Münir Akyıl, namı diğer Mehterci Dede. Nerede bir mehteran gösterisi olsa Mehterci Dede orada. Onun ki meraktan öte, adeta yaşam biçimi. Lisede metal işleri bölümünü okuyunca 40 yıl önce mehteran elbiselerinin metal bölümlerini yapmaya başlamış. 66 yaşındaki Münir Akyıl, 20 yıldır da eşi ve oğluyla birlikte mehteran elbisesi dikiyor.
Evinin bir odasını atölyeye dönüştüren Mehterci Dede, diğer yandan da mehter takımları kurup eğitiyor. Mehterci Dede'nin en büyük yardımcısı eşi Melahat Akyıl. Melahat Hanım, komşu gezmelerinde dantel yerine çelik halka örüyor. İlk zamanlar yadırganan bu duruma şimdilerde komşuları da alışmış. Akyıl ailesi bilinçsiz şekilde kurulan mehter takımlarından şikâyetçi. Onlara göre kırmızı kavuktan, renkli üç eteğe, zilden, kaba zurnaya kadar her malzemenin ayrı bir anlamı var.
Lisede metal işleri bölümünde ıÜüokuyan Münir Akyıl, mehter takımının kullandığı metal aksamları yaparak hayata başlamış. Fırsat buldukça da mehter takımlarına katılıp onlarla birlikte müzik yapmış. 1980 darbesi birçok insan gibi mehteranı da vurmuş. Mehteran takımları kapatılınca 1990 yılına kadar kendi tabiriyle 'ortada kalmış'. Hatta işçi olarak Almanya'ya bile gitmiş, yapamayıp geri dönmüş. 1990'Iı yıllarda kişisel özgürlükler artıp mehter takımlarının yeniden kurulmasına izin çıkınca eski işine geri dönmüş. Türkiye genelinde mehter derneklerinin kurulmasına öncülük etmiş. Bursa'da Mehter Derneği'nin kurup eğitimlere başlamış. Konser verecek seviyeye gelen takımda elbise sıkıntısı başlayınca mehter giysileri konusunda çalışma yapmaya karar vermiş.
Piyasada gördüğü birçok elbisenin aslına uygun olmadığını söyleyen Mehterci Dede, aslına uygun takım yapmak için büyük uğraş verdiğini anlatıyor: "Kumaşından metaline, kılıcından zırhına, miğferinden ayakkabısına kadar bütün mehteran gereçlerini hazırlıyoruz. Bunu ev ortamında yapıyoruz. Sadece trompeti dışarıdan temin diyoruz."
Mehter giysisinin en önemli parçası olan Türk savaş zırhlısı için ayrı bir çaba harcadığını kaydeden Münir Akyıl, "Mehter kurulduğunda her türlü giysi bulunuyor, ama zırhlı elbiseyi bulmak mümkün olmuyordu. Askeri birliklerde vardı, ama onlardan almak mümkün değildi. Ben bu giysiyi yeniden dizayn edip piyasaya sunarak yeniden orijinaline uygun yapılmasına neden oldum. Zırhlıyı yaparken, örgüsünü yeniden ortaya çıkarıp yeniden mehtere kazandırdım." diyor.
"MEHTER TAKIMI 30 BİN TL'YE GİYİNİYOR"
Mehter takımının gelen talep ve yerlere göre değişik özellikler taşıdığını anlatan Akyıl, önemli bir ayrıntıya dikkat edilmesini istiyor: "Mehter kuruluş geleneğinde tek sayı olan 5, 7, 9 katlarıyla kurulur. Maksimum sayı 30-33 kişiye tekabül ediyor."
30 kişilik bir mehter takımının yaklaşık 30 bin TL'ye mal olduğunu bildiren Münir Akyıl, şöyle konuşuyor: "Mehter elbisesinin bir takımı, kovuk, iç etek, işlik, cübbe, şalvar ve kuşar ile ayakkabısı şuanda tekstil olarak yaklaşık 180 TL civarında. Metal ürünler zırhından kılıcına kadar biraz pahalı. Bazıları balya teli bu zırhı yapıyor. Bu yanlış, hem sarkar, hem de kültürümüze saygısızlıktır. Piyasada bir takım çelik zırh elbisesi, silahı miğferi ile birlikte 3 bin -3 bin 500 TL civarında. Sade yapılanlar ise 2 bin 500'e kadar iniyor. Ben tam kolçağı, tolgası, bilekliği, dizçeki ile birlikte orijinaline uygun olarak 2 bin 500 TL civarında yapmaktayım. Bu şekilde 30 kişilik bir mehter takımının giydirilmesi yaklaşık 30 bin TL'yi buluyor."
"MEHTER TAKIMLARI KURUP EĞİTİYORUM"
Mehter takımı elbiseleri dikmenin yanında takımlar kurup eğitimlerini de yaptığını anlatan Mehterci Dede, bu sayede kültürün gelecek nesillere aktarılmasını sağladığına işaret ediyor. Türkiye'de tarihi beldelere mehter takımı kurduğuna dikkat çeken Münir Akyıl, "Bursa'da 2 mehter takımı kurdum. Şu anda zihinsel engelliler mehter takımı için çalışma yapıyorum. Osmanlı'nın ilk payitahtı olan Yenişehir'de, Bilecik'te, Söğüt'te mehter takımları kurdum. Bu ekiplerin eğitimleri de oğlumla birlikte yapıyoruz. Şehitler diyarı Çanakkale'de ve serhat şehrimiz Edirne'de mehter taktımı kurmak istiyorum. İki yıldır Çanakkale'de mehter takımına eğitim veriyorum. Şimdi ise Edirne'de hazırlığını yapıyoruz." ifadelerini kullanıyor.
Kurduğu Fatih Mehteri ile bütün Avrupa kıtasına hizmet verdiğini anlatan Münir Akyıl, Almanya'da ise başka bir mehter grubuna eğitim verdiğini söylüyor.
"HEMŞİRE EMEKLİSİ EŞ, KOCASININ EN BÜYÜK YARDIMCISI"
Mehterci Dede Münir Akyıl'ın en büyük yardımcısı eşi Melahat Akyıl. Ebe hemşire emeklisi olan Melahat Hanım, mehter sevgisinin ailece damarlarına işlediğini anlatıyor.
İlk başlarda eşinin zırh örmesine yardım ettiğini ifade eden Melahat Hanım, bir süre sonra bu işin hayatının parçası haline geldiğini belirtiyor. Evde dizi seyrederken bile çelik zırh ördüğünü söyleyen bayan Akyıl, ilk çelik zırhını Sögüt'ün Küre İlçesi mehter takımı için yaptığını aktarıyor: "O zaman acemi olduğum için çok yoruldum, çok zorlandım. O zaman daha iri ve kalın halkalardan yapmıştım zırhı. Bu günkü kadar iyi olmamıştı. O zaman ki halkaların ağırlığı 1 gram ve bir santim ebadında idi. Şu anda kullandığım zırh halkaları ise yarım milimetre ve yarım gram ağırlığında."
"ARKADAŞLARIM DANTEL ÖRÜRKEN, BEN ÇELİK ZIRH YAPIYORUM"
Bir zırhlı elbise için yaklaşık 10 bin halka ördüğünü belirten Melahat Akyıl, şunları söylüyor: "Bir elbise tahmini olarak 13 kilogram ağırlığında oluyor. Bir elbiseyi yaklaşık 1 buçuk 2 ayda tamamlıyorum. Arkadaşlarımla günlere gidiyoruz. Diğer arkadaşlar dantel örerken, ben çelik zırh örüyorum. Arkadaşlar merak edip soruyorlar, bende benim dantelim bu diyorum. Çantamda pense ve bu telleri taşıyorum."
Melahat Akyıl, başından geçen bir anıyı ise şöyle anlatıyor: "Bir arkadaşımla birlikte 1998 yılında Burhaniye'de iskelede oturup çay içerken aynı zamanda zırh örüyordum. Karşı masadan bir bey bizim masaya gelerek bana 'hanımefendi eşimle bahse girdik, siz ne örüyorsunuz, eşim dantel dedi, ama ben hayır elinde pense var dedim.' dedi. Mehter takımına zırhlı elbise ördüğümü söylediğimde şaşırdı, beni takdir etti."
Mehterci Dede'nin oğlu Muzaffer Ali Akyıl ise meslekle babası sayesinde tanıştığını belirtiyor. Mehter elbiselerinin yapımının yanı sıra müzik eğitimi aldığını dile getiren Alı Akyıl, Türk kültürü açısından önemli olan mehter takımına katkıda bulunduğu için mutlu olduğunu söylüyor. Ali Akyıl, bu işi evlerinde severek yaptıklarını, mehter işleri ile uğraşmanın yemek gibi, sohbet etmek gibi kendilerinin bir parçası haline geldiğine işaret ediyor.