlığından kimler rahatsızlık duyar? Daha basit bir soru sorayım; Allah’ın adının yeryüzüne taşınmasından en çok kim hiddete kapılır?
(...)